Misafir yazarımız Güzide Nur Balcılar’a güzel yazısı için teşekkür ederiz.

   Mitski’nin müziği neden kadınlara özellikle de genç kadınlara bu kadar hitap ediyor? Neden Mitski’nin hayran kitlesinin neredeyse hepsi kadınlardan oluşuyor?

   Mitski, kadınların yalnızlığına ‘’güzellemeler’’ yazan bir sanatçı. Kimsesiz hisseden, baskılanmış, özgürlüğü kısıtlanmış, aşk hayatlarında yenik düşmüş ve modern toplumun getirdiği bireyselci dünyada dışlanmış ve yalnız hisseden kadınlara hitap ediyor Mitski’nin sözleri. ‘’Nobody’’ isimli hit şarkısında Mitski yalnızlığı iliklerinizde hissettiren bir şarkı sözü yazarlığı ortaya koyuyor: ‘’ Tanrım, çok yalnızım / Bu yüzden pencereyi açtım / İnsanların seslerini duyabilmek için’’ Bu sözler herkeste yalnızlık hissini yaratabilir elbette. Peki, nasıl oluyor da özellikle kadınlar bu sözlerde kendilerinden bir parça buluyorlar?

   Mitski kadınlar tarafından iletişimi kurulamayan, açıklanması zor derine gömülmüş arzuları, toplum tarafından baskılanıp dışlanmanın yarattığı öfkeyi ellerine alıp onları sözlerine döküyor. Bazen onun şarkılarını dinlerken kendinizi annesi tarafından markette tek başına bırakılmış bir çocuk gibi hissediyorsunuz. Hele ki bahsettiğim duyguları çoğu zaman dile getiremeyen bir kadınsanız Mitski’nin şarkıları üzerinizde deprem etkisi yaratıyor.

   İnsanlar kadınları sadece bir fikirler bütünü olarak görüyorlar. Kadınları oldukları gibi değil akıllarında oluşturdukları kadın kimliğini seviyorlar. Kadınlar bu yüzden yalnız hissediyorlar. Çünkü çoğu zaman insanlar onları tanımak istemiyorlar, kendi zihinlerinde yarattıkları modeli, fikirleri sevmek onlara daha kolay geliyor. Michel Foucault’un sanat eserleri için geçerli olan tabiri ‘’The Gaze’’ (Görüş) kadınlar için de geçerli. İnsanlar kadınları bir tablo gibi izlemek istiyorlar ve onlar hakkında kendi fikirlerini üretiyorlar ama kimse tablodaki insanların ne hissettiğini veya onların perspektifini merak etmiyor. Kimse kadınları tam anlamıyla anlayamıyor, tanımıyor ama bu ‘’Kadınları anlamak zor.’’ gibi laflarla özetlenebilecek bir şey değil, kadınların tanınmaması ve yalnız hissetmeleri kadınların suçu değil, kadınları yabancılaştıran ve objeleştiren onları insan değil de tatlı, güzel bir fikir haline getiren toplumun suçu.

   Kadınlar olarak çirkin olmaktan korkuyoruz. Bunun sırf dış görünüş ile ilgisi yok, biz aynı zamanda çirkin olan duygularımızdan da korkuyoruz. Yalnızlığımızı ifade etmekten, bizi dünyanın dışına iten, uzaylılaştıran toplumla yüzleşmekten, kendimizi tanımakta, karakterlerimizin çirkin taraflarıyla yüzleşmekten, ‘’Cici kız’’ kalıbının dışına çıkmaktan, baskılanmanın ve bizden ne yapsak nefret eden ve bizle alay eden toplumdan dolayı duyduğumuz öfkeyi ve üzüntüyü açıkça dile getirmekten korkuyoruz. Kısacası insan olmaktan, kompleks insanlar olarak tanınmaktan korkuyoruz çünkü insanların akıllarında sadece güzel bir obje olarak kalmak ve o şekilde sevilmek daha kolay. Bunlar bizim suçumuz değil. Kadınları yalnızlaştıran kadınlar değiller, kadınları yalnızlaştıran onları obje haline getiren, onları sadece güzel bir fikir bütünü haline getiren toplum ve eril zihniyet. Kadınlar yalnız hissediyorlar ve yalnızlar da çünkü kompleks insanlar değil de bir fikir olarak görülüyorlar. Kadınlar olarak Mitski ile bu kadar bağdaşmamızın sebebi ise bizim dile getirmeye korktuğumuz bütün bu yalnızlığı, bu öfkeli yalnızlığı gitar rifleriyle ve çarpıcı sözleriyle dile getirebilmesi. Mitski dilsiz duyguların, kadınların dilsiz yabancılığını dile getiren bir sanatçı.

       ‘’Büyüdüm ve küçüldüm, büyüdüm ve küçüldüm defalarca / Gene de kimse beni istemiyor’’

    Üzüntü ve yalnızlık iletişim kurmayı kadınlar için oldukça zorlaştırıyor. Bu günlük konuşmalarla ilgili değil, derin ve duygulu konışmalarla ilgili. Gece 3’te en yakın arkadaşınızla yaptığınız konuşmalar gibi. Kadınlar iletişim kuramıyorlar, insanlarla kendilerini iç içe hissetmiyorlar. Yalnızlık onları öldürmüyor ama benliklerinden büyük bir parça kaybettiriyorlar onlara bu da onların bir kimlik inşaa etmelerini zorlaştırıyor. Çoğu zaman gerçekte, derinlerde oldukları insanlar gibi davranmıyorlar, toplumun onlara dayattıkları güzel ve tatlı kadın rolünü oynamaya itiliyorlar. Bilmedikleri bir şeye özlem duyarak zaman geçiriyor kadınlar, bence bu özlem duydukları şey tanınmak. Birisi tarafından yargılanmadan, tam anlamıyla tanınmak.

   ‘’Ama güzel olmaktan vazgeçersem nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum / Yeni bir şehre taşınıp kendime nasıl ölüneleceğini öğretmeliyim.’’ diyor Mitski ‘’Brand New City’’ isimli şarkısında. Eğer kadınlar güzel bir obje görülmekten vazgeçerlerse, kendilerini tam anlamıyla tanırlarsa bu onların hayatlarını değiştirecek ama bu değişimle başa çıkmak böyle bir toplumda çok zor. Mitski yukarıda bahsettiğim bütün bu duyguları sözlerinde ve bazen gitar rifleriyle süslenmiş bazen org ritimleriyle sizi büyüleyen müziğiyle dile getiriyor. Dilsiz yalnızlığı ancak ve ancak Mitski’nin şarkılarında bu kadar özgürce ifade edildiğini duyuyor kadınlar ve bu yüzden Mitski’nin şarkılarıyla bu kadar bağdaşıyorlar. Yukarıda bahsettiğim şeyler tüm kadınlar için geçerli olmasa da, çoğu kadının zamandan zamana hissettikleri şeyler olduğunu düşünüyorum özellikle de Mitski’nin şarkılarını dinlerken bu duygular ortaya çıkıyor. Mitski kadınların öfkeli yalnızlığını, onları tanımak istemeyen bir toplumun uyandırdığı üzüntüyü en güzel şekilde, en çarpıcı şekilde dile getiren sanatçı belki de.

Kaynaklar:

https://genius.com/artists/Mitski

Görseller: https://pitchfork.com/features/profile/dont-cry-for-mitski/

Leave a Reply