DÜŞLER DENİZİNDE ALABORA OLMAZ

DÜŞLER DENİZİNDE ALABORA OLMAZ

Sokakta top oynayan bir çocuktan emekli tonton bir amcaya kadar her birimizin kurduğu binlerce düşümüz var. Oturacağımız evin, hangi şehirde yaşayacağımızın, büyüyünce ne olacağımızın, şirketteki pozisyonlarımızın, emekli olunca yapacaklarımızın, sahil kasabalarının, hayatımızı sürdürmek istediğimiz insandan mahalledeki komşularımıza kadar birçok şeyin hayalini kurarız. Peki, yalnızca yaşadığımız hayatı beğenmediğimiz ve daha iyisini sürdürmek istediğimiz için mi hayaller kurarız? Gelecek için yapılan planlar da birer hayal değiller midir aslında? Hayallerimizi bu planlardan ayıran nedir? Neye göre şekil alıyor ki düşlerimiz? Ne kadar uğraş veriyoruz bu düşlerimiz uğruna? Her birinin yanıtları son derece kişisel olan bu sorulara benim için yeterince ‘’benden’’ bir cevap oldu Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmi.

Ahmet Uluçay, Recep karakteri üzerinden kendi hayatını anlatırken aslında her birimizden binlerce kareye yer vermiş filminde; çünkü çocukken hepimizin kurduğu hayallerin bir kısmına imkânsız yahut mantıksız damgası vuruldu. Aile büyüklerimiz ‘’Bunlar boş hayaller. Vazgeç bu işlerden.’’ dediler heyecanla anlattığımız düşlerimiz karşısında. Kimimizin çocukken elinden alındı bağlaması, ‘’Çalgıcı mı olacaksın başımıza?’’ denildi. Kimisi üniversite tercihinde baba mesleğini yazdı el mecbur. Peki, hayatımıza bir şekilde müdahale eden bu insanlar gerçekten boş ve imkânsız olduğu için mi raflara kaldırttılar hayallerimizi? Onların da benzer hayalleri yok muydu ki çocukken? Şimdilerde niçin bu denli keskinler? Uluçay; tüm bu sorularımı, Recep ve Mehmet’in hayallerinin uğruna harcadıkları çabaları ve köylüye inat körelmeyen umutları ile cevaplandırıyor. Hayallerimiz, içinde bulunduğumuz hayata farklı, etrafımızdaki insanlara yabancı geldiği için damgalandığını gösteriyor bizlere.

(Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filminden alıntı bir fotoğraf. Ahmet Uluçay.2004. İstisnai Filmler. Film)

Bu gerçeği ben; bütün yoksulluklarına rağmen, okudukları kitaplar ışığında sahip oldukları her şeyi, üç dört tahta parçası ve lambadan ibaret bir film makinası yapmaya adayan Recep ve Mehmet ’den öğrendim. Fakat ‘’O kadar insan küçücük perdeye nasıl sığar ki?’’ diye düşünüp duran daha sinema ile yeni tanışmış köylü, bu çocukların başarmasına ihtimal dahi vermez, boş bulur onların hayallerini. Kimi, onları vazgeçirip köydeki diğerleri gibi yaşamasını söylerken kimi kendi sıradanlığına bakmadan çocukların hayalleri ile eğlenip küçümser. Çünkü bizler; uzak olduğumuz, yeni tanıştığımız her şeye imkânsız diyerek başlarız. Çünkü hayal kurmayı bıraktıkça ‘’mümkün’’ kelimesini unuturuz. Zira hayallerimiz olmazsa onları mümkün kılacak bir şeyimiz de olmaz.

(Salıncakta sallanan bir kız, Muğla. 29 Haziran 2018)

Bu filmin, hayallerimin asla imkânsız olmadığını ve de yalnızca yaşamımı değiştirmek dürtüsü ile değil de bulunduğumuz gerçek dünyanın zorlukları ile başa çıkmak için düş kurduğumuzu bana hatırlatması üzerine tekrar tekrar düşündüm. Bu zamana kadar ‘’Ben yapamam.’’ , ‘’Bunu öğrenmek ne işime yarayacak?’’ diyerek rafa kaldırdığım müzik kurslarımı, çizim kitaplarımı, patenlerimi, rasta iplerimi ve daha çocukluktan kalma nice düşlerimi indirip her birini tozlarından arındırdım. Bırakın herkes binsin karpuz kabuğundan gemilerine. Varsın boşa kürek çekmek desinler. Yeter ki bizler ‘’imkânsız’’ kelimesinin ‘’mümkün’’ sözcüğünden türediğini unutmayalım.

KAYNAKÇA
  • Uluçay, Ahmet. Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak. 2004. İstisnai Filmler. Film
  • Abasıyanık, Sait Faik. Alemdağ’da Var Bir Yılan. Yapı Kredi yayınları. Baskı
  • Salıncakta sallanan bir kız, Muğla. Yazarın kendi çektiği fotoğraf. 29 Haziran
  • Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filminden alıntı bir fotoğraf. Ahmet Uluçay.2004. İstisnai Filmler. Film

Leave a Reply