Bir Savaşı Kazanmak İçin Bir Savaş Başlatmalısın: The Normal Heart

thenormalheartmovie

“İçimden sürekli çığlık atıyorum. Neden bizim ölmemize izin veriyorlar? Neden kimse yardım etmiyor?”

80’li yılların başları, eşcinsel erkeklerin dünyaları daha önce hiç görülmemiş bir hastalığın başlamasıyla bambaşka bir hal alıyor. Devlet tarafından uzun süre göz ardı edilen ve halk arasında “gay kanseri” olarak anılan bu hastalık sebebiyle hayati tehlikeleri artan bireyler devletin bu duyarsız tutumuna karşı seslerini duyurmaya çalıştıkları sırada başlarından geçen olayları anlatıyor bu film.

brad pitt angelina jolie

Filmin yapımcılarından Brad Pitt, Angelina Jolie ile birlikte New York prömiyerinde.

Larry Kramer’ın Tony Ödülü kazanmış 1985 yapımı aynı adlı oyununun uyarlaması olan filmin yapımcılarından biri ve yönetmeni ise Nip/Tuck, American Horror Story, Glee gibi yapımların da arkasında olan bir isim; Ryan Murphy, filmin dikkat çeken bir diğer yapımcısı ise Brad Pitt. 25 Mayıs’ta HBO’da yayınlanan filmin oyuncu kadrosu da bir hayli güçlü, filmin başrolünde The Avengers ve The Kids Are All Right gibi filmlerden de tanıdığımız Mark Ruffalo yer alıyor. Yardımcı rollerde ise kimler yok ki, White Collar dizisinin başrol oyuncusu Matt Bomer, The Big Bang Theory’nin Sheldon Cooper’ı Jim Parsons, Glee ve Looking gibi dizilerden tanıdığımız aslında bir Broadway müzikal oyuncusu olan Jonathan Groff, modellikten oyunculuğa geçiş yapmış ve Friday Night Lights dizisinde Tim Riggins karakterini canlandırmış  olan Taylor Kitsch yer alıyor. Dizinin ana kadrosunda yer alan tek kadın oyuncu ise Oscar ödüllü aktris Julia Roberts olmuş.

Filmdeki olaylar genel olarak filmin kahramanı Ned Weeks’in gözünden anlatılıyor. Olaylar 1981 yazında başlıyor. Ned Weeks (Ruffalo) New York’lu eşcinsel bir yazardır ve arkadaşı Craig Donner’ın (Groff) doğum gününü kutlamak için Long Island’a gitmiştir. Genç ve görünüşte sağlıklı olan Craig sahilde yürürken bir anda bayılır, fakat kısa sürede kendine gelir. Aynı akşam doğum günü mumlarını üflerken arka arkaya öksürmeye başlar.

Orada geçirdiği haftasonundan sonra New York’a dönerken Ned, New York Times’ta “41 Homoseksüel Bireyde Nadir Görülen Kanser Teşhis Edildi” başlıklı bir makale okur. Şehre döndüğünde ise Dr. Emma Brookner’ın (Roberts) ofisine muayene olmaya gider. Dr. Emma Brookner o dönemde bu gizemli hastalıkla ilgilenen sayılı doktorlardan birisidir. Pek çok hastasının bu hastalığa yakalandığını gözlemlemiş ve bunun ancak bağışıklık sistemindeki bir bozukluktan kaynaklanabileceğini ileri sürmüştür. Bütün bu olan olaylar sadece eşcinsel erkeklerde görülmektedir. Dr. Brookner Ned’i muayene eder ve hastalığın herhangi bir semptomunu taşımadığını söyler. Sonrasında ise eşcinsel bireyler arasında farkındalık uyandırmak için yardımını ister. Ned kendi evinde bölgedeki eşcinsel erkeklerin Dr. Brookner’ın uyarılarını dinlemek için bir araya geldiği bir toplantı düzenler. Henüz kesin bir sonuca varamamış olsa da hastalığın cinsel yolla bulaştığına inanmaktadır, hastalığın daha fazla kişiye bulaşmaması için bir süre cinsel bir etkileşimde bulunmamalarını önerir fakat toplantıda yer alan pek çok kişi, henüz herhangi bir tıbbi kuruluş onaylamadığından bu bilginin doğruluğundan şüphe ederler. Dr. Brookner hastalığın o döneme kadar sadece eşcinsel erkekleri etkilediğinden dolayı çok az sayıda kuruluşun hastalıkla ilgilendiğini belirtir. Toplantının sonlarına doğru Ned hastalık hakkında insanları bilgilendirmek ve hastalara yardımcı olmak için bir organizasyon kurmak istediğini duyurur. Bir süre sonra Dr. Brookner ve Ned, Brookner’ın kritik şartlardaki hastalarının olduğu bir hastaneyi ziyaret ederler. Hastalık artık “Gey Bağlantılı Bağışıklık Yetmezliği” (GRID) olarak anılmaktadır.

