kayra1

Öyle zamanlar olur ki gitmek ister insan. Hayatın gürültüsünden sıyrılıp, kendini dinleyebileceği bir yere ihtiyaç duyar.

Ben de kaçanlardandım geçtiğimiz hafta sonu. Aldım sırt çantamı, fotoğraf makinemi gittim. Ve kendimi Ankara’ya 2 buçuk saat uzaklıktaki Safranbolu’da buldum. Ahşap evleri, camileri, safranıyla meşhur bu ufak kasabada kendimi bulayım derken çok ama çok farklı bir yer keşfettim.

Hotel Kayra …

Adının öyle normal göründüğüne bakmayın. Kendisi çok farklı bu otelin ve içindekilerin.

Dışarıdan Safranbolu’daki tüm konak oteller gibi görünen bu mekanın içine girdiğinizde Rock’n Roll dünyasına “Merhaba” diyorsunuz adeta. Çünkü Hotel Kayra içinde bulundurduğu Rock Cafe ile Türkiye’nin ilk Rock konseptli oteli olma unvanını elinde taşıyor.

Haydi gelin otelin sahibi eski müzisyenlerden Yılmaz Karahan ile biraz sohbet edelim ve  Safranbolu’nun bu farklı atmosferinin hikayesini öğrenelim.

Merhabalar. Öncelikle sizi tanıyalım. Kimdir Yılmaz Karahan? Ne getirdi onu Safranbolu’ya?

Merhaba. Doğma büyüme Kadıköylü bir Rock’n Rollcuyum ben. Türkiye’de Rock denilince ilk akla gelen yerde doğdum büyüdüm bu işin aşısını oradan aldım. Pek çok Rock’n Rollcu gibi Akmar Pasajı’ndan çıkmayım ben. Hepimiz orada öğrendik bu işi. 90’larda çok fazla müzisyen ve grupla çaldım.

Siz hangi enstrümanı çalıyordunuz peki?

Ben davul çaldım uzun yıllar boyunca. Pek çok farklı isimle çaldım  ama bıraktım. 8 yıldır çalmıyorum neredeyse

Bu Rock’ Rollcunun  işletmeci kimliği nereden geliyor?

Ben turizm ve otelcilik okudum. Tabi ortaokuldan beri de bu sektörün içinde piştim.

Bir Kadıköylü olarak Safranbolu ile ilk temas nasıl gerçekleşti?

Aslında Kim 500 Milyar İster? yarışmasındaki o son soruda “Safranbolu nerededir?”  diye sorulsaydı biz eşimle kaybederdik büyük ihtimalle.

Burada yeni kurulan ve hızla gelişen bir üniversite var: Karabük Üniversitesi. Oradan eşime çok güzel bir teklif geldi ve burada kendi bölümünü kurdu. Ardından da tası tarağı topladık, kendimizi burada bulduk. Her İstanbullu’nun bir kıyı kasabasında yaşama hayali vardır biz ucundan bunu gerçekleştirdik

İstanbul sizi de yormuştu epey anlaşılan. Şimdi de bu fikrin, Rock temalı bir otel açmanın aklınıza nasıl geldiğini konuşalım biraz da.

Aslında ben kendimle ilgili iki kimliği bir araya getirdim burada. İşletmeci ve Rocker kimliklerimi. Bu otel ve cafe benim hayatımı ve ilgi alanlarımı paylaştığım alan oldu.

Benim hayatım Rock’n Roll. Burası da  benim hobi bahçem oldu.

 kayra2

Safranbolu pek çok yerli ve yabancı turistin ilgisini çeken her yıl binlerce konuk ağırlayan bir yer. Ama aynı zamanda ufak da bir Anadolu kasabası. Bu tarz bir mekanı Safranbolu’da açmak elbet kolay olmamıştır.

Tam tabiriyle benim yapmaya çalıştığım iş “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak”.  Bir anda buranın yerli insanları bizim gibi acayip tiplerle karşı karşıya geldi. Dövmeler, zincirler, enteresan bir müzik ve enteresan bir adam.

Burası çok fazla Rocker’ın olduğu bölgeye yer açıp ‘oh rahatım para kazanacağım’ mantığıyla açılan bir mekan değil. Burası bir nevi Rock okulu, Amacımız pek çok kişiye Rock’n Roll aşısını verebilmek.

Rocker adamdan kimseye zarar gelmez. Perspektifi farklıdır, genel kültürü yüksek ve sosyalliği fazladır

Burası ne biçim yer diyenler oldu o zaman ilk başlarda.

Duyuyorduk tabi öyle laflar. Müzik ve giyiniş tarzımız bilmeyenleri başlarda  rahatsız ediyor, farklı geliyor onlara galiba ama dinleyince seviyorlar. Gelip gittikçe  buranın atmosferini farklı buluyorlar. Artık Safranbolu’da gidebileceğimiz böyle nezih bir yer bulamıyorduk diyorlar.

