Büyümeye Başlamak Hikâyesi: “Lady Bird”

Uzun zamandır sinemada gidilecek,  hem derinlikli  hem da doğal bir film arıyordum. Son zamanlarda çıkan filmler hep çok farklı dünyaları anlatıyorlar sanki. Yaşadığımız hayatın içinden çıkmış, bizim hikayemize de bir şekilde benzeyen ve bize dokunmak için çok farklı yollar aramayan bir hikaye peşindeydim. Ve Lady Bird bana o samimi hikayeyi verdi.

Lady Bird, bir genç kadının büyüme hikayesini anlatıyor. Pembe bulutların, toz pembe düşlerin üzerinde yürüyen, hayatta mutluluğu arayan, hatta aramaktan öte avlayan ve bu yolda hiçbir sınırın onu durdurmasına izin vermeyen bir kızın öyküsü bu… Hayallerine koşarken bulutlara basan, bastığı bulutların ona yol olduğunu sanan ve düştüğünün farkında olmayan bir genç kadının öyküsü Lady Bird.

Bir filmin tüm ruhu, tüm gerçekçiliği ve doğası, onun çevresiyle etkileşiminden geliyor. Bu açıdan bir filmi gerçekçi yapan şey, bir bireyin çevresiyle her türlü etkileşimine yer verebilmesi. Genç bir kadın büyürken onu etkileyen temel etmenler belirgin olmasına rağmen; genelde filmlerde, dizilerde ya da kitaplarda bir ya da iki tanesine yoğunlaşılır. Ancak Lady Bird, hem aile etmenine, hem gelecek kaygısına, hem arkadaş çevresine, hem romantik ilişkilerine, hem de okulun hayattaki yerine yer verirken bir çok benzer filmin aksine farklı bir temel taşı da bünyesinde barındırıyor: Bir genç kadının büyürken dinle ve inançla yaşadığı etkileşim. Ancak bunu da öyle doğal bir şekilde filmin akışı içine oturtmuş ki inanca, dine değinen diğer tüm filmlerin aksine dini ve inanışı sadece insanın hayatına dokunduğu kadar ve oldukça doğal bir düzeyde tutmuş.

Lady Bird‘e dair bir diğer güzel şey, filmin temposu. Sahneler hızla da geçse, geçen zamanı yakalamak mümkün oluyor bu filmde. Koskoca bir seneyi anlatıyor film, ancak sen bu hayata dair bir şeyler kaçırdığını hiç düşünmüyorsun. Aynı zamanda genç bir kadının gözünden hayatı arayışı ve bu yüzden yaşadığı deneme yanılmalar da protagonisti 17-18 yaşlarında bir genç kadın olmasının verdiği dinamizmi daha çok hissettiriyor film.

Hızlı ve dinamik bir film elbette söz konusu olan. Ancak duygular geçmiyor mu? Aksine. Filmin şahane bir duygu geçirişi söz konusu. Karakterler arası tüm çatışmaların olağan ve gayet hayatın içinden olmasıyla izleyiciye hemen bir şeyler hatırlatması ve onu hızla o duyguya sokması filmin çok büyük bir artısı. Çünkü insana uzak olmayan bir ortamda, deneyimlenmemiş yapay bir duyguyu seyirciye yerleştirmeye çalışmaktansa, elindeki altın anahtarla hafızanın kilitlerini açıp duygusal anlamda izleyiciyi etkilemeyi çok iyi başaran bir eser Lady Bird.

Böyle deli dolu, böyle dinamik bir eserin aslında hayatı yakalamayı anlatmasını umuyorsunuz. Çünkü sürekli bir arayış, bir avlayışın söz konusu olduğu bu film, sonunda zincirlerin kırılmasıyla ve düşlenen o pembe bulutun içine atlanmasıyla bitecekmiş gibi bir izlenim veriyor. Evet, Lady Bird koşuyor, avlıyor, yaralanıyor ama hedefine ulaşacak diye büyük bir heyecanla izlediğiniz filmin atmosferi, sizi sonunda adeta bir heykele çeviren uyanışa tanıklık ettiriyor. Bir film boyunca bir karakterle birlikte koşup, hayal edip, pembe bulutlara ulaşmak için mücadele ettikten sonra o pembe bulutların bir hayalden ibaret olduğunu, gerçekte söz konusu bulutların uçup gidecek biraz su buharından ibaret olduğunu, tüm o görsel şölenin uzaktan güzel gelen bir renk yanılgısı olduğunu kavrayışla son buluyor. Protagonistin tüm film boyu peşinden koştuğu hedefi bir anda bir karahindibağa üfler gibi dağıtıp, çok kısa bir anda, filmin son birkaç dakikasında, başka bir hedefe doğrulduğunu görüyor ve aslında protagonistin tüm o geçtiği yolların ve yürüdüğü ters istikametin onu gerçek hedefe birkaç metre uzağa bir şekilde getirdiğini anlıyorsunuz. Ve bir anda, tek bir dakikada filmin başından itibaren ailesinin ona verdiği adı reddedip kendi kendine verdiği ada sarılan bir genç kadının ailesini, benliğini kabullenip büyüyüşüne, Lady Bird‘den Christine’e dönüşüşüne tanık oluyorsunuz.

Eğer doğal, hayatın içinden bir filmin parçası olmak, güzel oyunculuklar izlemek, dinamizmini korurken duygularını kaybettirmeyen bir film deneyimlemek isterseniz, Lady Bird sizi bekliyor… Keyifli seyirler.

 

Leave a Reply