Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ, Buğra Gülsoy ve Öykü Karayel’in paylaştığı Kuzey Güney yeni sezona çok iddialı girdi. Her ne kadar senaryosu zayıf ve eleştiriye açık bir dizi de olsa, ilk bölümü total izleyicide; 7,41 reyting 24,36 izlenme payı; AB grubunda 8,86 reyting 29,95 izlenme payı aldı.
Dizinin konusuna gelirsek ; Tatlıtuğ’un ve Gülsoy’un tamamen zıt karakterleri oynadığı Kuzey Güney, iki kardeşin mahalledeki bir kıza olan aşkından kurgulanan bir dizi. Kuzey ve Güney, adlarıyla da nitelendirildikleri şekilde birbirlerine tamamen zıt iki kardeştir. Kuzey serseri ve başına buyruk; ama Güney ise sorumluluk sahibi, tam tabiri ile ailenin iyi çocuğudur.
Aynı kıza aşık olan Kuzey ve Güney birbirlerinin haberi olmadan bu aşkı gitgide içlerinde büyütürler. Dizinin patlama noktası ise Kuzey’in Cemre’ye yani Öykü Karayel’e ilan-ı aşk etmeye karar verdiği zaman yaşanır.Kuzey hediyesini alıp cesaretini toplayıp Cemre’ye aşkını ilan etmeye gittiği zaman kardeşi Güney ile Cemre’yi öpüşürken görür ve çok sarsılır. Eve gittiği zaman, bu olayın üzerine babası ile kavga edip, bu kavga esnasında babasına yumruk atması Kuzey’in iyice moralini bozar. Soluğu meyhanede alan Kuzey içkinin dozunu kaçırır . Meyhanede iken kardeşi Güney onu almaya gelir. Kardeşini toparlayıp eve götürmek için çabalar. Kuzey’i kolundan tutup eve götürmek istediği zaman Kuzey arabayı kullanmak ister; fakat bunun üzerine Güney kardeşi sarhoş olduğu için arabayı kullanır. Araba ile eve giderken bir yandan da kardeşi ile tartışan Güney yoldan geçen bir gence carpar ve genç olay yerinde ölür. Eve gittiklerinde Kuzey’in suçluluk duygusu ve ailesinin ona söylediklerinden sonra, Kuzey suçu üstlenir. Dizinin devamı ise Kuzey’in kardeşinin sevgilisine olan aşkı ve hapishanedeki geçmişindeki olaylarla devam eder.
Dizinin en çok eleştirildiği nokta ise, konunun yetersiz olması ve kulağa inandırıcı gelmemesi. Çoğu kesimin eleştirdiği nokta ise genel Türk dizilerindeki “kardeşinin sevgilisine aşık olması” temasıydı. (Tatlıtuğ’un Aşk-ı Memnu dizisinde yengesi ile olan ilişkisinden dolayı).
Konunun yetersiz olması hakkında, Türk dizilerine baktığımızda, bu dizilerin taktiği, çoğu zaman kısıtlı bir konu ile başlayıp konuyu diğer noktalara çekerek devam etmesidir. En çok ses getiren dizilerden olan Ezel’de bile Ezel’in intikamı ile başlayıp Dayı’nın intikamına dönmesi buna en büyük örneklerden biridir. Şunu söylemek mümkündür ki, dizinin bu senaryo ile iki sezon dayanması bile imkansız gibi ama senaristlerin diziden soğutmadan olayı başka bir noktaya çekmesi uygulanabilecek en iyi çözüm olur.
Kardeşinin sevgilisine aşık olma olayına gelirsek; dizide bu olayın savunması olarak iki kardeşinde bu aşktan birbirlerine bahsetmemeleri gösterilmektedir. Aynı odada kalan, her ne kadar birbirlerine zıt karakterleri olsa da, bu iki kardeşin bu kadar zaman besledikleri sevgilerin bu kadar ilerlemesi aşamasında birbirlerine hiçbir şeyden bahsetmemeleri ise diğer bir şaşırtıcı nokta. Diziyi izleyen biri olarak bu noktayı dizide aşık olunan karaktere yani, Cemre’ye bağlıyorum. Cemre’ye baktığımız zaman, dizide sınıf atlamaya çalışan bir karakter olarak görüyoruz . (Annesinin de bu konudaki payı büyük.) Kendini bulunduğu noktadan daha üstlerde görmek isteyen ve ilgi görmekten hoşlanan birisi. Ancak çoğu kesimin eleştirdiği gibi, çok büyük bir ahlaki çöküntü olduğunu söylemek de pek mümkün olmayacak; çünkü Türkiye’de son 5 yılda yapılan dizilerin hemen hemen hepsi yasak aşk üstüne kurulu. Hatta bazı dizilerin Türkiye’deki bazı üstü kapalı gerçekleri yansıttığı da bir gerçek.
Genelde kamuoyundan gelen yorumlar, Kıvanç Tatlıtuğ’un oynaması ve dizinin güzel olup olmamasına bakılmaksızın izlenmesi gerektiği olmasına rağmen, dizideki oyunculuk seviyesinin bir hayli yüksek bir çıta tuttuğunu söylemek mümkündür. Kıvanç Tatlıtuğ’un resmen kendini sergilediği ve oyunculuğu gözler önüne serdiği karakteri gerçekten etkileyici. Dizinin oyuncularının çoğu genç olmalarına rağmen gerçekten mükemmel bir oyunculuk yeteneğine sahipler. izlenmesi gereken bir dizi olduğunu düşünüyorum.
İyi seyirler diliyorum…