Burada insanı yoran bir alan, kafa şişiren bir müzik yok. Burada insanlar kendi gibilerle tanışıyor, sohbet ediyor, paylaşımda bulunuyor. Bir bakıma sosyalleşme fırsatı elde ediyor.

Elbet başınıza tuhaf şeyler gelmiştir.

Burada bir askeri birlik var. Yemin töreni sırasında Anadolu’dan teyzeler geliyor. Tabi bilmeden geliyorlar konseptimizi. Kapının önünde sarmalar, dolmalar, piknik yapıyorlar. Bizse içerde müziğimizi dinliyoruz. Ne yapıyor bu insanlar diye bakıyorlar bize . Ama gelenlerin yüzde ellisi bilerek geliyor. Geri kalanı fırsat sitelerinden, Booking’den rezervasyonla bizi buluyor. Kimisi adapte oluyor ve belki de yeni Rockerlar kazanıyoruz.

 

Duyduğuma göre ciddi bir üniversite öğrencisi potansiyeline sahip Karabük. Öğrencilerin ilgisi nasıl?

Evet. Burası artık üniversite şehri oldu. Gelişen ve hızla büyüyen bir  üniversite Karabük Üniversitesi ve ciddi bir Rock’n Rollcu  potansiyeli var. Onun dışında  Ankara’dan da gelen öğrenciler oluyor. Burada gençler için gitar workshopları düzenledik ama pek ilgi çekmeyince biz onu drinking workshop’a dönüştürdük.

Aslında siz Safranbolu’daki tek tip hotel anlayışından epey sivrilen bir iş yapmışsınız burada. Belki de bu Safranbolu’da bir rekabet yaratmıştır?

Evet hep aynı tip butik oteller. Bilmem kim konağı, hanım evi… Kilimler, örgü ören teyzeler, Türk Sanat Müziği ezgileri… Butik otel kavramının aslında branşlaşmak olduğunu bilmeyen bir işletme anlayışı var bizlerde. Halbuki Safranbolu, UNESCO koruması altında olan, devamlı yabancı turist çeken ve geliştirilmesi gereken bir değer.

                                                                                                                 

Haydi, o zaman biraz da Hotel Kayra’da neler var ondan konuşalım.

Hotel Kayra tüm Rockerlar’ın ortak sıkıntısını çözüyor. Rockerlar eğlendikleri yerden evlerine  giderken ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Ama burada geliyorlar, dilediklerince içiyorlar, müziklerini diliyorlar, gecenin sonundaysa yukarı çıkıp yatıyorlar.

Biraz da otelin yapısından bahsedelim. Duyduğuma göre tüm odaların isimleri varmış.

6 odamız var 6’sının da ismi var. Led Zeppelin, Pink Floyd, Beatles, AC/DC gibi grupların isimlerini verdik odalarımıza. Yakın zamanda da odalarımızı adlarına göre dizayn edeceğiz.

Mesela AC/DC odasında duvarda grubun bir tarihçesi olacak ve ufak objeler yerleştireceğiz grubu hatırlatan. Yavaş yavaş geliştireceğiz bu konseptimizi.

Objeler demişken oturduğum yerden şöyle bir bakıyorum da burası pek çok objeyle dolu. Bu objelerin pek çoğu da bir hikayeye sahip gibi duruyor.

kayra ceket

Jack Nicholson’ın Easy Rider Filmi’nde giydiği deri ceket

 

Evet hepsinin bende farklı bir hikayesi vardır. Mesela Easy Rider filmi vardır. Jack Nicholson’ı efsane yapan filmdir. O filmde giydiği deri ceketten dünyada 250 tane üretildi. Biri de bende. O duvarda gördüğün ceket işte.

O ceketle çok ciddi kazalar yaptım ve beni hep korudu.

Şimdi de Hotel Kayra’yı koruyor demek ki.

 

 

 

 

 

 

 

Dave Lombardo –ki bence dünyanın en iyi davulcusu-  onun bana verdiği davul bezi asılı karşı duvarda da ülkemizin en iyi davulcusu olarak gösterilen Alpay Şalt’ın imzalı bir davul derisi ise hemen şurada.

kayra davul

Dediğim gibi burası benim hobi bahçem, bana ait pek çok şey burada. O yüzden burayı daha da büyütmek ve daha büyük bir yer açıp canlı performanslar düzenlemek istiyorum burada.

Hotel Kayra’dan ufak detaylar:

kayra detay 1

kayra detay 2

Fotoğraflar ve röportaj : Defne Yaman

Leave a Reply