New York metrolarına grafiti yapmaktan şehir elitlerinin orijinal eser elde etmek için servetler döktüğü, sosyetenin hayranlık beslediği bir figür haline gelen Jean-Michel Basquiat kısa hayatında gelişen dünyanın yeni sanat atılımlarının bir piyoneri olmakla kalmadı, aynı zamanda ABD progresiflerinin yüzleşmelerle dolu siyasi başkaldırılarının insan suretine bürünmüş hali olarak karşımıza çıktı. Denebilir ki, Basquiat’ın eserlerini ele almak (aslında modern sanatın birçok bileşeninde olduğu gibi) salt sanat tarihi merceği ile mümkün değildir. Bu yazıda sanatçının eserleri ile üzerinde duracağımız sorunsalın teorik boyutu olan Whiteness Studies (Beyazlık Çalışmaları) arasındaki bağlantının kabaca altını çizecek ve seçtiğim iki eseri yorumlamada sanat tarihi tekniklerinin yanına eklemlenecek bir başka disiplinin nasıl etkin kullanılabileceğini göstermeye çalışacağım. [1]
Basquiat, her şeyden önce bir tavrın sanatçısıdır. Tavır sanatçısı ile kast edilmek istenen, sanatçının salt sanat kaygısını şekillendiren kişisel veya sosyal kaynakların yanı sıra, pratik etmiş olduğu sosyal ve siyasi hareketliliktir. Bir başka ifade ile Basquiat’ın sanat kaygısındaki sanatsallık ve reaksiyonerlik arasındaki ilişkide ağır basan nokta reaksiyondur. O nedenle birçok eseri, ancak bu reaksiyonun esere yansımış olduğu ölçüde, ve yine ancak o reaksiyonun gerekliliklerini değerlendirerek ele alınabilir.
Bütün bunlar, bizi Beyazlık Çalışmaları[2] ile Basquiat arasında kuracağımız ilişkiye getiriyor. Her sanat eserinin sanatçısının varoluşundan ve endişelerinden belirgin parçalar taşıması önkabûlünün yanı sıra, burada ele alacağımız iki eseri Beyazlık Çalışmaları olarak tanımlayabileceğimiz ve güncelliğini hâlâ koruyor olduğu su götürmeyen bu disiplinin görsel sanatlarda icra edilmiş bir ürünü olarak değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Yani Basquiat, bu yazı için seçtiğim Siyahî Bir Polisin İronisi (1981) ve La Hara (1981) isimli eserlerinde bir tavır ortaya koymakla kalmıyor, bu tavrın önemli bir akademik atılımın bir parçası haline gelmesini kaçınılmaz kılıyor. Gerçekten de, Basquiat’ın bu iki eserini salt sanat tarihi perspektifinden değerlendirmek eserin bütününe ve ardındaki endişeye yapılacak bir saygısızlık olurdu. Onun yerine, bu iki eserin sosyolojik birer köşe taşı olduğunu söylemek gerekir.
İki eserin yakın dönemde hayata geçirilmiş olması onların benzer bir sanatsal endişenin veya dönemin ürünü olduğuna dair bir iddia taşıyor. Bu iddianın yerinde olduğu kanısındayım, fakat aynı zamanda salt bu iki eser özelindeki bağlaşıklığı da ayrı değerlendirmek gerekiyor. Öyle ki, La Hara ve Siyahî Bir Polisin İronisi eserlerinin anlam birlikteliği sadece aynı dönem ürünü eserler olmalarından ileri gelmiyor. Klişe bir tabirle, bu iki eserin birlikte okunması gerekiyor.
Sanatçı, her iki eserinde de ana fikri saklamak veya imgelemek için bir çabaya girişmiyor. Basquiat’ın genel sanat tavrından ileri gelecek biçimde, kimilerinin Neo-Primitivizm ve Neo-Ekspresyonizm olarak adlandırdığı kategorik teknikler diğer birçok görsel sanatlara dayalı çalışmasında olduğu gibi doğrudan fark ediliyor.
