Türkiye’ nin önde gelen eğitim kurumlarından Ankara Atatürk Anadolu Lisesi mezunları ve geçmişte lisede görev yapmış öğretmenleri, AAAL Geliştirme Vakfı’ nı kuruyor. Vakıf, öğrencilere eğitim bursu sağlamak, okulun bilimsel, sanatsal ve sportif faaliyetlerine destek olmak ve üniversitede öğrenimine devam eden AAAL mezunlarına mentor desteği sağlamak amacında. AAAL Mezunları Derneği’ nin de katkısı ile yola çıkan kurucular, okullarının akademik olanaklarını artırmanın yanı sıra, öğrencilerin mesleki kariyer ve girişimcilik planlarına katkı sağlamayı hedefliyorlar.
29 Nisan Pazartesi günü gerçekleştirilecek olan “Orada Duruverseydi Zaman” adlı müzikal gösteriden elde edilecek gelir, vakfın kuruluşu için kullanılacak.
Mayıs ayına sanatla giriş yapmak için iyi bir tercih olabilir. Gelin oyuna bir göz atalım.
Yaklaşık dört yıllık yoğun bir araştırma ve hazırlık sürecinin ardından seyirciyle buluşan “Orada Duruverseydi Zaman” ve “Kemâl”, izleyenleri tarih içinde yolculuğa çıkartan; müzikleri, kostüm, dekor ve aksesuarlarıyla anlattığı dönemleri adeta yaşatan, inançla, vefayla ve tutkuyla hazırlanmış bir projenin ürünleri… Projeyi en büyük özelliği, tarih sayfalarında belki de dipnot olarak kalan ve öğrenildiğinde dönemin ruhunu kavramamızı sağlayan hikâyeleri… Karadeniz Vapurundan Çanakkale Savaşı’na, Özsoy Operası’ndan Köy Enstitüleri’ne, satır aralarında kalmış onlarca hikaye, Pınar Ayhan’ın anlatımı ve şarkılarıyla seyirciyi yaklaşık 100 yıllık bir zaman diliminde yolculuğa çıkarıyor.
Bu iki eser de, genç Cumhuriyet döneminin bilinmeyen yönlerini, aydınlık, ilerici, yenilikçi çağdaş yüzünü, dünyanın ilgi ile takip ettiği projelerini, nasıl rol model bir ülke olduğunu, müzikle, görsellerle, anılarla, dönemin karakterlerinin ağzından anlatıyor. “Orada Duruverseydi Zaman”da, Mustafa Kemal Atatürk eserin çerçevesinde yer alıp, zaman zaman sahnede ete kemiğe bürünürken, “Kemâl”de bizzat eserin odağına oturuyor ve onu daha iyi anlamamızı sağlayan ayrıntıları tek tek yüreklere işliyor.
Dönemin efsane Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel diyor ki; “Hedefiniz güneşe varmak değil, güneş olmaktır”. Hepimiz bu toplumun okumuş, belli mevkilere gelmiş insanları olarak, bizzat güneş olup çevremizi aydınlatmakla yükümlüyüz. Bu projenin içinde bizzat var olarak, bu eserlerin, yurdun dört bir yanında, genci, yaşlısı, işçisi, köylüsü, okumuşu, okumamışı, tüm bireylere ulaşmasını sağlamanın, Türk ulusunun aydınlanmasında önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyorum.