Bir şey çalmak isteseydiniz, ne çalardınız?

Son Of Man mi? Ceci n’est pas une pipe yazılı René Magritte tablosunu mu? Milyonlarca dolar mı? Yoksa Fabergé Egg mi?

 

Seçtiniz diyelim, dediniz ki, hocam ben Duvud heykelini çalıyorum. Tamam da nasıl yapıcaz?

“Kusursuz soygun, bir sanattır”, dedi Tilki. “Soygun yapmak zor bir iş değildir. Ocean’s Eleven veya The Italian Job izleyen herkes soygun yapabilir. Ama yakalanmamak bir sanattır.” “Sonuçta, kameralar, nöbetçiler, kilitler, zamanlayıcılar, kasalar ve Paris’i işgal etmeye yetecek kadar güvenlik var.” İşin sonunda yakalanırsanız, sizi polise teslim etmeleri için yalvarırsınız. (bkz. Reuben Tishkoff)

Daniel Ocean, Thomas Crown gibi adamlar soygun sanatının tanrılarıdır. Bu tanrılar için mesele asla para değildir. Olmamalıdır. Her hırsız, Thomas Crown gibi çaldığı tabloyu iki gün sonra yerine koyacak kadar mütevazı ve gözü tok olamaz.

Spoiler’ı yediniz, kusura bakmayın, format böyle.

Mesele para olduğunda, insan açgözlüleşir. Oysa, pokerdeki ilk ders, “Duygularını oyuna karıştırma”dır ve bu alanda da hüküm doğurur.

Sinema insanlara suçu sevdirir mi? Tilki’ye kalırsa, kesinlikle! Filmlerdeki “Bad Boy” karakterler her zaman muhteşem birer havalılık abideleridir. Dolayısıyla, onlar gibi olmak, zeka ve karizmanın mükemmel uyumunu yakalamak için insanın içi gider. Hollywood’daki büyük hırsızları, George Clooney, Cary Grant, Frank Sinatra, Dean Martin, Bratt Pitt, Pierce Brosnan, Steve Mcqueen, Mark Warlhberg, Michael Caine ve Sean Connery gibi zamanlarının jönleri, karizmatik adamlar oynadı. Shrek’te bile Puss in Boots veyahut Çizmeli Kedi, en havalı karakterdir ve kendisinin deyimiyle, dokuz canından birinde Santiago de Compestela’nın en ünlü hırsızı olmuştur.

https://www.youtube.com/watch?v=ISxHPn-Ert0

(Kusura bakmayın dublajlı olan mükemmel versiyonunu YouTube’da bulamadık.)

Hatta Çizmeli Kedi’yi seslendiren kişi de, ayrı bir karizma abidesi Antonio Banderas’tır. İnsanların idol olarak belirleyebileceği kişileri hırsızlık yaparken görmeleri onları, ‘’neden olmasın?’’ sorusuna yönlendirir. Olmaması için binlerce sebep varken, olması için bir tane iyi sebep bulmaları onları gaza getirerek isteklendirebilir.

Şu ana kadar hep erkekler üzerinden örnek verdik. Yakında vizyona girecek soygun filmi Ocean’s Eight’in oyuncuların sayalım: Sandra Bullock, Cate Blanchett, Anne Hathaway, Rihanna ve Helena Bonham Carter. Hepsinin ünlü oldukları günden beri milyonlarca hayranı var. İnsanlar onlara benzemek için bir dönem de olsa ellerinden geleni yapacak kapasitedelerdi. Günümüzde sürekli Tim Burton filmlerinde gördüğümüz için yüzünün neye benzediğini unuttuğumuz Helena Bonham Carter bile Marla Singer’ı oynadığı zamanlar binlerce kadını bohemliğe sürüklemişti.

“İnsanlar yaşayamadıkları hayatları izlemeyi sever. Bu yüzden James Bond filmleri senelerdir popüleritesini yitirmedi, erkeklerin en temel ve derin arzularını Bond gerçekleştirdiği için”, diyor Tilki. Bir insan bir film izler ve kendisine bir idol belirler. Bundan sonra o insanın hayatında farkında olmasa bile o idolü olan karakterin bir özelliği kalıcı yer eder. Mesela Tilki, kendisine George Clooney’nin mimiklerinin yapıştığını itiraf ediyor. Soygun düşüncesinin ne kadar hoş geldiğinden bahsettik o kadar yukarıda ama söylemek de lazım: Soygun filmlerinin amacı hiçbir zaman suçu sevdirmek olmadı. Örnek vermek gerekirse, 60’lardaki Ocean’s Eleven’da soygunda kazanılan bütün para yanıp kül oluyor ve çetenin omuzları düşük bir şekilde teselli sigarası yakmalarıyla bitiyor film. Yine spoiler’ı yediniz ama takdir edersiniz ki, bir suçluya dönüşmenizden iyidir.

