İstanbul’da yaşıyorsanız, sık sık güncel sergilere gitmeyi de ihmal etmiyorsanız, Taylan Ünal ile karşılaşmamanız mümkün değil. Dileğim odur ki, karşılaşın! Düşünce yapısıyla önce merak uyandıracak, sonra da kendi eserleri ile sizleri büyüleyecektir…
Üretmeyi seven genç sanatçı, kendi özgü tarzıyla yarattığı eserleri ile çoğu insanın aklında iz bırakıyor. Sanat üzerine söyleşiler yapmayı seven Ünal’a resimlerinin hikayelerini ve tasarım sürecini sorduk, kendisi tüm içtenliği ile yanıtladı…
GazeteBilkent: Kendini bize kısaca anlatır mısın?
1982 İstanbul doğumluyum. 2011’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun oldum. Çalışmalarıma İstanbul Karaköy’de ki atölyemde devam ediyorum.
GazeteBilkent: Geçtiğimiz aylarda “Otonorm” isimli kişisel sergin gerçekleşti. Sergide bulunan resimlerinden ve hikâyelerinden biraz bahsedebilir misin?
Bu son sergim, kâğıt işlerimin ağırlıkta olduğu, genel işlerime oranla daha küçük ölçekteki çalışmalarımdan oluşuyor. Malzeme olarak ise, etrafımda boya ile ilgili ne varsa onu kullandım diyebilirim. Askere gitmeden önce, askerdeyken ve de hemen sonrasını kapsayan zaman aralığında ürettiğim işlerdi. O sebeple farklı birçok malzeme deneme şansım oldu. İnsan dışavurumunun en güçlü parçası portreye odaklanıp, üzerinde deformeler yaparak yer yer yoğun parlak renk kullanarak, katmanlar oluşturarak kendi perspektifimden yorumladım diyebilirim. Soyutlamanın verdiği özgürlükte bunu destekledi. Doğadan uzaklaşmışlık, metropol labirentindeki hayat, parasal sistemin bizi nasıl değiştirdiği, tüm bunların “bireye” yansıması motivasyon kaynağı oldu yaratım sürecimde.
GazeteBilkent: İçlerinde “Bu resim diğerlerinden daha özel çünkü…” dediğin var mı?
Bu resim diğerlerinden daha özel, çünkü şu an onun üzerinde çalışıyorum.
GazeteBilkent: Bazen fırça, bazen sprey boya, bazen ise dijital tekniklerle yapılmış çalışmaların var. Kimi çalışmalarında ise hepsini bir arada kullanıyorsun. Bunlar her seferinde farklı zeminlerle buluşuyor. Bu sürecin oluşumunu merak ediyorum…
Farklı materyaller, boyalar kullanmak, kombinasyonlarının sonucunu merakla gözlemlemek ve birbirleri ile kurduğu ilişki beni heyecanlandırıyor. Boş bir zemin üzerinde Pollock vari dinamizm ve rastlantısallık ile başlayıp altyapıyı inşa ederek onu zamanla yavaş yavaş işliyorum.
GazeteBilkent: Atina ve İstanbul sokaklarında grafitti çalışmaların var. Tuval veya kâğıdın dışına çıkma isteği ara ara geliyor gibi? Başka çalışmaların olacak mı? Mevcut çalışmalarını nerelerde görebiliriz?
Atölye dışında çalışmak, özellikle farklı dokulu devasa yüzeylerde performans gerçekleştirmeyi seviyorum. İşlerimin bir kısmı Atina’da evet, burada Cihangir, Karaköy Galatasaray civarında her an karşınıza çıkabilir.
GazeteBilkent: Resimlerine gelen eleştirilerden biraz bahsedebilir misin? Seni en çok etkileyen ve unutamadığın yorum kimden geldi?
İşlerim hakkında yakın çevrem ile zaman zaman konuşuyorum. Onları tartıştığımız sorguladığımız yapıcı sohbetler oluyor. İstanbul’da Yunanistan Başkonsolosluğundaki sergimde, bir hanımefendi gelip işimi burada görmeden önce rüyasında bir kaç kez gördüğünden bahsetmişti, bunu unutamadım…
GazeteBilkent: “Otonorm” adlı sergini başka şehirlerde sergilemeyi düşünüyor musun? Yoksa yeni projelerin mi var?
Bu sergim bitti. Artık yeni projeler için çalışıyorum Avrupa’ya ağırlık vermek istiyorum şuan için Berlin’de temaslarım oluyor. Umarım önümüzdeki aylarda olumlu sonuçlar görürüm.
GazeteBilkent: Son olarak güzel sanatlar ile ilgilenenler için birkaç tavsiye almak istiyorum.
Güzel sanatlarla ilgilenenler, ilgilenmekle kalmasınlar, ellerinde geldiğince üretsinler ve denesinler.