’Yıldızları ve en az onlar kadar başının üstündeki sonsuz boşluğu da hissedebilmen gerek… işte o zaman, yaşam neredeyse büyülü bir şey… Ah, asıl imansızlar, bu gördüğümüz güneşe inanmayanlardır.’’ demiş üstad Van Gogh.
Yani Sevgili Okur, aslında yaşamayı bilmeyenlerdir aslıyla yaşamayı inkar edenler…
Öte yandan, yaşamak vakti geldiyse zaten kendiliğinden dört nala koşar insanın yüreğindeki atlar. Dizgini, durduranı, bir maşrapa tutanı olmaz. Hayat yani. Bir can damarı kadar ağır basar. Vincent bir çok kere içinde dizginleyemediği büyük bir ateşin varlığından söz etmişti. “İçimde büyük bir ateş yanıyor, fakat kimse ateşin başında ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor” demişti.
Bizler ise, adı yaşamak olan bu zorlu yolculukta, onun anlatmaya, defalarca resmetmeye çalıştığı çığlıklarını birer melankoli, birer trajikomik umutsuzluk fısıldamaları olarak algılamıştık.
27 Temmuz 1890 tarihinde, bir Pazar günü… Hollanda’lı ressam Van Gogh, 37 yaşında bir tarlada (resim çizerken) kendisini tabancayla vurdu. Ve yaralı halde odasına döndü. Fakat 2 gün sonra yaşamını kaybetti.
Kendisi kısaca, Vincent Willem van Gogh, Hollandalı art izlenimci ressam. Batı dünyası sanat tarihinin en tanınmış ve en etkili şahsiyetlerinden biri. Fakat bugün onu sizlere sanat dünyasının deli-dahilerinden biri olarak değil, sinemasal bir figür olarak tanıtmak istiyorum. En akılda kalıcı tablolarının merkezde yer aldığı ve izlerken uzun bir yolculuğa çıkmanıza sebep olacak, 2017 yılının sonlarına denk gelen nefes kesici yapıtlarından biri; ‘’Loving Vincent’’.
Dorota Kobiela ve Hugh Welchman ikilisinin yönetmenliğini üstlendiği animasyon, tam olarak 65 bin kare içermekte. Bu karelerin her biri, 125 profesyonel ressam ekibi tarafından Van Gogh’la aynı tekniği kullanarak tuval üzerine yağlı boya ile yapılan resimlerden oluşmaktadır. Sanatçının eserlerinden tanıdığımız manzaralar; tablolarındaki karakterle hikaye ediliyor ve sürekli hareket halinde olan bir arka planla seyirciye yansıtılıyor.
Hikaye, Vincent van Gogh’un ölümünden bir yıl sonrasında başlıyor. Bir ölüden ziyade, bir ölüye gönderilen mektubun izinde… Filmin kahramanı olan Armand Roulin’in, babasının ısrarları üzerine Vincent’ın kardeşi Theo’ya yazdığı son mektubu ona götürmek üzere yola çıkmasıyla… Armand’ın zorlu yolculuğu, sanatçının yaşadığı bölgeleri de içine alan karanlık bir atmosferde, ölümünün ardındaki sırrı aralayana kadar devam ediyor.
Olay örgüsünün tam olarak ünlü ressam Vincent Van Gogh’un kendisi tarafından yazılan yaklaşık 800 mektup üzerinden kurulmuş olduğunu da belirtmek de fayda var. Yaşamı trajedilerle dolu olan ve sağlığında kıymeti bilinmeyen ressamın hayatına yaklaşan Armand, önceleri intihar ettiğine inandığı Van Gogh’un öldürülmüş olabileceği ihtimalini giderek daha fazla kurclamaya başlar.
Geçinmek için kardeşi Theo’dan destek almak zorunda olan Van Gogh , hayatı boyunca hep bunun sıkıntısını yaşamış. Ne yazık ki hayattayken yaptığı resimlerden sadece 1 tanesi satılabilmiş. O yüzden kendini varoluşuna karşı fazlasıya borçlu hissetmiş, bunu intiharıyla sonlandırmak istemiştir.
Yoğun bir emek sonucu ortaya çıkan film, akla gelebilecek her türlü övgüyü hak ediyor desem, sanıyorum yalan söylemiş olmam. Bir film izlemiyor, adeta Van Gogh’un dünyasında inanılmaz bir gezintiye çıkıyorsunuz. Her geçiş bir sahne, adeta bir tablo.
Bu geçişlerle kimi zaman o ünlü “Kafe Teras“a konuk oluyor, kimi zamansa ‘’Yıldızlı Gece’’ye bakıp ünlü ressamın aslında ne kadar zor ve acı dolu bir hayat yaşadığını anlıyoruz. Zaten geriye dönüşlerin siyah-beyaz olmasının bir sebebi de izleyiciye bu hissiyatı aktarabilmek.
Son olarak eklemeliyim ki; Van Gogh’un fırtınalı kısa yaşamını ve ölümünü anlatan filmin her karesi tablo niteliğinde. (Ara ara durdurup dakikalarca izlemek isteyeceksiniz.) Saniyeye düşen kare sayısı, hafif titrek, eski sinema filmlerini anımsatıyor olsa da film tam anlamıyla bir başyapıt. Sanatseverler için ve özellikle Van Gogh hayranları için görsel bir şölen olduğu kesin. Gecenin geç saatinde uykusuz bırakacak kadar ilginç, etkileyici ve güzel. İyi seyirler
https://www.youtube.com/watch?v=qfGkrydWcaU#action=share
Kaynak ve Resimler;