Tamino, tam adıyla Tamino Moharam Fouad, yarı Mısırlı yarı Belçikalı bir sanatçı. Henüz 22 yaşında olmasına rağmen sesinde de hikâyelerinde de yıllara sığmayacak anıları gezindiren adam. Hikâyeleri diyorum çünkü onun şarkı sözleri bizim alışmış olduğumuz, bir tema etrafında dönen cümleler ve dile dolanan nakaratlardan çok daha fazla, çok daha başka. Yazılarda ve filmlerde takip ettiğimiz narrative “kesitlerden oluşan hikâye” nin tınılarda hissedilen yolculuğu gibi…
Adını, Wolfgang Amadeus Mozart’ın ‘Sihirli Flüt’ operasındaki erdem, asalet ve sevginin maskülen temsilcisi olan karakter Tamino’dan alan sanatçı, daha başında müzik için var olduğunu vurguluyor gibi. Çoğu röportajında Tamino yazdıklarının, yaşadıkları yahut gözlemlediklerinin birer parçası olduğunu vurguluyor. Yaşanmışlıkların ifadedeki gücüne inanan biri olarak gerçekten hissetmeyen birini, kimi zaman gözlerim dolarak kimi zaman da tüylerim diken diken olarak dinleyebileceğimi sanmıyorum. Sözlerinden ve tarzından yola çıkarak içe kapanık biri olduğunu düşünmeme rağmen, ne çok şey paylaşıyor aslında bizlerle diyorum sözlerini anlamaya çalıştığım her an.
İlk Ep’si Habibi ile dünyaca tanınır hale gelen Tamino, geçtiğimiz Perşembe (17 Ekim) Ankara, Milyon Performance Hall’de konser vererek biz dinleyenleri adeta hipnotize etti. Konser esnasında da Habibi; tüm sahnenin eşlik ettiği şarkıların başlıcası oldu. Kadife ses tonu ile sürdürdüğü şarkının sonunda falsettoya ulaşıyor Tamino. Sizleri bilemeyeceğim ama birkaç oktav sesin üst üste birbirini tamamlaması ve buna eşlik eden oryantalist ezgi ve kelimler ile, kapalı olan gözlerimi açınca kendimi başka bir yerde bulacağıma emindim. Bir mağaranın önündeki küçük su birikintisinin hemen yanında yahut çok yüksekten zirveleri sislerce koklanan dağları seyrederken belki de… Bu his konser boyu, Cigar ve The İndigo Nights ile de varlığını korudu diyebilirim.
Medya okuyan ve günümüzde yaratıcı insanlarca çok farklı örneklerini izlediğimiz; video- sanat ile yakından ilgili biri olarak; Tamino’nun şarkılarının video üreticisi olan kardeşi Ramy Moharam Fouad’a ve onun işlerine olan hayranlığımı da belirtmeden geçmek istemem. Bir çok klip, albüm fotoğrafları, kısa video ve filmleri olan Ramy; Damonia adındaki natürel renklerin şöleni kısa filmi ile tanınıyor. Benim için onun klipleri, özellikle Cigar şarkısının klibi, Tamino’nun sesinin ve hikâyelerinin soyut ve hareketli görsellere taşınmış hali. Albümleri için çektiği fotoğraf ve kolajlar ise birçok Tamino dinleyicisinin aksine şarkıları depresyon yerine erotik bulmamın birer destekçisi gibi. Videolardaki mavinin doğallığı ve grimsi, kasvetli hava; kırmızı ve patlak renklerin seksüelliği altında sadece bir tamamlayıcı taban görevi görüyor bence. Bu renkler ve Tamino’nun sözleri birleşince ise erotizmin hâkim olduğu sisli hikâyelere kavuşuyoruz.
Şarkıları, gitar solosu ve şarkı aralarındaki tatlı sohbetleri ile kendinden hikâyelerini farklı şekiller ile de dile getiriyor Tamino. Konser sonunda piyanist ve davulcu ile sarılarak kırmızılığın içine gizlenmiş grili bulutlarını ve büyüleyici bir su altı gezintisini andıran buğulu sesini de alıp ayrılıyor sahneden. Yüzünde kendini anlatabilmenin verdiği kocaman bir gülümseme var. Gerçek dünyadan olamayacak birinin kocaman gülümsemeleri gibi…
Sizler için buraya Tamino’nun en sevdiğim şarkılarından olan Cigar ve Sun My Sunshine’ı koyuyorum, hani videosu kardeşi Ramy Moharam Fouad tarafından yapılan.