Kadınların çalışma ortamında erkekler ile aralarındaki eşitsizlik yıllardır tartışmalardan eksik olmayan bir konu oldu. İnsanların emekleriyle zaman içinde bu konuda çokça gelişme yaşandı ancak bir ileri bir geri derken bir türlü istenilen yere ulaşılamadı. Sinema sektörü de en göz önünde olanlardan biri olarak bu durumdan ayrı kalamadı, hatta bazı durumlarda toplumu ilk yönlendiren yerlerden oldu. Son iki senedir de, özellikle Hollywood’ta kadın-erkek eşitsizliğiyle ilgili güzel gelişmeler olurken çok ilginç durumlar da yaşandı. Aslında her şey, benzer roldeki aktörlerle aktrislerin aralarındaki ücret farkına dikkat çekilmesiyle başladı. Yılın ilerleyen zamanlarında ise birçok aktris, basın toplantılarında aktörlerin, rolleriyle aldığı ilginç soruların yanında, kendilerine sadece diyetleri, kostümleri ve özel hayatlarıyla ilgili sinemayla alakasız cinsiyetçi sorular sorulduğu için isyan etti. Geçen sene gündemde başı çeken taciz skandalları ise olaylara iyice tuz biber oldu.
Sinema sektörü sıradaki cinsiyetçi skandalını beklerken, en azından son iki senede bir konuda güzel gelişmeler oldu. Oldukça yaygın bir kanı olan, kadın başrollerin olduğu filmlerin daha az seyirci çektiği düşüncesi, ne kadar yanlış olduğunu bu sene daha net gösterdi. 2017 yılında dünyada en çok gişe yapan üç filmin üçü de ana karakterlerin kadın olduğu filmler. Üstelik, Hollywood’ta kadınların başrol olarak oynadığı filmlerin oranı %37 ile en yüksek seviyeye ulaştı son iki senedir. Evet, çok da abartılacak bir sayı gibi görünmeyebilir ancak filmlere kadın başrol karakteri yazmanın çok da korkunç(!) bir şey olmadığının anlaşılması için oldukça önemli bir gelişme. 2017 yılından, çok farklı özelliklerde kadın başrollere sahip güzel, başarılı filmlerden bazıları buradan gelsin:
Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
Eğer Meryl Streep oynamayacaksa yaşlı kadın başrol yazılmaz, anlayışına karşı gelen çok güzel bir Martin McDonagh filmi var ilk sırada. 60 yaşlarında bir kadının (Mildred), kızının katilini aylardır yakalayamayan polislere gönderme olarak, kasabadaki üç tabelaya işlerini yapamadıklarını ima eden mesajlar asmasıyla başlıyor hikaye. Polis ile kadının arasındaki çekişmeyi biraz hüzünlü biraz da komik bir şekilde anlatan, son yılların en güzel kara komedilerinden bir tanesi. Frances McDormand, Mildred karakterini canlandırırken kızının ölümüyle yaşadığı acıyı, sert, sinirli hallerini ve özellikle de polislerle yaşadığı trajikomik anları daha güzel yansıtamazdı kanımca.
I, Tonya
“I, Tonya”, 1990’larda çok ünlü ve hırslı bir buz patencisi olan Tonya Harding’in hayatından esinlenerek yazılmış. Ancak yine de bu kadar naif bir sporu anlatan bir filmden farklı olarak hem psikolojik hem fiziksel şiddetle dolu çok ilginç bir film I, Tonya. Filmdeki bu şiddet yoğunluğuna sebep olansa, Tonya’nın baskıcı annesi ve kocasıyla geçen çok zorlu bir hayata sahip olması. Ancak film, hikayenin üzücülüğüne rağmen bir dram şeklinde değil de eğlenceli ama kanlı bir “mockumentary” havasında ele alınmış. Buz pistinde hem başarısıyla hem de sıradışı davranışlarıyla tüm dünyaya ismini duyuran Tonya Harding’i ise Margot Robbie oynuyor.
Wonder Woman
Cinsiyetçilik sadece buraya değil, başka gezegenlere de hakim gibi görünüyor. Her sene çokça filmi çekilen sayısız süper kahramana sahip çizgi roman dünyasında, kadın karakterler oldukça sınırlı sayıda. Sayısız erkek süper kahramanın yanında, Black Widow ve Catwoman dışında çok da fazla kadın süper kahraman sinemaya taşınmadı, onlar hep yan karakterler olarak yazıldı. Bu sene ise birçok kişi yanıldı ve Gal Gadot’un canlandırdığı Wonder Women‘ın filmi, en çok seyirci toplayan süper kahraman filmi oldu. Artık yapımcıların defalarca Superman, Thor, Hulk filmleri yapmakta ısrar etmelerinin dışında, umarım başka seçeneklerinin olduğunu da gösteriyordur bu sonuç.
Lady Bird
Yaşadığı yerden, sahip olduğu kalıplardan çıkmak isteyen ve hatta bu yüzden kendi ismini “Lady Bird” koyan 17 yaşında bir genç kızın hikayesi anlatılıyor filmde. Ergenlik döneminde bir karakterin hikayesini sıkıcı ve klişe olmadan beyaz perdeye aktarabilmek çok zor bir durum. Ancak Saoirse Ronan‘ın canlandırdığı Lady Bird karakteri ve onun ailesiyle, arkadaşlarıyla olan ilişkileri, gelecek korkuları oldukça güzel ve özenli yazılmış. Gerçekçi karakterleri ve hikayesi, göz alıcı görüntüleri ve müzikleriyle beraber benzerlerinden çok farklı bir film çıkmış ortaya.
Sadece geçen seneden bile buraya yazılabilecek daha birçok film var. Oldukça gecikmiş ama en azından biraz da olsa azalan bir soruna dikkat çekmek için yazıldı bu yazı. Buradaki filmler, başrole bir kadın karakter yazarak ne daha az seyirci topladı ne de diğerlerinden daha başarısız oldu. Bu önyargının bir gün tamamen kırılması ve kadınların sadece oyunculuk değil ama her alanda erkeklerle eşit olduğunun anlaşılması dileğiyle…
KAYNAKLAR:
https://www.glamour.com/story/leading-roles-for-women-in-movies-have-increased
https://blog.womenandhollywood.com/top-three-grossing-films-of-2017-are-women-centric-2a0e90d68c9b
GÖRSEL KAYNAKLAR:
http://www.metacritic.com/movie/lady-bird
http://indianexpress.com/article/entertainment/movie-review/wonder-woman-movie-review-gal-gadot-patty-jenkins-star-ratings-4685860
http://www.indiewire.com/2017/12/best-actresses-female-performances-movies-2017-1201906201/?page=2
https://www.hollywoodreporter.com/review/i-tonya-review-1037074