En Yakın Arkadaşınızla İzlemeyin

Yaşadığımız hayatın süslenmiş ve daha duyarlı görüntüleridir filmler. Etkilere açık varlıklar olduğumuz düşünülürse izlediğimiz görüntülerin ve hikayelerin hayatlarımızla hayallerimizi şekillendirmesi elbette kaçınılmaz bir durum. İzlediğimiz 90-120 dakikanın ruhu hayatımızda yer alsın istiyoruz, etkilendiğimiz repliklerin sesini yaşamımız boyunca duymak istiyoruz. Hangi görüntüleri izlemeyi seçeceğimiz ise çoğu zaman kendi hikayemizle aynı doğrultuda oluyor. Bizi anlatan karakterleri görmeyi, bize benzeyen öykülerin nasıl gelişeceğini görmeyi seviyoruz. Film listelerinin de bu noktada hem kendi öyküsünü izlemek isteyenlere hem de yeni öyküsünü oluşturmak için ilham arayan romantikler için birebir olduğunu düşünüyorum.

Romantik-komedi türündeki filmler çoğu zaman  tahmin edilebilir sonlarla ve alışılagelmiş tiplemelerle bütünleştirilmiştir.Yazıda bahsedeceğim filmler her ne kadar aynı  başlık altında toplanacak birlikteliği elde etmiş olsalar da,belirttiğim sebepten dolayı, bu türe kimi zaman ön yargı boyutunda eleştirel yaklaşan izleyicilerin dahi ilgisini çekeceğine eminim.  Yazıda yer vereceğim 4 film, yakın arkadaş olan ikililerin hikayelerini anlatıyor. İzlemeden önce aklınızda bulunmasında fayda var : En yakın arkadaşınızla izlemeyin zira filmlerin ele aldığı büyülü gerçekler; hayatın içinde her zaman büyülü olmayabiliyor, yalnızca gerçek.

Jeux D’enfants (2003)


İki çocukluk arkadaşının kendilerine has oyunları aracılığıyla ilişkilerde süregelen baskınlık mücadelesine şahit oluyoruz. Onlar büyüdükçe büyüyen oyunları, ve bu oyunlar etrafında arkadaşlık mıydı aşk mıydı yaşadıkları diye düşünüp duracağımız bir film. Fransız sinemasının en  başarılı oyuncularından Guillaume Canet ve Marion Cotillard’ın canlandırdığı iki yakın arkadaş, alışıldık sevgi sözcüklerinden uzak repliklerle sevgi ve nefret ayrımının ne kadar  hassas olduğunu gösteriyor. Romantik şarkı denince akla ilk gelenlerden olan La Vie En Rosa’yı bu sefer Louis Armstrong’dan dinliyoruz. Atlı karıncalarla ve tren raylarıyla çevrili bu masalsı film  bir iddianın nelere uzanabileceğinin hikayesini anlatırken aslında hepimizin ipleri elde tutma hikayemizi anlatıyor.

When Harry Met Sally (1989)


Meg Ryan  90lı yılların romantik komedilerin kraliçesidir. Onun hassas ve aşka inanan karakterleri ve melek yüzü her filmde karşımıza çıkar. When Harry Met Sally ‘de de yine böyle bir kadını, Sally’i canlandırıyor. Billy Crystal ise kötümserliği gerçekçilik olarak adlandıran neredeyse Sally ile taban tabana zıt Harry’i. İkilinin yaşayacakları yeni yaşamaya başlayacakları New York’a giderken tanışmalarını, hayatlarının çeşitli döneminde karşılaşmalarını ve en yakın arkadaş olmalarının hikayesini izliyoruz.Hayata farklı bakıyorlar, tartışıyorlar ancak bir şekilde ortak pencerelerini keşfediyorlar. Onların bunu keşfediş hikayesinin güzelliği de onların çoğu romantik komedi film listesinde yer almasını sağlıyor.

My Best Friends Wedding (1997)


İki arkadaşın “28 yaşımızda evlenmemiş olursak, evlenelim” bahsi filmin çıkış noktasını oluşturuyor. Pretty Woman ile birlikte dönemin en dikkat çekici oyuncularından Julia Roberts’ı, mantıklı ve özgür ruhlu kendi ayakları üzerinde duran tavizsiz Julianne kimliğiyle görüyoruz. Julianne, yıllarca kendisine ilgi duyduğunu düşündüğü bahis arkadaşı Michael’in evlilik haberini almasıyla arkadaşlıkları “Kaçan kovalanır” vari bir duruma dönüşüyor. Julianne’nin sınırlarını zorlayarak baskın kimliğinden sıyrılıp, duygularının farkına vardığında neler yapabileceğini izliyoruz. Film, üstü kapalı konuşmaların aslında çok farklı ihtimaller içerdiğini ve bu ihtimallere insan yaklaşımının ne kadarda kendi tarafından gerçekleştiğini hatırlatıyor. Ayrıca düğün telaşının hakim olduğu birbirinden

keyifli sahneleri izlerken çok eğleneceğinize eminim.

“Her Şey Seninle Güzel” adıyla yerli versiyonunu izleyeceğimiz filmde Mert Fırat, Burcu Biricik ve Hazar Ergüçlü yer alıyor. Fragmanı da yakın zamanda yayımlanan film 15 Kasım 2018’de vizyona giriyor.

One Day (2011)


David Nicholls’un çok satan romanından uyarlanan film üniversite mezuniyetlerinin gecesinde tanışan arkadaşların hikayesi. Tanıştıkları günün 20 yıl boyunca süren yıl dönümlerinde izlediğimiz ikiliyi Anna Hathaway ve Jim Sturgess canlandırıyor. Filmde değişim belirgin bir kavram. Oldukça zıt karakterli iki insanın görüşmedikleri dönemlerde dahi birbirine ne kadar çok şey katabileceğine çok güzel bir senaryo akışıyla şahit oluyoruz. Sevmek ve hoşlanmanın ince ayrımını vurgulayan One Day melankolik ve duygusal yoğunluklu sahneleriyle romantik- dram türünün günümüz sinemasında güzel bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Eğer bu tema etrafında oluşan romantik hikayelerle ilgileniyorsanız ya da yalnızca keyifli zaman geçirebileceğiniz filmler arıyorsanız bu filmlerde ilginizi çekecektir :

Made of Honor

Love, Rossie

The Duff

The Wedding Singer

Definetly; Maybe

500 Days Of Summer

What If

Friends With Benefits

No Strings Attached

Leave a Reply