Her başarılı aktör için olduğu gibi, Philip Seymour Hoffman’ı da tarif etmek zordur. O; hayatını sinema endüstrisine adamış, çok başarılı işler ortaya çıkarmayı başarmış, alışılagelmiş tarzın dışındaki karakterleri canlandırmada çok başarılı bir aktör, bir yönetmen ve yapımcıydı.  NY Times‘ın, Hoffman’ın ölümünden sonra yayınladığı ifadeyle “Belki de jenerasyonunun en hırslı ve hayran olunan aktörü…”ydü. Dünyaya kahkaha, hüzün, öfke, şaşkınlık hissettiren sayısız anlar veren sıradışı bir zihindi.

Philip Seymour Hoffman’ı tanıtmaya geçmeden önce, bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmada karşıma çıkan üzücü bir gerçekten bahsetmek istiyorum. Maalesef çoğu insan, Philip Seymour Hoffman’ın Açlık Oyunları‘yla büyük çıkışını yaptığını düşünüyor. Bu olayla ilgili kayda değer sayıda yorum bulduğumu söyleyebilirim, bu yazıyla biraz da onun hayatından kesitler ile  başarılarını anlatarak onu tanıtmaya çalışacağımı söylüyor ve yazıma başlıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=mwpVqRLsVSI

Philip Seymour Hoffman

Hoffman Rochester’da 2 Temmuz 1967’de doğup büyüdü ve iki kız, bir erkek kardeşi vardı. 9 yaşında annesi ve babası boşandıktan sonra annesiyle kaldı. Çocukluğunda spora çok ilgi duymasına rağmen; 12 yaşında izlediği, Arthur Miller’ın Bütün Oğullarım kitabının bir tiyatro uyarlaması ile oyunculuğa olan ilgisi ortaya çıktı ve 14 yaşında geçirdiği bir boyun incinmesi nedeniyle oyunculuğu bir gelecek olarak düşünmeye başladı.

Philip, 1991’de Law and Order dizisinin bir bölümü ile oyunculuk kariyerine başladı ve kariyeri boyunca 63 filmde oynadı, bir film yönetti ve altı filmin yapımcılığını üstlendi. En azından birkaçını duyduğumuz bu filmler, onun tüm hayatını şekillendirdi; çünkü o filmlerde oynamadı, o rolleri yaşadı. Kendinden onlara bir şeyler kattıkça, roller de onun çevresinde şekillendi… Filmlerdeki rolleri oynamanın yanı sıra, onların  duygu ve düşüncelerini izleyiciye yansıtmayı çok iyi bilen bir oyuncuydu. İnsanların gay bir yazarın düşüncelerini anlamasına (‘Capote’-2005), ihanet edilmiş ve kandırılmış bir Alman ajanınını iş üstünde görmemize (‘A Most Wanted Man’ -2014), cinsel istismar ile suçlanmış bir rahibin çelişkilerinin ve çevresinde gelişen olayların içine girmemize olanak sağladı. (‘Doubt’- 2008)

hoffman-capote_2810076k (1)

Kariyeri boyunca içinde Grammy’lerin, Altın Küre’lerin, Oscar’ların da bulunduğu yüz kırktan fazla sayıda ödüle aday gösterilen Philip Seymour Hoffman, 75 tanesini kazanmıştır. Akademi Ödülleri’nde, ‘En İyi Yardımcı Oyuncu’ dalında The Master (2012), Doubt (2008) ve Charlie Wilson’s War (2007) olmak üzere üç ayrı filmle aday olmuştur. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü 2006 yılında Capote (2005) ile almıştır. Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü’nü aynı üç filmle kazanmıştır. Ayrıca, ‘Komedi Müzikal’ dalında The Savages (2007) ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne layık görülmüş ve Capote (2005) ile drama dalında en iyi erkek oyuncu seçilmiştir.

2 Şubat 2014 günü Hoffman, Manhattan’daki dairesinde ölü bulunmuştur. 5 Şubat’ta Labyrinth Tiyatro Topluluğu, Broadway’de bir dakika boyunca mumlarını yanık tutarak bunu onun anısına adamışlardır. 16 Şubat’ta aktrist Cate Blanchett ‘Blue Jasmine’ (2013) filmi ile aday olduğu Bafta Ödülleri’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında aldığı ödülü Philip Seymour Hoffman’a adamıştır. Bunların yanı sıra, hakkında birçok anma ve hatırlanma yazısı yazılmıştır ve ölümünden sonra David Bar Katz tarafından yazılan şiirde de ifade edildiği gibi, “Sonsuzluk içinde bir sonsuzluktur.” Philip Seymour Hoffman…

2014 biterken, kaybettiğimiz iki aktörü (diğeri Robin Williams) hatırlamak ve özellikle yazılarımda ölüm sebeplerine yer vermediğimi belirtmek istedim. Bize, hayatlarında yaptıklarıyla çok güzel, eğlenceli ve başarılı işler sunmuş bu iki aktörün hayatlarını adadıkları şeylerle hatırlanmalarını diliyorum; son dönemlerindeki sorunlarıyla ya da miraslarını kime bıraktıklarıyla değil…

Harika ve filmlerle dolu bir yıl geçirmeniz dileğiyle… Philip Seymour Hoffman ve Robin Williams‘a!

 

Leave a Reply