Kısacık hayatına bu kadar çok acıyı nasıl sıkıştırabildiğine şaşırdığımız, insanda uzunca bir  iç çekme isteği uyandıran derin bir yaşam öyküsü var Frida Kahlo’nun. 47 senelik ömrünün yarısını yatakta çeşitli kazalar neticesinde paramparça olan bedeninden miras kalan acılarla geçiren sanatçı, bunlar yetmezmiş gibi bir yandan da hayatındaki insanlardan yediği ihanetleri sindirmeye çalışmıştır hayatı boyunca. Acılarıyla beslediği resimlerinin de tek kaçışı olduğunu düşünmüştü her zaman.

“Bildiğim tek şey şu ki, resim yapıyorum çünkü buna ihtiyacım var.”

Bu yüzden Kahlo hep acılarıyla tanıdığı bu dünyaya 157 eser armağan etmiştir her şeye rağmen. Bazıları tarafından rahatsız edici bulunan sanatı bana göre bu derece gerçekleri yansıtabildiği için asırlarca incelemeye ve hatırlanmaya değer.

“Kendimden daha iyi kimseyi tanımıyorum.”

Bu sözleri de eserlerinin bir çoğunun otoportrelerden oluştuğunun başka bir kanıtıdır. Ressam, en iyi kendini tanıdığı için haliyle en çok kendini çizmiş. İçindeki gerçek duyguları kusursuz bir şekilde yansıttığından olsa gerek bazıları için irite edici bulunan bu ızdırap dolu portreler Kahlo’nun hayatına ışık tutan bir diğer kaynaklardır.W1siZiIsIjE1MTMxNyJdLFsicCIsImNvbnZlcnQiLCItcmVzaXplIDIwMDB4MjAwMFx1MDAzZSJdXQ-2

Bu yürek burkan acı dolu sanatın en etkileyicilerinden birisi de ‘Self-Portrait with Cropped Hair’. Bakıldığı ilk andan itibaren çaresizliği, kızgınlığı ve hüznü hissedebileceğiniz bu eser 1940 yılında sanatçı tarafından resme alınan yalın ama bir o kadar da derin anlamlar taşıyan bir otoportredir.

Resimde Frida’yı kendinden büyük takım elbiseleri giyinmiş bir şekilde sandalyenin üzerinde görüyoruz. Genelde Meksika’ya özgü rengarenk kıyafetleriyle, örgülü saçlarıyla ve kırmızı rujuyla görmeye alışık olduğumuz Frida, bu portresinde adeta kadın kimliğinden sıyrılmaya çalışıyor gibi. Kadınlığını yansıtan kulağındaki küpe, bir zamanlar ona ait olan yerdeki saçları ve ayağındaki hafif topuklu pabuçlar dışında erkeksi oturuşunu ve maskülen bakışlarını hissedebilirsiniz. Siyah takım elbisenin içindeki Frida tablosunun en önemli ayrıntısı bir elinde tutmuş olduğu makas ve diğer elindeki bir tutam saç, bunlar yaptığı şeyin iki aşikar kanıtı. Belli ki saçlarını kesip sağa sola fırlatan ve bunları (gözlerinden anlaşılan) büyük bir soğukkanlılıkla yapan Frida’nın kendisinden başkası değil.

W1siZiIsIjE1MTMxNyJdLFsicCIsImNvbnZlcnQiLCItcmVzaXplIDIwMDB4MjAwMFx1MDAzZSJdXQ-3

Ancak bu soğukkanlı ve maskülen tavrın içinde saklanan acıyı ve çaresizliği hissetmek asıl olan. Belli ki bu tabloyu resmetmeden önce yaşadığı olay onu çok derinden yaralamış. Biraz daha dikkatli incelersek erkeksi bakışlarının altında yatan gözlerdeki asıl çaresizliği görmek de zor değil, kendini boşluğa bırakmışçasına düşen omzunun verdiği tükenmişlik duygusunu da. Soğukkanlılık ve çaresizliği, kızgınlığı ve hüznü bir arada hissettirebilmek için gerçekten onları yaşıyor olmak gerekir bence. Bu da beni tablonun arkasında yatan hikayeyi araştırmaya yöneltiyor haliyle. Onu bu hale getireni tahmin etmek zor değil. Frida’ya asla bir koca olmayı başaramamış Diego’dan başkası sebep olamazdı buna. Hayatında geçirdiği iki büyük kazanın birisinin Diego olduğunu söyleyen Kahlo, bu resminde de sevdiği adam tarafından kadınlığına vurulan darbeyi bütün gerçekliğiyle hissettiriyor.

Resimde dikkat çeken bir diğer ayrıntı da resmin üst kısmında gördüğümüz İspanyolca yazılmış bazı yazılar ve bir dizi müzik notası. Sonradan öğreniyorum ki, bir İspanyolca şarkıdan yapılan alıntı bu. Frida’nın kendi el yazısıyla yazdığı bu şarkının sözleri resimle ve hikayeyle mükemmel bir uyum içinde:

“Bak, eğer seni sevseydim sebebi saçların olurdu. Şimdi kelsin, artık seni sevmiyorum”

W1siZiIsIjE1MTMxNyJdLFsicCIsImNvbnZlcnQiLCItcmVzaXplIDIwMDB4MjAwMFx1MDAzZSJdXQ

Bana göre bu sözler resimdeki bütün karmaşık duyguların özeti. Kahlo yaşadığı ihanetin kızgınlığını içinden atamazken bir yandan da Diego’ya beslediği derin aşkın çıkmazı içinde. Kadınlığına vurulan damgayı giydiği takım elbiselerle protesto ederken, bir türlü kurtulamadığı aşkı saçlarıyla birlikte kesip atmaya çalışmış. Bu tabloda soğukkanlılık, kızgınlık, kırgınlık, üzüntü ve çaresizliği bir arada görebilmemizin nedeni de budur bence.

Görsel: http://www.moma.org/collection/works/78333

Leave a Reply

1 comment

  1. Tugba Ercan Güneykaya

    Böyle bir sanatsal ve bilgilendirici yazıyı bu kadar erken yaşta ustalikla kaleme alan zihniyet ve hassas ruhaniyetler Türkiye yi ilelebet ayakta tutmaya yetecektir! Kalemine ve yuregine sağlık Melike Yüksel. ..