Ned, Bruce, Mickey ve Tommy Boatwright’ın (Parsons) da aralarında bulunduğu bir arkadaş grubu “Gay Men’s Health Crisis” (GMHC) adında bir organizasyon kurarlar. Kuruluş, artık AIDS adıyla anılmaya başlayan hastalığın araştırmasının  yapılması için para toplama etkinlikleri yapar, bir telefon servisi kurmuşlardır ve danışma servisleri gibi yardımları da vardır. Her ne kadar Ned tarafından kurulmuş olsa da organizasyonun üyeleri Ned’in agresif davranışlarını onaylamazlar ve onun itirazlarına rağmen Bruce’u başkan seçerler. Ned avukat olan erkek kardeşi Ben Weeks’in (Alfred Molina) organizasyona yasal konularda yardım etmesini ayarlamaya çalışır, fakat kardeşler arasında Ned’in cinsel yöneliminden kaynaklanan bir sorun vardır. Ned’in yardım konusunda danıştığı tek kişi kardeşi değildir tabii ki, basında daha çok yer alabilmek umuduyla  eşcinsel New York Times muhabiri Felix Turner’la (Bomer) iletişime geçer. Ancak Felix üzülerek anaakım medyada AIDS’le ilgili bir haber yayının çok zor olduğunu söyler.  Ned’in yanı sıra Dr. Brookner da yetkilileri harekete geçirmek için çabalamaktadır. Araştırmalarını devam ettirmek için gereken para yardımının yapılmasını ister fakat hükümet yetkilileri AIDS’i  önemli bir sorun olarak görmediklerinden para yardımı isteğini reddederler. Dr. Brookner ise kendilerine “Siz herhangi bir şey yapmadan hepimiz ölmüş olabiliriz” diye bağırarak tepki verir. Filmin ana konusu AIDS’in ilk yıllarında yaşananlar, insanların korkusu ve devletin duyarsızlığı olsa da Ned ve Felix arasında yaşanan aşkın sonucu olarak da gözlerinizin dolması çok mümkün.

Filmdeki başarılı oyunculuğuyla Matt Bomer, Critics' Choice ödülüne layık görüldü.

Filmdeki başarılı oyunculuğuyla Matt Bomer, Critics’ Choice ödülüne layık görüldü.

Benim filmle ilgili en büyük şikayetim hazır Dallas Buyers Club dünyada bir etki yaratıp iki tane de Oscar almışken, keşke bu film de bir TV filmi olmak yerine sinemalarda vizyona girseydi oldu. Buna ek olarak da filmde yer alan Matt Bomer, Jim Parsons ve Jonathan Groff gibi LGBT bireylerinin yanı sıra Ned Weeks’in de eşcinsel olan bir aktör tarafından canlandırılmasını tercih ederdim. (Yanlış anlaşılmasın Mark Ruffalo da gayet iyi fakat eşcinsel bir aktör karakteri daha iyi yansıtabilirdi gibi geliyor bana.) 25 Ağustos’ta DVD ve Blu-ray olarak piyasaya sunulacak olan film 2014 Critics’ Choice Televizyon Ödülleri Töreninde En İyi Film ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Matt Bomer) dallarında ödül aldı. Aynı başarıyı yaz sonunda Emmy Ödül Töreni’nde de göstermesi bekleniyor.

 

Leave a Reply

1 comment

  1. Gözde Orhan

    Sen bu yazıyı yazmamış olsaydın, bu filmden kimbilir ne zaman haberim olurdu. Okur okumaz hemen izledim. Emeğine sağlık :)