yorgun kanatları göçmen yalnızlıklar rengiydi
uzaktı, geldi,
gökyüzünde mavi kanatlarının izi kaldı.
XX.
uykusuz başın küçük omuzlarımın aziz misafiridir
anlat yorgun sözlerini dinlendir
tek bir kelime olsun insan senin dilinde
gözlerinden süzülsün kırk ikindi yağmurları
ve gülüşün bahara vur emri versin
yansın yüreğim bir sevda türküsünde
bahçelerde yediveren güller açsın
yanaklarında tek bir gamze ile
öyle içten
öyle çocuk gülümse
XY.
hiç kimsenin bilmediği bir yaz bahçesidir kalbin
bülbüle ne hacet
dil konuşur
göz söyler
adın bir şarkı olur dudaklarımda
kimseler bilmeden mavi bir bahar akşamında
şarkı rüzgâra karışır
rüzgâr saçlarına
kıskanırım ellerini rüzgârın
şimdi kim bilir hangi şehirde
ipek saçlarına hoyratça değen
XX.
bilirim
dünya döner
ve biz karşılaşırız bir gün
düşer kelimeler ellerimden
kurak toprakları yağmur öper alnından
aşk sırılsıklam olur gözlerine değdiğinde
yüzyıllık ismin gizli bir yemin olur
söylenmez kimselere
unutur mahcup başım
kitaplar dolusu susarız
XY.
en dağınık en serseri halimle severim seni
diyemem kimselere günaydın
senin olmadığın şehirde güneş mi doğar
küskün bir dilencidir kalbim
yaralı bir kuş
nöbet tutar her gece
sen uyurken pencerende
aynı gökte buluşacak
iki yıldız için el açar
uçup gitti,
gökyüzünde siyah kanatlarının izi kaldı.
Başak Akgün
29. 04. 2013
Ankara