Haydi Abbas vakit tamam!
Tek mi duble mi? Buz gibi şişeden çevrilerek uzun, ince, pürüzsüz ve saydam kadehlere dökülür. İsteğe göre ardından su ve buz koyulur. Dudak payı da bırakıldıktan sonra kadehler tokuşturulur. Yudum yudum içilir dostların eşliğinde. Tamamlayıcıları ve anımsatıcıları vardır. Zeki Müren’dir başı çeken, kavun, balık, mezeler… İşte karşınızda çilingir sofrasının vazgeçilmezi, damaklarda kekremsi bir tat bırakan, eşsiz sohbetlerin önünü açan ve bir ağızdan türküler yakmanın sıcaklığını hissettiren kısacası beş duyudan fazlasının etkilendiği soldan sağa dört harf.
Hep eşlikçileri vardır. Peki, hiç eşlikçi konumuna düştüğü bir durum oldu mu?
Evet, haklısınız haydari de aslan sütüne pek yakışanlardan. Derken bir türküyü anımsattı bana.
Her ruh halinin duble hissedildiği bir sofradan bildiriyorum.
Bir de masaya vuralım aramızda olmayanlar için.
Bas-bariton bir ses ve eşliğinde anason yağmuru… Ruhi Su.
Bir yanda batının seçkin müziği opera, bir yanda Anadolu’nun toprak kokan esintileri türküler… Nasıl olur da bu ikisi bir araya gelir? Opera ile türküleri bütünleştiren biricik sanatçı Ruhi Su. Âşık Veysel’in de dediği üzere “o, saksıda yetişen bozkır çiçeğiydi.” Türkü denince akla ilk olarak yöresel deyişler ve ağız gelir. Başkaldıran kimliği buradan da belli olmaktadır. İstanbul Türkçesi ile türkü okuyup sesinin tonuna, bağlamasının titreşimlerine hayran bırakan, hipnotize ettiği düşünülüp aslında kafesteki düşüncelere çare bulan bir yırtıcı.
Siyasi nedenlerden dolayı bir dönem parmaklıklar ardına atılsa da müziğe olan bağlılığı hiç bitmemiş. Bağlamasını vermediklerinde bir arkadaşı ona paspas parçalarından bir bağlama yapar. Bir filmin dramatik sahnesini yaşatırcasına hapishanede bulunduğu süreçte tutuklularla korolar kurmuş, onlara da türküler söyletmiş, adeta içindeki duyguları kükremiştir. Aşk, olmazsa olmaz. Sıdıka Su da aynı dönem tutuklanan kişilerden. Koğuşun penceresinden ışıkla iletişime geçmektedirler. Ruhi Su, bu iletişimi anlatan motifler çizer, Sıdıka Su ise bu motifleri işleyip ölümsüzleştirir. Ebedi ve ezeli türküleri gibi…
Mehmet’miş gerçek adı. Ruhi Su olmasının arka planında ilginç bir neden olmasını beklerken, Cemal Süreyya’nın Süreya olması gibi, ardında pek naif bir sebeple karşılaştım. İsimlerinden dolayı küçümsendiklerini düşündükleri ve İstanbul’daki liseye gidecekleri için arkadaşları ile birlikte isimlerini değiştirerek daha ‘kibar’ ad koymak istemişler. Bundan böyle Mehmet Ruhi denecektir. Su soyadını almasının nedeni su gibi okuması ve bağlama çalması değil,zira tek hece ve basitçe söylenebilmesinden kaynaklanmaktadır.
Mavi gözlü dev, hapishaneden çıkıp Ruhi Su ile buluştuğunda “Ruhi sen türkü söylerken, en acılı türküde bile bir yeis duymuyorum, ellerimi böyle göğsüme vurasım geliyor” demiştir. Ruhi Su, Nazım Hikmet’in ölüm haberini aldığında “karalı bir haber geliyor” sözleriyle başlayan bir şiir yazmıştır. Ayrıca, onun şiirlerini besteleyen ilk kişidir.
Rakı şişesindeki balıklar, oltaya takılıp can çekişirken sofraya veda edip, en kötü günümüz böyle olsun diyebilmektir mücadele etmek.
Ama benim memleketimde bugün
İnsan kanı sudan ucuz
Oysa en güzel emek insanın kendisi
Kolay mı kan uykularda kalkıp
Ninniler söylemesi
Şerefe!
Türkülerinden birini özellikle seçip buraya koyamadım. O yüzden hepsini paylaşmak istedim.https://www.youtube.com/watch?v=F8CA-tE6m48&list=PLO9ndG_utdTNFsXAWgpuwi3AXS09e91KW
merter acar
Cok iyi bir yazi olmus elinize sağlık