Teknik yönlerin yanı sıra, her iki kompozisyon da öznesinde bir polis barındırıyor. İki resmin birlikte okunması gerektiği varsayımının ilk önermesi tam da burada karşımıza çıkıyor. Sanatçı, İroni eserinde sosyal bir başkaldırı ile beyazlar tarafından üretilmiş bir sistemin kendi kimliğine karşı konulan kurallarını empoze etmek için siyahî bir polisin gönüllü olmasının ironikliğini gözler önüne seriyor. Bir başka değişle, Basquiat bu eseriyle sosyolojik bir saptamada bulunuyor. Sistemin beyazlar tarafından kurulduğu sosyolojik bir saptamadan ziyade tarihsel bir gerçeklik de olsa, zapturap noktasında bunun bir siyahî tarafından uygulanmasının kimliksel açıdan bir çelişki olduğunu tespit ediyor. Daha önce belirttiğim gibi, bu eser sanatsal bir kaygılanmadan ziyade sosyolojik bir argüman ihtiva ediyor. Yazının başında değinmiş olduğum Beyazlık Çalışmaları, Basquiat’ı değerlendirirken bu nedenle olmazsa olmaz hale geliyor.
La Hara da bu noktada Ironi‘den çok ayrı değildir. Bu kompozisyonun öznesini de bir beyaz polis oluşturmaktadır fakat Ironi‘deki özneden epey daha şeytanî bir biçimde resmedilmiştir. Bunun, günümüzün bir problemi olmaktan dahi hala çıkmış sayılamayacak, ciddi bir sosyal mesele olan siyahilere karşı polis şiddetini işaret ettiğini söylemek mümkündür. Tıpkı İroni gibi La Hara‘nın da üstünde durduğu sosyolojik bir argüman vardır. Her iki eser, aslında Basquiat’ı Beyazlık Çalışmaları’nın önemli bir piyoneri olduğunu ve özünde sosyolojik olarak değerli okumalar barındırdığını yansıtıyor.
Dünya siyahîlere yönelik artan polis şiddeti ile kasıp kavrulurken, olan biteni biraz da olsa daha anlaşılır bir temele oturmasını sağlamak adına böyle bir yazı hazırladım. Basquiat gibi kimlik tavrını eserlerinin ana fikri haline getirmiş bir sanatçının ışığında, dünyanın üstünde durduğu sosyal hareketliliğin anlam kazanmasına fayda sağlayacağını umuyorum. Umarım ileride, konseptin teorik arkaplanı olan Beyazlık Çalışmaları’nın güzel sanatlardaki izdüşümlerine dair daha etraflı yazılar hazırlayabilirim.
Notlar
[1]: Bu disiplinler arası teknik alışverişinin sebebi üstünde duruyor olduğumuz sanatçının tamamen sanat tarihinin alanınca kapsanacak derecede tarihleşmemiş olması mümkündür. Gerçekten de, sanat tarihinin yanında estetik teori, sosyoloji, dil felsefesi gibi disiplinlerin eser yorumlamada karşımıza çıkmasının sebebi çoğu zaman bu eserlerin ve gerektirdikleri tekniklerin güncel olmasıdır. Mümkündür ki bu durum zamanla değişecek ve yerini salt sanat tarihinin kategorizasyon tekniklerine bırakacaktır.
[2]: Beyazlık Çalışmaları’nın en azından bu yazının anafikri olmasını istemiyorum. O nedenle konu ile ilgili kaynak niteliği taşıyabileceğini düşündüğüm eserleri ilgililer için bir dipnotta toplamak gerektiğini düşündüm.
- James Weldon Johnson, The Autobiography of an Ex-Colored Man. 1912
- James Baldwin, The Fire Next Time. 1962
- W. E. B. Du Bois, The Souls of Black Folk. 1903
- Theodore W. Allen, Class Struggle and The Origin of Racial Slavery: The Invention of the White Race. 1975.
- Ruth Frankenberg, White Women, Race Matters: The Social Construction of Whiteness. 1993
Bunların yanı sıra Beyazlık Çalışmalarını büyük oranda oryantalize eden ve bulunduğumuz coğrafyanın koşullarına uyarlayan bir esere değinmeden geçmek istemiyorum. Eserin ilk bölümü, yukarıda sözünü ettiğim eserlerin büyük çoğuna antolojik nitelikte atıflarda bulunmasıyla da konumuzla angaje olmaya devam ediyor.
- Barış Ünlü, Türklük Sözleşmesi. 2017