Bir kadın ile bir erkek sadece ve sadece arkadaş olabilirler mi?
Kuşkulu bakışlar yaratan bu sorunun “neden olamasınlar?”ı olmalı sanki… Ancak Harry ile Sally Tanışınca filminde de olduğu gibi görülüyor ki, kafalarda durum farklı. Sade arkadaşlık düşüncesi, imkânsız algısı uyandırıyor.
İki insan arasındaki ilişkinin ne sadece cinsellikten, ne sadece arkadaşlıktan oluştuğuna inanmak, hatta sadece tek bir ögeden oluştuğunu düşünmek bile bu ilişkileri çok basite indirgemeye götürüyor insanı. Ayrıca artık cinsiyetlerin kapalı kutular olduğu algısıyla ve bu algının etkileriyle yüzleşmek gerek. Zira cinsiyet ayrımları hem gittikçe bulanıklaşıyor hem de bu ayrım hepimize karşı oldukça olumsuz etkiler barındırıyor.
Cinsiyetlerin hormonlara ve sadece hormonlara bağlı olduğunu düşünen insanlarla tanıştım. Onları görmek, bir kadında sadece östrojen veya bir erkekte sadece testosteron olduğuna inandıklarını duymak beni çok şaşırtmıştı. Hem kadınların hem erkeklerin her iki hormona da sahip olduğu bilgisi ışığında, bu algının yanlış olduğunu bize biyoloji basitçe ve açıkça gösteriyor. O zaman cinsiyeti ne belirliyor? İçimizde olan ve fark ederek tanımladığımız cinsiyette, toplumun cinsiyet kutuları buna bir cevap veriyor. Ancak bu “kapalı kutu” olarak tanımlanan çizgiler fazlasıyla kısıtlayıcı. Örneğin sırf makyajdan çok hoşlanmıyor veya kadınlara “tahsis” edilmiş kıyafetleri çok da tercih etmiyor diye birine daha az kadınmış muamelesi yapılabilir mi?
Aynısı çok sevgili karşı cins için de geçerli tabii ki. “Erkek adam ağlamaz,” lafı mesela, ne anlamsız! Tabii ki de ağlarlar, duygulanırlar, hepimize olur, insan olmanın bir parçası bu tür duygular, bunları saklamak durumunda bırakılmamalılar da. Onlara sürekli güçlü olmaları, cesur olmaları söyleniyor, hatta söylenmiyor bile, bekleniyor. Daha kırılgan yanlarının nasır bağlaması mı gerekiyor yani? Bir de spor kavramı var tabii ki, spor bu konuda erkeklik bayrağı gibi, özellikle de futbol. Bir takım tutacak, maçları takip edecek, yoksa erkekliğinden ödün vermiş sayılacak. Bu ültimatom çok yıpratıcı olabiliyor. Sonra spor uğruna kavga etmeye hatta silah çekmeye hazır hâle geliyorlar. Masum görünen bir “erkeklik” göstergesi, can alıyor. Neyse ki yeni kuşaklarla yavaş yavaş bükülüyor bu duvarlar.
Şimdilik, kurallara ve katı duvarlara sığanlar kabul görüyor, diğerleri de dışlanmış kabul ediliyor. Böyle bir durumda susmak herkesin işine geliyor tabii. Ancak artık çağımızın etkisiyle, dünyada internete erişimi olan herkesin sesi duyulabiliyor.
Böylece bu “marjinaller” kendi hikâyelerini anlatıyorlar, onlar anlattıkça başkalarına yol açılıyor ve yıkılmaya mahkûm duvarlar içinde ezilmişlere yer açılıyor. Cinsiyet kavramı, kendini bulma gibi öğretiler yaygınlaşıyor ve biz de öğreniyoruz: Sadece iki cinsiyet yoktur, cinsiyet bir spektrumdur… Bunları duydukça sevinmemek elde değil, sonunda eskimiş kutular rafa kalkıyor diye düşünmek çünkü basmakalıp fikirlerin değişmesini yakından tanıklık edebiliyoruz.
İşte, herkesin her şeyden anında haberdar olmasını sağlayan, trilyonlarca akşam yemeği fotoğrafı barındıran sosyal medyanın güzelliklerinden biri bu. O yüzden evet, bir kadın ve erkek arkadaş olabilirler. Kadın bir cinsel obje değildir, korunmaya ihtiyacı yoktur. Erkek de sadece aklı ilişkide olan sığ bir varlık değildir. Karşı cinse gösterilen bu iki taraf birbirlerine akıl danışabilir, dert paylaşabilir ve bütün bunları yaparken hâlâ arkadaş olmayı başarabilirler. Artık çeşitliliği kabullenme ve kucaklama vaktimiz geldi. İnsan, insan olduğu için güzeldir, bir kalıba girebildiği için değil.
Kaynaklar
Görsel 1- http://www.inc.com/jane-park/3-things-when-harry-met-sally-taught-me-about-business-success.html
Görsel 2-http://www.anothermag.com/design-living/8118/lessons-we-can-learn-from-when-harry-met-sally
Görsel 3-http://www.patheos.com/blogs/carynriswold/2013/01/women-in-combat-when-harry-met-sally-edition/