14 Aralık Cuma günü, uzun zamandır büyük bir kitlenin beklemiş olduğu Hobbit: Beklenmedik Yolculuk filmi vizyona girdi. Haftalar öncesinden biletler alındı ve ilk haftasının biletleri (özellikle IMAX) birkaç gün içerisinde tükendi. Ben de bu film için biletini önceden alan hevesliler içine dahildim ve vizyona girdiği ilk gün IMAX’de gidip izledim.

Bence film muhteşemdi. Hobbit’in bir ön hikaye durumunda olduğu Yüzüklerin Efendisi serisine yapılan göndermeler, kitabın filme uyarlanışı ve tabi ki görsel efektlerle film müzikleri tek kelimeyle harikaydı.

3 boyutlu sinema teknolojisinin olur olmaz her türlü filme uygulandığı bu sıralarda Hobbit, bu teknolojinin mükemmel kullanımına ve bir filmle ne kadar uyumlu olabileceğine çok iyi bir örnekti. İnanılmaz Örümcek Adam filmindeki gibi gereksiz ve filmden alınan zevki körelten bir kullanım kesinlikle yoktu.

Hobbit hikayesinden beklenebilecek bir şekilde komik, eğlenceli, sevimli ve rahat sahneler ile gergin, hareketli, kasvetli sahneler çok iyi bir şekilde harmanlanmıştı.

Kitaplardan uyarlama yapılan filmlerde, özellikle türü fantastik olanlarda, kafalarda otomatik olarak yapılan “Hangisi daha iyiydi; kitap mı film mi?” karşılaştırması doğal olarak bu filmden sonra da yapıldı. Bu noktada ilk olarak söylemek istediğim şey aslında bu sorunun cevabı subjektif olarak değişkenlik gösterebilir. Şahsen ben bu gibi durumlarda kitaptan daha çok zevk almaktayım; ancak, Hobbit filminde okuyucunun hayalgücünü hayalkırıklığına uğratmayacak ve istediği doyumu sağlayacak görüntüler mevcuttu. Kitaptaki betimlemelere sadık kalınmış hatta betimlemelerin eksik kaldığı çeşitli durumlarda bu tanımlar genişletilmiş ve daha da doyurucu hale getirilmiştir.

Filme gitmek isteyenlere kesinlikle IMAX’den izlemelerini, gitmek istemeyenlere de kesinlikle izlemeyi düşünmelerini tavsiye ediyor ve iyi seyirler diliyorum.

Leave a Reply