Kutuplaşmayı Körükleyen Kyle Rittenhouse Davası

2020 yazı Amerika Birleşik Devletleri’nde ırk ilişkileri konusunda oldukça sorunlu, aynı zamanda da gösterilerle bir o kadar canlı ve olaylı geçti. 25 Mayıs’ta siyahi George Floyd’un beyaz polis memuru Derek Chauvin tarafından öldürülmesinden sonra başlayan Black Lives Matter gösterileri siyahilere karşı bitmek bilmeyen polis baskısı ve şiddeti nedeniyle, özellikle de 23 Ağustos’ta Kenosha, Wisconsin’de Jacob Blake’in yine bir beyaz polis memuru Rusten Sheskey tarafından vurulup yaralanmasıyla önem kazandı. Yazımızın asıl konusu ise bu iki önemli olay sonrasında 25 Ağustos’ta Kenosha’da devam eden gösterilerde Kyle Rittenhouse adlı 17 yaşındaki gencin AR-15’le eyalet dışından kente gelip gösteriler sırasında bir kişiyi yaralayıp iki kişiyi de öldürmesi ve bunun etkileri.

Kyle Rittenhouse, Kenosha’ya gitme sebebinin gösterilerde güvenli ortamı sağlamak ve küçük dükkanların yağmalanmasını engellemek olduğunu iddia etse de bu kadar karmaşık ve çok sayıda güvenlik güçlerinin bulunduğu bir şehirde 17 yaşında birinin yarı otomatik tüfekle terör estirmeyi başarabilmiş olması Amerikan polisine duyulabilecek güveni zedeliyor, nefreti de körüklüyor. Bütün bunlara rağmen Kyle Rittenhouse geçtiğimiz günlerde jüri kararıyla bütün suçlamalardan beraat etti.

25 Ağustos 2020’den beri bu olay hakkında siyasi arenada iki ana bakış açısından bahsedebiliriz. Biri eski başkan Donald Trump’ın önünü çektiği muhafazakar kesimin ve birçok Cumhuriyetçi siyasinin desteklediği meşru müdafaa iddiası. Zaten Rittenhouse’un avukatlarının davada kullandığı savunma da buydu: Eğer Rittenhouse meşru müdafaa niyetiyle karşısındaki insanlara ateş açmasaydı, muhtemelen kendisi öldürülecekti. Rittenhouse’un Kenosha’da yarı otomatik tüfekle bulunuyor olması bu siyasiler için bir sorun yaratmaktansa “Second Amendment” denilen Amerikan Anayasası’na yapılmış ikinci değişikliğin desteklediği bir durum haline geliyor.

İkinci değişikliğin buyurduğuna göre, “Düzenli milis güçlerin, özgür bir eyaletin güvenliği için gerekliliğinden hareketle, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı engellenemez.” İkinci değişiklik ve bireysel silahlanma konusu Amerika’da zaten çok fazla ayrışmaya yol açıyor ve her toplu saldırı sonrasında hem Kongre’de Cumhuriyetçi ve Demokrat siyasetçiler arasında hem de sivil toplum içinde tartışmalara yol açıyor. Dolayısıyla Kyle Rittenhouse’un Wisconsin’de bulunma sebebinin özgürlüğü ve özel mülkleri korumak olduğu ve silah taşımanın onun bir Amerikan vatandaşı olarak en doğal haklarından olduğu düşüncesi ikinci değişikliğin Amerika’yı ve Amerika’daki özgürlüğü istisna haline getirdiğini düşünen insanlar tarafından destekleniyor. Demokrat siyasetçiler ve liberal kesimin düşüncelerine göre ise hem dava sürecinin hem de kararın beyaz ayrıcalığının örneği olduğunu söylemek mümkün.

Amerikan toplumu gerek siyasi ve ekonomik gerekse kültürel açıdan oldukça kutuplaşmış durumda. Bu kutuplaşma nereye kadar gidebilir? Cumhuriyetçi temsilciler Matt Gaetz ve Madison Cawthorne’un, kendi düşünceleri ne olursa olsun, Kyle Rittenhouse gibi birine staj teklif etmeleri neyi gösteriyor? Kyle Rittenhouse sağcı muhafazakar kesim için örnek gösterebilecekleri bir kahramana dönüştü. Jüri kararı ve dava sonucu bireysel silahlanma açısından dönüp kullanabilecekleri bir temel oluşturuyor ve Kyle Rittenhouse’un ve onun temsil ettiği ideallerin önümüzdeki yıllarda kutuplaşmayı devam ettireceğini şimdiden belli ediyor.

Kyle Rittenhouse’un, ırkçılıkla ve beyaz ayrıcalığıyla alakalı argümanların Amerikan toplumu ve siyaseti üzerindeki etkisi azalmaktansa daha da artacak. Ne yazık ki bir çözüm veya ortak payda şu anda olası gözükmüyor. Bir yanda bireysel silahlanma tartışmalarının alevlenmesi ve bu anlayışın simgelediği Amerikan özgürlüğü bir yanda da herkesin adaleti kendine göre dağıtıp dağıtamayacağı soruları devletin varlığının ve yasalarının ne kadar işlevsel olduğunu sorgulatmaya devam ediyor. Her ne kadar bazı liberal kesimler Joe Biden’ın başkan olmasını Donald Trump’a ve onun görüşlerine karşı zafer addetmiş olsalar da kutuplaşmalar ve protestolar devam edecek. 2024’te Donald Trump’ın tekrar Amerikan başkanı olma ihtimali ve Kyle Rittenhouse’un bir örneği olduğu kesime desteği bu kavgaların son bulmasını engelleyecek.

Biz de 2024 seçimlerine giden süreçte Trump karşıtlarının kurtulmayı umdukları Trump ideolojisinin siyasi ve kültürel tartışmaları ne denli tehlikeli hale getireceğini ve Kyle Rittenhouse davasının etkileriyle Amerika’nın nasıl bir dönüm noktasına sürükleneceğini göreceğiz.

Leave a Reply