Baktığımız çerçeveye göre komik ya da ürpertici diye nitelendirebileceğimiz bir vaka “Paul is Dead.” Bana kalırsa, Paul Mccartney’in 1993’de çıkardığı albümünün adı gibi:
Her albümüyle, şarkı sözüyle 1960’lardaki Paul’un yaşadığına ve sanatına devam ettiğini daha da hissediyoruz. Paul McCartney’in geçtiğimiz Eylül ayında yayımlanan” Egypt Station” adlı albümüyle de kesinlikle yaşıyor diyoruz!
” “Egypt Station” sözcüklerini sevdim. Bana daha önce yaptığımız tarzdaki albümleri hatırlatıyor. Egypt Station ilk şarkısıyla bir istasyonda başlıyor ve sanki her şarkıda farklı bir istasyona varılıyor. Bu durum da bizi tüm şarkıları bu misyon etrafında oluşturmaya itti. Buranın müziğin ilham aldığı hayali bir lokasyon olduğunu düşünüyorum.” diyor Paul McCartney. *1 16 yeni McCartney şarkısından oluşan albümün öne çıkan parçaları ‘I Don’t Know’, ‘Come On To Me’ ve ‘Fuh You‘. Benim favorimse McCartney’nin eşi Nancy’den ilhamlanarak yazdığı “Hand in Hand” parçası oldu.Eksantrik bir albüm olduğunu söylemek kesinlikle iddialı olmayacaktır. Albüm dünyaya yolculuktan bahsediyor. “İnsanlar barış mı istiyor, barış için savaşmak mı istiyor ? ” diye soruyor. Kimi zaman Trump’a atıfta bulunuyor kimi zamansa yalnızca aşık olmakla geçen bir günü anlatıyor. Dünyaya ve toplumsal meselelere hassasiyetle yaklaşan bir şarkıdan sonra umursanmayacak olanlara da değinmeyi ihmal etmiyor McCartney. Kısaca bu albümde, birbirleriyle ilişkisiz sandığımız meselelerin adeta bir domino taşı gibi birbirine bağlanıyor.
Youtube hesabına yüklediği “’Words Between The Tracks” başlıklı oynatma listesinde meraklısına şarkıların anlamlarına ilişkin notlar var. Tam olarak bu yüzden “Egypt Station”’un dinlenmesi gerektiği gibi “okunması” gerektiğini de düşünüyorum. Bu sesli notları dinledikten sonra keşfettiğimiz alt anlamlar, söz konusu tutkuyu akılla birleştirmek olunca McCartney’nin eşsiz bir örnek olduğunu gösteriyor.
16 yeni şarkının yanında görsel anlamda da sanat konusu bu albümde. Albüm kapağından, dijital mecralarda yer alan illüstrasyon ve gif tasarımlarına kadar her şey Paul McCartney’in kendi çizimi. Sınır tanımayan yaratıcılığını bütün olarak gözler önüne seriyor.
Açıkçası durum böyle olunca yalın ayakların, tersten dinlenilen şarkıların pek de ehemmiyeti kalmıyor: Bir insan daha nasıl yaşayabilir ?
1-“I liked the words ‘Egypt Station.’ It reminded me of the ‘album’ albums we used to make… ‘Egypt Station’ starts off at the station on the first song and then each song is like a different station. So it gave us some idea to base all the songs around that. I think of it as a dream location that the music emanates from.”