Şaşaalı bir anlatımın ve genelde çok geçmiş dönemlere ait şaheserlerin ve şahıs eserlerinin getirilmesinin ardından teklifler başlar. (Bu kısım biraz baş döndürücü olabilir zira Bruce Lee’nin hareketleri kadar hızlı, Muhteşem Süleyman’ın lakabına uygun olacak derecede ihtişamlı okunmalıdır.) Arkadaki hanımefendi… Bayım sizi gördüm. Telefondaki beyden yeni bir teklif… Mavi kürklü kadın elini kaldırdı. Yok mu başka arttıran? Mavi kürklü kadına satı… Ön koltukta oturan fötr şapkalı baydan bir hamle geldi. Gözler kısılır ve etraf süzülür.  Satıyooorum. Saaatıyorum. Sattım! En iyi teklife mi sattım acaba?

İşimde elde ettiğim muvaffakiyet, sosyal hayatıma da yansır mıydı? İyi kazanırdım, özel zevklerim ve belki dışarıdan tuhaf karşılanacak huylarım vardı. Eldivenlerimi takıp, en gösterişli mekâna gidip, Dom Pérignon eşliğinde yıllarıma bir mum daha ekleyebilirdim. Yalnız.

Saatin dişlileri hızla dönüyordu. Zaman akıp giderken bir robotun ama öyle sıradan bir robot gibi değil, dişlilerden oluştuğu varsayımında çok mühim bir mucidin izlerini taşıyan bir robotun kelimelerinde saklıydı hayatımın dönüm noktası. “Her sahte sanat eserinde orijinal bir şey saklıdır.”

İpin ucunu kaçırmadan filme dair ipuçları vermeyi bırakalım artık.

Yönetmen Guiseppe Tornatore, müzayedeyi yöneten Virgil Oldman (Geoffrey Rush). İşte karşınızda sinefillere en iyi teklifim; La Migliore Offerta.(Böyle yazınca ziyadesiyle çekici geldiğinin farkındayım.)

c3dabd369ae5954589839b4de8133c91

Kadının, aşkın, birlikteliğin hayatındaki eksikliği kadın portrelerinin tüm dünyasını sarmasına neden olmuştu. Aradıklarını bu portrelerde bulmaya çalışan ve işini hayatının merkezine koyan bir karakter Virgil.  Akla ilk gelen soru, bu kadar detaycı biri acaba kendi hayatındaki detaylara da aynı önemi gösterebilecek miydi? Film boyunca bu ironinin yarattığı ikilemle cebelleşirken büyük vuruş filmin sonlarına doğru kendini gösterecek ve sorunun yanıtlanmasını sağlayacak. Sanat eserleri sahte olsa bile içinde o sahte esere orijinallik katan bir imza mutlaka vardır. “İnsanın duyguları sanat eserlerine benzer, sahteleri yapılabilir.” Virgil de bu sahte insanlarla karşılaşmış ama bazı duyguların orijinal olabileceğini düşünmüştür. Bu karşılaşma önceden sahip olduklarının yitimi şeklinde son bulacaktır. Değişim, tek boynuzlu sırça atın boynuzunun kırılmasıyla başlayacaktır. Kendi gerçekliğinden kopup, sıradan duyguların hazzına kapılıp aldatılan olmaktan kaçınamayacaktır. Eldiveninden, işinden, yalnızlığından vazgeçmiş birinin filmi kurgu olmaktan çıkarıp gerçeklik katmanında izlememizi sağlayacak dokunuşları hissediliyor.  Saf iyilik ve kötülük sadece masallardan ibaret.

la-migliore-offerta

Şaheserlerin birden çok şahsın hayatlarının kesişmesine sebep olacağı kimin aklına gelirdi?  Önde oturan fötr şapkalı bey en iyi teklifi vermişti. E, bu durumda mavi kürklü kadın en iyi teklifi verememiş miydi? Bir dişli çark tek başına işe yaramaz, bunun için en az iki dişli çark gerekmektedir. Birbirlerinin paslanmasına sebep olsalar bile… Hayatımıza girenlerin, bazen hasar verip çıkanların bazen cilalayanların devinimiyle karakterimizi oturturuz. Belki mavi kürklü kadın sadece pey vermek üzere müzayedede bulunmuyordu belki de hayatla mücadele ederken güçlü kalmaya çalışıyordu. Kürk mantolu ama donan biriydi. En iyi teklif açık arttırmada değil,  sanat eserlerinde olduğu gibi fırçaların derinliklerinde hayatın içinde saklıydı, belki böyle ısınabilirdi. Donan ve titreyip ısınan Virgil misali.

Dişliler hareket eder ve saat ilerler. Tik tak tik tak ve zaman… Akrep ile yelkovan birbirlerinden kaçadursun, yılmışlığımızın ardından hayat bize en iyi teklifiyle gelecektir. Satmıyorum, bilakis bunu görüyor ve arttırıyorum!

Not: Filmin müziği şiddetle tavsiye olunur.  Ennio Morricone-volti e fantasmi

Görsel Kaynakları:

http://www.segnocinema.it/

Leave a Reply