İnternet hayatımıza girdiğinden beri hiçbir şey artık aynı değil. ‘Ah nerede o eskiler!’ konuşması olmayacak burada; çünkü durum daha basit: ‘Yeni jenerasyonların yeni gerçekleri var’. Değişim de haliyle, bu gerçeklerin en barizi.

Bir yandan da, tüketimin sınırlarını zorladığımızı inkar edemeyiz. İhtiyaçlarımız artıyor, arz talep ilişkisiyle üretim de artıyor ve peşinden tüketim artışını da getiriyor. Sanki, dağdan aşağı yuvarlandıkça çoğalan bir çığ gibi; ipin inceldiği yerden kopacağı noktaya doğru hızla ilerliyoruz. Fabrikasyon, birbirinin aynısı şeyler dört bir yanımızı kaplıyor. Doğal olarak bazı yerlerde ip çoktan kopmuş durumda; çünkü yeni bir şeylere ihtiyacımız var. Bize yeni bir fikir lazım. Yeni bir biz. Yeni bir müzik.

İşte Y Kuşağı’nın son kulvarındaki birkaç Don Kişot, dağdan aşağı yuvarlanmayı reddediyor ve hayatın onlardan istediği şekilde değil de; kendi istedikleri şekilde yaşamayı tercih ediyorlar. Yaşamları müzik olan bu insanların savaştıkları yel değirmenleri de; klişe haline gelmiş şarkı sözleri, klasikleşmiş stüdyo kayıtları, samimiyete değil de makinelere ait olan elektronik düzenlemeler. (Daha farkına varamamış insanlar, bunları ‘şarkı’ olarak adlandırıyor.)

Şimdi sizleri, bu yeni müziğin aile fertlerinden birkaçıyla tanıştırmak istiyorum. Bazıları, iki defa düzenlenmiş olan ‘Be The Band’  adlı yarışmanın ilk onundan tanıyabileceğiniz kimseler.

BÜYÜK EV ABLUKADA

2008 yılında İstanbul’da kurulan grup, tuhaf isimli gruplar döneminin öncülerinden olup alternatif rock tadında güzel lezzetler sunuyor bizlere.

Grubun ilginç yanlarından biri de; grup üyelerinin sahne isimlerinin takma olması, mesela Canavar Banavar adlı solisti aslında siz çok iyi biliyorsunuz, kendisi 2012 Altın Kelebek Ödülleri’nde yılın en iyi erkek komedi oyuncusu da seçilmişti.Bu kiş,i Yalan Dünya dizisinin Orçun’u ve Canavar Banavar’ın ta kendisi!

http://www.youtube.com/watch?v=o6LWnodpSTU

KAÇ CANIM KALMIŞ

Ağustos 2012’de yola çıkan bu grup, artık oturmaya başlamış tarzı ve müziğiyle takip edilmeyi çoktan hak etmiş. Güzel şeyler yazıp söylüyorlar. Hatta Aralık başında x3 adlı demoları albüm haline geldi, ilgililere duyurulur.

HALİMDEN KONAN ANLAR

Yeni isimleri ‘ADAMLAR’ olan grubun, ‘İnsanın Düştüğü Durumlar’ albümünü dinlemenizi tavsiye ederim. Güzel abiler bunlar.

YÜZYÜZEYKEN KONUŞURUZ

Memleketin çocuklarından bir başka güzel grup daha. Yaptıkları her şarkı; duyan, hisseden, düşünen insanların şarkısı oluyor. Durumlara sessiz kalamayan, müzikleriyle şarkılara döken ve sonra da onları seslendirmek için diyar diyar gezen bir grup. Rahat bir kafaları var, özellikle son dönemlerde bize lazım olan cinsten. Fırsatınız olursa konserlerine gidin derim.

YOK ÖYLE KARARLI ŞEYLER

Resim çalıp, şarkı çizen bir topluluk olarak adlandırıyorlar kendilerini. Hakikaten de öyle. Klipleri olsun, sözleri olsun; müzikle resim yapıyor sanki insanın beyninde. 2008-09 döneminin meyvelerinden olan grup, hayatta her zaman kararlı şeyler olmak zorunda olduğunu reddederek, kararsızlığın seçim yapmak zorunda olmayışımızı temsil ettiğini düşünüyor. İsimleri de burdan geliyor. Hayatı farklı algılayanlardan onlar da. Yolları açık olsun diyelim.

BUBİTUZAK

Ali Güçlü Şimşek, Görkem Karabudak ve Emrah Atay isimlerini daha önce başka projelerde de duymuş olabilirsiniz. Bubituzak’la biraraya geldiklerindeyse, daha yeni bir şeyler denemek için hızlı bir giriş yaptılar müzik dünyasına. Zeki, çevik ve mutlu bir üçlü. Genel olarak insandan bahsediyorlar. Güzelliklerinden veya yüzüne gözüne bulaştırdıklarından. Baktığımız ve gördüğümüz her şeyden besleniyorlar. Arkadaşlar, bitkiler, kitaplar, rüyalar. Güzel işler yapıyorlar, devam etmesi ümidiyle…

SON FECİ BİSİKLET

Ankara’nın güzelliklerinden bir tanesi daha. Şu sıra uzun ve kapalı geçen Ankara günlerine bir taze soluk olabilirler şayet dinlersiniz. Aslında dünyanın neresinde ikamet ediyor olursanız olun, onları dinlemek iyi gelecektir. Bir arkadaşın evinde toplanmışken çalıp söylemeye başlamışız gibi samimi, sade, hepimizin hayatında bir yerlere dokunan şarkıları var. Gaffola, Bu Kız ve Bikinisinde Astronomi en bilinenlerinden. Buradan yürüyebillirsiniz.

PEYK

Bahsettiğim grupların eski topraklarından bir gruptur Peyk. Hikayelerinin başlangıçları 90’lara uzanır. Albümde bu birikimlerini görebilirsiniz.

GAYE SU AKYOL

Bu kadını nasıl anlatmak lazım bilemedim ama, on parmak on bir marifet aşiretinden olup, kendi yazdığı çok orijinal şarkı sözlerine sahip ‘Develerle Yaşıyorum’ albümü mutlaka dinlemeniz gerekenlerden. Belki herkese hitap etmeyebilir ama, kafanız uyuştuğu zaman uzaya gönderecek şarkıları vardır.

 

Daha nice sayabileceğimiz grup/solo varken burada kesmek zorundayım, şekerleme tadında kalsın. ‘Independent’ (özgürlük) kökeninden gelen ‘Indie Akımı’nın etkileri sonucu karşımıza çıkan bu sanatçılar, şu sıra neden yükselişe geçti meselesi de önemli bir mevzu aslında. İlk başta da söylediğim gibi, tüketimin çığrından çıktığı bir zaman diliminde artık insanlar piyasa kaygısı gütmeden düşük bütçelerle, belli bir prodüksiyon kalıbından geçmeksizin yapılan şarkı türünü daha samimi buluyor. Dinledikçe, bu çılgın dünyanın kirlerinden arınmayı ümit ediyoruz belki de kim bilir? Ya da belki de, dertleşecek bir dosta (şarkıya) ihtiyacı vardır Y-Z kuşağının?

Leave a Reply

1 comment

  1. kevser akça

    Ellerine sağlik cok guzel bir yazi olmus … ;)