Polisiye dizi/film geçmişimiz Türk sinema ve televizyon endüstrisi olarak çok da eskiye dayanmıyor. Özelikle bir dönem Yeşilçam filmlerinin çoğu komedi-romantizm-dram üçlüsü üzerinden yürüyordu. Ancak bu durum, bu alanda iyi eserler çıkaramayacağımız anlamına da gelmiyor. İlk defa iyi bir polisiye filmi ne zaman çıkardık bilmiyorum. Ancak benim tanık olduğum ilk başarılı polisiye dizimiz Kanıt, 8 Temmuz 2010 tarihinde ilk bölümünün yayınlanmasıyla seyirci ile buluşmuş ve 100 bölüm boyunca yayın hayatına devam etmiş, 100 tane birbirinden bağımsız davayı çözmüştü. Kanıt biteli yıllar oldu ancak hâlâ Kanıt izleyicisi olan ve bu tarz bir dizinin tekrar ekranlara gelmesini bekleyen bir kitle var. Bu kitle öyle tutkulu bir seyirciydi ki Kanıt, Ateş Üstünde isimli ikinci bir bölümle 12 Temmuz 2016’da tekrar başladı yayın hayatına. Ancak kalabalık oyuncu kadrosu ve zayıf kurgusu sebebiyle beklenen ilgiyi göremedi ve yayın hayatı sekiz bölümün ardından Eylül 2016’da sona erdi. Ancak bu, polisiye sever bir kitlenin olmadığı anlamına gelmiyordu. Aksine bu kitlenin tutkulu olduğu kadar, seçici de olduğu anlamına geliyordu. İşte bu kitleyi tatmin edecek, hem yerli, hem kaliteli, hem de polisiye bir dizi-film serisi var şu an: Çember.
Çember, 3 Temmuz 2017 tarihinde “Çember: Oyunu Bozuyorum” isimli ilk bölümüyle sektöre adım atarken de aynen bölüm adı gibi bir görev üstleniyor ve tabiri caizse oyunu bozuyor. Her bölümde söz konusu davaya göre ayrı bir isim alan bir dizi-film serisi olsa da, yayıncı kalan tarafından (Star TV) her bölüm bir televizyon filmi olarak ekrana sürülüyor ve pazarlanırken de “televizyonda ilk kez” ilavesi kullanıyor. Oysa bu dizi, yapacak işi olmayan birileri için bir gecelik çerezden çok daha fazlası. Polisiye âşıkları için bir tutku haline gelebilecek ögeler barındıran bir maden. Kadrosu güçlü, davaların da olabildiğince yaratıcı bir ekiple oluşturulduğu ilk davanın çözümüyle anlaşılıyor.
Çember, dört kişilik ana ve gayet başarılı bir oyuncu kadrosuna sahip. Ancak bununla kalmıyor. Sedef Avcı gibi başarılı bir oyuncuyu birinci bölümden konuk oyuncu olarak alırken, bunun bir tanıtım bölümünde reklam amaçlı kullanılmış bir girişim olmadığını her bölüm konuk oyuncu kadrosunu zengin tutarak gösteriyor.
Ama bu diziyi kaliteli ve ayrıcalıklı yapan etkenler yalnızca senaryo ve oyuncu kadrosu değil. Çekim ekibinin başarısı sayesinde neredeyse her biri sanatsal bir kıymet taşıyan dolu dolu birçok sahne barındırıyor bu dizi. Kış döneminde çekimleri yapılmış olmasından dolayı çekim ekibinin zamanla yarışması söz konusu olmamış ve her sahnede adeta resim yapar gibi en doğru ve sanatsal açıyı yakalarken, sanat kurgulaması yüzünden de bizi diziden koparmamayı başarmışlar.
Türk televizyonlarında her zaman izlemeye uygun şeyler bulamıyoruz ve sebebi çok açık. Her hafta iki saat çekilmeye çalışılan diziler… Ancak Çember‘in bölümleri kış aylarında, önceden çekilmiş ve bu sayede iki saati bir haftada doldurma zorunluluğu ortadan kalkarken dizinin kalitesi artmış. Aynı zamanda her bölüm konusu, kadrosuyla birlikte çeşitlenen dizide tekrara düşülmesi veya zorlama sahnelerin ve olayların oluşması da çok düşük bir olasılık hâlini almış.
Dizinin bu kadar güzel olmasının bir başka sebebiyse şu: Karakteri dört tane olsa da dizinin karakterleri Türk televizyon endüstrisinin birbirine benzeyen karakterlerini yıkarken, karakterlerin çeşitliliğiyle sahne dengelemesi de yapılmış. Yani karakterler hem işin ciddiyetine bakmadan mizahi bir yöne, hem de ekip içi bir dengeye sahipler.
Altı bölüm olarak çekilmiş bu televizyon dizisi kuşağının, tüm bölümleri yayınladı. Kesin olmamakla beraber, önümüzdeki sonbaharda altı bölümün daha yayınlanacağına dair söylentiler dolaşmakta. Ana kadrosundaki karakterlerin yarım kalan hikayesi ve televizyonda bu tarz bir programa duyulan ihtiyaçtan ötürü dileğim, söylentiler doğru çıksın ve bu hikayenin bir devamı olsun. Ancak o zamana kadar, henüz izlemeyenler için bir solukta bitirilecek altı bölüm internetten izlenmeye hazır. İyi seyirler.
Resim Kaynakları
Birinci Resim