En tenha, en yalın yapraklarında takvimin,
Bir akşam ezanında,
Gün başını eğmişken
Sen bahçede oyunlarını yoran çocuk,
Güneş kahverengi saçlarını sarısıyla okşarken,
Yanakların kızarmış yazın pembeliğinden…
Gölgen düşmüş bahçeye,
Başını eğmiş, öylece bakıyorsun…
Gölgen tüm çiçeklerle aynı hizada
Ve üzerine basarsan eğer,
Acımasından korkuyorsun…
Küçüksün, hem de çok;
Dünyanın tüm acıları gözbebeğin kadar…
Ve bahçede bir zeytin ağacı,
Başı bulutlara değmiş sen çocukken;
Tertemiz alnın,
Yalan söyleyemez ki hiç kimselere,
Görmemiş henüz dünya nedir, kaç bucak…
Ellerin öyle küçük,
Avuçların bahar kokuyor…
Belki de bu yüzden kendilerini ne kadar çok sevdiğini soranlara
“Dünyalar” değil ölçün.
Kimi sevsen
“Zeytin ağacı kadar.”