X-Men’in yeni filmi X-Men: Apocalypse bu aralar vizyonda olan filmlerden. Benim de boş zamanım olduğu için, hemen filmi izledim. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki, X-Men serisinin son iki filmini, yani X-Men: First Class’ı ve X-Men: Days of Future Past’ı büyük bir beğeniyle seyretmiştim. Bu iki filmin de senaryosu güzeldi ve aksiyon dozu da gayet iyiydi bana göre. Öte yandan, X-Men Apocalypse hakkında aynı şeyleri tam olarak söyleyemeyeceğim. X-Men: Days of Future Past’in de, X-Men: Apocalyse’in de yönetmeni aynı olmasına rağmen (Bryan Singer), yönetmenin ikinci filminde yani X-Men Apocalyse’te ilk iki filme göre çok az da olsa bir kalite düşüşü var.
Filmin konusunu filmin gidişatına ilişkin bilgi vermeden şöyle özetleyebilirim: Antik çağlarda Mısır’da yaşamış olan ve bir sebepten ötürü uzunca bir süre hareketsiz kalan En Sabah Nur isimli mutant, filmin geçtiği 1980’lerde yeniden ortaya çıkar ve kendine yeni bir ekip oluşturmak ister. Ekip oluşturmasındaki temel motivasyon, dünyayı mutant olmayan normal insanların elinden kurtarmaya çalışmaktır. Fakat Profesör Charles Xavier’ın öncülüğündeki X-Men, bunu engellemeye niyetlidir.
Öncelikle, filmin oldukça eğlenceli, yani klasik bir Marvel filmi olduğunu söylemeliyim. Aksiyon dolu sahnelerle ve komik diyaloglar sebebiyle film çok akıcı. Filmin nasıl bittiğini anlayamıyorsunuz bile. Ayrıca, X-Men filmlerinde ilk kez gözüken, X-Men evrenindeki favori karakterlerimden bir tanesi olan Quiksilver’ın bu filmde de ortaya çıkması ve filmde muhteşem bir sahnede gözükmesi beni çok sevindirdi. Bunlara ek olarak, Magneto karakterinin hikayesi oldukça iyi olmuş. Ayrıca, filmde aksiyon sahnelerinde kullanılan görsel efektler de oldukça iyiydi. Bunlar filmin iyi tarafları. Bir de kötü tarafları var maalesef.
Filmi X-Men’in diğer filmleri kadar sevmeyişimin sebeplerini kısaca özetlemek gerekirse, birinci olarak senaryodaki kopukluklardan bahsetmem gerekir. Filmin çeşitli yerlerinde küçük de olsa senaryo kopuklukları var. Örneğin, bir olay sonrasında “Bu karakterler bu mekana nasıl geldi?” gibi sorular kafanıza takılabiliyor. Buna ek olarak, bir karakterin ölüp ölmediğini dahi tam olarak söylenemiyor filmde. İkinci problemse, karakterlerin gelişimini çok da iyi yansıtamamaları. Filmde, X-Men evrenine yepyeni karakterler ekleniyor. Öte yandan bu yeni eklenen karakterlerin neredeyse herhangi birisinin olaya dahil olma nedeni, olay sürecindeki düşünceleri, geçmişleri gibi parametreler hiçbir şekilde işlenmiyor. Filmin sonuna doğru bazı karakterler çok cüretkâr kararlar alıyor, fakat bu kararları neden aldıkları dahi gösterilmiyor filmde. Karakterlerin üstüne bu kadar az düşmeleri, bu filmin en büyük hatalarından bir tanesi bana göre. Üçüncü problem de senaryo. Filmin senaryosu, önceki filmlerde olduğu kadar karmaşık ve sürpriz dolu değildi, yani herhangi bir süper kahraman filmi gibiydi. Bütün bunlara ek olarak, filmde Jennifer Lawrence’ın canlandırdığı karaktere gereğinden fazla zaman ayrılmış. Bunun ise, Hollywood’un diğer oyunculara yaptığı bir haksızlık olarak nitelendirebilirim.
Sonuç olarak, Yeni X-Men filmi olan X-Men: Apocalypse, yeni X-Men üçlemesinin ilk iki filminin gölgesinde kalmış. Fakat bu demek olmuyor ki X-Men: Apocalyse kötü bir film. Güzel bir film, gayet akıcı ve eğlenceli, fakat filmin bütün sorunu, içerdiği birkaç problemden dolayı X-Men: First Class ve X-Men: Days of Future Past’le yükselen beklentinin biraz gerisinde kalması.