Pop Art Ondan da Sorulur: Roy Lichtenstein

“Şehirde bir ağacın önüne oturamam; çünkü şehirlerde hiç ağaç yok. Ve bir ağacı düşündüğümde, ağacın medya (filmler, fotoğraflar, reklamlar vs.) tarafından yapılan taklididir aslında aklıma gelen. Ben nesnenin kendisinden çok, taklidini algılarım.”

Roy Lichtenstein

Geçen yazımda da Pop Art’tan ve Andy Warhol’dan bahsetmiştim. Pop Art’a tekrar değinecek olursak 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan tüketim çılgınlığının sanattaki yansıması Pop Art. Claes Oldenbourg’la başlayan bu akım geleneksel sanata sırt çevirerek modern hayatı olabildiğince gerçekliğiyle ele alıyor. Şehir yaşamı, tüketim toplumu, parıltılı hayatlar, gösteriş düşkünlüğü varlığını en çok Pop Art’la ortaya koyuyor.

Roy Lichtenstein ise Pop Art’ın çizgi roman boyutunda kendini gösteriyor en çok. 1923 – 1997 yılları arasında yaşayan Lichtenstein, 50’lerin başında sanatına önce geometrik soyutlama ve kübizm ile başladı. Picasso’nun kübizmini kendi özgün tekniğiyle tekrar yorumladı. Bu doğrultuda çok fazla eser üretmeyen Lichtenstein’ın kendi sanat tarzını buluşu 60’lara denk gelir. Bir rivayete göre, oğlunun elindeki Mickey Mouse kitabını göstererek Roy Lichtenstein’a bu kadar iyi çizim yapamayacağını iddia etmesi üzerine Lichtenstein çizgi roman karelerini resmetmeye başladı.

Çizgi roman ve reklam karakterlerinden esinlenerek altı tane resim yapan sanatçının ünü bir anda Amerika sınırlarını aştı. Bundan sonra tarzını daha da oturtan Lichtenstein, resimlerinde Benday noktacıklarını, kaligrafiyi ve konuşma balonlarını kullanmaya başladı. Benjamin Day’in geliştirdiği gölgeli noktacıklar Ben-Day Dots olarak bilinir ve Lichtenstein’dan sonra oldukça sık kullanılmaya başlanan bu noktacıklar ününü ona borçludur.

Kimi zaman güncel hayattan bir sahneyi resmeden sanatçı kimi zaman da çizgi romanın bilindik karelerini abartılı ögelerle süsleyerek tekrar yorumladı.

Lichtenstein’ın konuşma balonları, o balonların içerisinde kullandığı sözler, yazı stili bugün ev dekorasyonundan kıyafet tasarımına kadar birçok alanda kullanılmaya başlandı. Roy Lichtenstein resimlerinde yakın plandan yer verdiği kadın karakterler ve onların konuşma balonlarıyla bir fantezi draması yarattı. Aşk acısı çeken kadınlar, kadın erkek arasındaki ateşli tartışmalar, basit ancak canlı ve keskin çizgiler dönemin genel sanat anlayışı olan soyut ekspresyonizmin oldukça dışına çıkardı Lichtenstein’ı.

Sanatçının resimlerindeki kadın teması alanını Mona Lisa’ya kadar genişletti.

Kaynakça:

http://cansubilir.blogspot.com.tr/2014/01/pop-art-sanat-akm-sanatc-roy.html

http://www.photoshopmagazin.com/dergi/2010/07/roy_lichtenstein.html

Leave a Reply