Evvela, daha önce bahsettiğimiz gibi, Hollywood filmlerinde soygun yapılırken amaç asla para değildir. Ocean’s Eleven’da “Danny’nin eski karısını beceren herifi becermekle” ilgiliydi. The Italian Job’da intikamdı. Thomas Crown Affair’de sanat aşkıydı. Fast 5’da yolsuzluk yapan bir lideri batırmaktı. Amacın sadece para olduğu bir film, örneğin The Entrapment bunların yanına yaklaşacak kadar bile keyif vermedi Tilki’ye de bana da, her ne kadar Sean Connery’i 70 yaşındayken gökdelenlerde hırsızlık yaparken izleme zevkini bize yaşatsa da. Hem bahsetmek lazım, her filmde bir alt tema vardır. Misal, Star Wars’da umuttur. James Bond’da ise maskülenlik, Fast and Furious’ta aile… Soygun filmleri genellikle asla tek kişilik değildir, ortada her zaman her biri ayrı bir alanda uzman kişilerden oluşan bir ekip vardır. Bu filmlerin alt teması ister inanın ister inanmayın ‘’arkadaşlık’’tır. O yüzden ilk akla gelenin aksine o filmleri izledikten sonra suça yönelmek yerine, birlikte suç ortağı olabileceğimiz kadar sıkı arkadaşlıklar arıyoruz, en azından deniyoruz biz.

 

Son cümleyi Morgan Freeman ya da Haluk Bilginer sesiyle okursanız daha etkili olur:

XOXO GOSSIP GIRL.

 

“Tilki”nin büyük katkılarıyla…

Dip Not: “Tilki”nin İspanyolcası “Zorro”dur. O Tilki de yarı İspanyoldur.

 

Kaynakça

Z

Leave a Reply

11 comments

  1. Devrim Güner

    arkadaşlık çıkarımı gerçekten doğru, fakat insanoğlu gittikçe izole, gittikçe kendine bile güvenmediği bir yolda ilerlerken eski arkadaşlıklar azaldı. Örneklerini çok gördüğümüz soygun ekibinden birinin kazık atması, parayı paylaşmamak için paydaşların birer birer öldürüldüğü filmler de var. Sanal hırsızlıklarda arkadaşlık mesajı nasıl veriliyor/verilecek acaba?

  2. Özer

    Begümcüm emeğine sağlık, farklı bir bakış açısıyla harika bir yazı kaleme almışsın. Birlikte soygun yapabilecek kadar güvenilir arkadaşlıklar kurman dileğiyle …

  3. Gazanfer Sadıkoğlu

    Çok güzel ve keyifli bir yazıydı, alt temanında arkadışlık olması enterasan

  4. enis

    Geleceğin büyük hukukçusunu kutlarım. Yazını çok beğendim. ..
    Teşekkürler. .

  5. Tuna

    Çok guzel . Aslinda özü bulunmuş olayın Ama sinema sanat degil artik sektör.

  6. Murat Demirel

    Arsen Lupen? Bir başlık da ona ayırmak lazım bence. .bir şey çalmak isteseniz ne çalmak isterdiniz değil de hangi tilki olmak isterdiniz diye gelseydi soru, Arsen Lüpen olurdu cevabım. .
    Kaleminize sağlık

  7. Seçkin Erdoğan

    Hırsızlığın tarihsel oportünizminde en fütursuz soygunlara imza atılan, gelişmemiş bağnaz karalıkta ya da karanlığa ışık hızında itilen ülkelerde hırsızlık, kanun karşısında ifade bulmazken, bu kadar lkelerdeki halkları da üç maymuna dönüştürmekte.. Bütün bu Hollywood filmleri de, hırsızlıkta tüm dünyada nam salmış Amerika’nın bizlere “cambaza bak” sözünün senaryolaştırılıp yönetmen ve ünlü oyuncularla toplu söylenmiş halidir..
    Bu nedenle evime giren mahalledeki hırsızımı tek geçip baş tacı yapıyorum..Allah başımızdan eksik etmesin..Onlar sayesinde, büyük hırsızlarca yarını çalınan ülkemin acısına katlanıyor, çalınan üç kuruşluk saatimin derdine yanıyorum..
    Hırsız öldü, yaşasın hırsız..

  8. Leyla bektaş

    Begümcüm sizi tebrik ediyorum ismim Leyla Bektaş Duyarlılığın ve çalışmaların dan gururlandım başarılarının devamını diliyor gözlerinden öpüyorum annene ve babana sevgi ve selamlarımla

  9. Kaler

    Zevkle okudum, Begüm’cüğüm. Sevgiler, Kaler

  10. Funda Bekişoğlu

    Sevgili Begüm Hanım,
    Bütün anlattıklarınızdan fark ettim ki, hırsızlık gibi erdemsiz bir hareketi yapan birinin iyiliğe hizmet etmesi yani çıtanın bir anda yükselmesi insanları, iyi bir insanın iyilik yapması ya da kötü bir insanın kötülük yapmadından çok daha fazla etkiliyor.
    Bahsettiğiniz bazı flimleri izlememiştim. Bu flimleri izlemem konusunda bende büyük bir istek yarattınız. Yazılarınızı takip etmeye devam edeceğim. Teşekkür ederim.

  11. Özlem Çakır

    Begüm’cüğüm çok farklı bir bakış açısı ile yazmışsın. Çok hoşuma gitti. Eline sağlık. Yazmaya devam etmelisin . Teşekkürler .