Okulun başlamasıyla beraber mutsuzsanız ve hazır hissetmiyorsanız bu listeye bir göz atın, yok çok hevesli ve neşe doluysanız da yazdan geriye kalan bu üç albüm ilk haftalarda sizin yanınızda olsun. Keyifli Dinlemeler.
Tyler, The Creator – IGOR
Vallahi bu yazın gerçek kahramanı bu albümdür! Duygusal olarak oldukça dolu, tek bir türe ait olmayan bu albümde, yer yer öfkeli ve melankolik yer yer aşık bir adamın hikayesinden parçalar dinleyeceksiniz. Önceki albümlerine göre sıralandığında IGOR oldukça rafine ve damıtılmış bir albüm. Tyler’ın diskografisine hakim olanlar için genç ve radikal fikirli bir rapçinin buralara geldiğini görebilmek çok güzel. Albümün dinledikçe demlenen ve uzun sürede akılda yer eden bir yapısı var. Yumuşak ve tatlı nakaratlar ve melodiler ile karanlık synth’lerin birleşimiyle çok katmanlı şarkılardan oluşuyor. Tekrar dinledikçe yeni dokuları ve sesleri keşfedebiliyorsunuz. R&B, funk ve rap’in zengin ve dağınık bir karışımı demek yanlış olmaz. Parlak ve yüksek tempolu şarkıların bir yandan da alttan alta tatsız bir akımı hissettiriyor. Albümün anlatısı aşk üçgeninin içinde kalmış garip bir adamdan; canavarlaşan kendisinden ve ilişkilerinden bahsediyor genel olarak.
Lin Pesto- Bu Partide Yalnızsın
İki sene önce kadar YouTube’da coverlarıyla tanıştığımız Lin Pesto’nun bu yeni EP’si oldukça sevindirici bir haber. Bir cover dehası olarak ortaya çıkan Lin Pesto’nun önce belleklerde yer edinmiş Türkçe pek çok şarkıyı Synth-wave tarzında yorumladığı şarkılarını dinlemiştik. Şimdiyse pek çok yeni şarkıdan oluşan bu işinde kendinden hiç ödün vermiyor denebilir rahatça. Oldukça karanlık melodiler, basit davullar ve şahane vokaller ile dolu 6 şarkıdan oluşuyor bu EP. Genelde vokaller ve sesler monoton ve boğuk aslında bu da bence Lin Pesto’nun şarkılarda yaratmaya çalıştığı plastik hüznü ve melankoliyi yansıtıyor. Tam bu zamanın ruhuna uygun bir hüzün olduğu gibi sözlerde ve melodide ama sıkıcı ve zamanla yıpratıcı değil. Bir yandan da büyük ve gösterişli üzülmeler değil. Yalnız hissettiğinizde dinleyebileceğiniz elektronik klavye melodileri ile dolu. Lin Pesto cover olmayan beş diğer şarkısıyla da aslında müzikte kendi kendine açtığı kulvardan gayet rahat yürüyebileceğini göstermiş oldu. Türkçe sözlü müzik için bu harika bir şey! Synth-wave ya da alternatif biraz da 80’ler soslu şarkılardan hoşlanıyorsanız bir bakın derim.
YBN Cordae – The Lost Boy
Genç yaşta bir rapçinin ilk albümü olmasına rağmen oldukça olgun ve güncel trendlere uymayan gerçekten eli yüzü düzgün bir iş bu. Yaklaşık bir kaç senedir esen Trap rüzgarları yüzünden genç rapçilerden daha sakin ve söz odaklı işler beklemek bir hayal gibi gözüküyordu. Burada da hem modern hem de nostaljik esintili olma bayrağını taşımak YBN Cordae’ye kaldı denebilir. Yapım kalitesi genel itibariyle oldukça iyi ve standartların üstünde. Şarkı sayısı biraz çok fakat yine de garantili bir ilk albüm bu. Güncel rap dinleyicileri için popüler şarkılardan biraz soluklanıp hem modern ve yeni hem de kendi halinde bir şeyler dinlemek için iyi bir liman bu albüm. Cordae, hayat hakkında bir emektar gibi sabırlı rap yapıyor fakat bir yandan da genç bir insanın merakı ve hevesini taşıyor. Mükemmel olmasa bir böyle bir denemeye şahitlik etmeye değer.