Çağdaş Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarındandır Antoine de Saint-Exupéry. Ondan daha ünlü biri varsa o da yazarın aynı adlı eserinin başkahramanı Küçük Prens’tir. Edebiyata ilgi duymayan insanların bile tanıdığı, resmi kırtasiye malzemelerinden tutun kahve fincanlarına kadar her türlü eşyayı süsleyen, Fransa sınırlarını aşıp dünya çocuk edebiyatının bir ikonu haline gelen Küçük Prens… Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’in gezegenler arası yolculuğunu anlattığı eserini yıllar sonra yeniden okuduğumda fark ettim ki bizler onu çocuk edebiyatının sınırlarına hapsederek çok büyük bir hata yapıyoruz. Zira duru, masalsı anlatımının ve barındırdığı eşsiz hayal gücünün ötesinde bu kitap, her yaştan insanın üstüne kafa yorması gereken kavramlara ve fikirlere yer veriyor.
Bu kısacık ama dopdolu eseri anlayabilmenin yolu, Antoine de Saint-Exupéry’nin hayat hikâyesini öğrenmekten geçiyor. 1900 yılında aristokrat bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Saint-Exupéry, uçmaya karşı duyduğu derin tutkuyu 12 yaşında gerçekleştirdiği ilk uçuşu ile keşfeder. Askerlik hizmetini Fransa Hava Kuvvetleri’nde (Armée de l’Air) yapan ve askeri pilotluk eğitimini başarıyla tamamlayan ünlü yazar, 1923 yılında yaptığı bir uçak kazası nedeniyle ordudan atılır. Ancak başına gelenlere rağmen uçmaktan vazgeçemez ve çeşitli havayolu şirketlerinde pilot olarak çalışır. Bir yandan da gazetecilik ve yazarlık faaliyetlerini sürdürmektedir. İkinci Dünya Savaşı patlak verince orduya geri alınan Exupéry, ülkesi Fransa, Nazi Almanyası’nın işgaline uğrayınca Amerikalıları Fransızların yanında savaşa girmeye ikna etme umuduyla New York’un yolunu tutar. Ancak içindeki macera tutkusu dinmeyince çareyi Akdeniz’de keşif uçuşları yapan bir Fransız askeri birliğine girmekte bulur. Ve 31 Temmuz 1944 tarihinde Akdeniz’in mavi sularında uçağıyla birlikte gözden kaybolur. Üstelik ustalık eseri Küçük Prens’i kaleme alalı daha bir yıl bile olmamışken…
Yazarın bu macera dolu ama bir o kadar da trajik yaşam öyküsünden yola çıkarak, Küçük Prens romanındaki anlatıcının Saint-Exupéry’nin ta kendisi olduğunu söyleyebiliriz. Saint-Exupéry ile aynı mesleği icra eden anlatıcı, romana pilot olmaya nasıl karar verdiğini anlatarak başlar:
Altı yaşındayken balta girmemiş ormanlar hakkında bir kitapta gördüğü bir resim onu çok etkilemiştir. Bir hayvanı midesine indirmek üzere olan bir boa yılanın tasviridir onu etkileyen bu resim. Yağmur ormanlarında geçen maceralar üzerine epey kafa yorduktan sonra bu resimden ilham alarak ilk resmini çizer. Ancak yetişkinlerin neyin resmini çizdiğini bir türlü anlayamaması anlatıcımızın motivasyonunu kırar ve resim kariyeri ne yazık ki başlamadan biter. Kendisine yeni bir meslek seçmek durumunda kalan anlatıcımızın tercihi pilotluktan yana olur. Resim çizmekten tamamen vazgeçmiştir, zira büyükler kocaman bir fili yutmuş bir boa yılanının resmini bir şapka resmi zannedecek kadar hayal gücünden yoksundur.
Kaynakça:
https://www.babelio.com/auteur/Antoine-de-Saint-Exupery/26195
Le Petit Prince, Antoine de Saint-Exupéry
Görsel Kaynaklar
https://www.theodysseyonline.com/types-people-from-le-petit-prince
https://www.outofprintclothing.com/products/little-prince-hardcover-book
https://www.kucukprens.com.tr/yazar-hakkinda-sID16.html
https://www.haikudeck.com/the-little-prince–education-presentation-1nozQXJJtj