Tabutta Rövaşata (1996), Derviş Zaim’in yönetmenliğini yaptığı dram türünde bir baş yapıt. Film, 1996 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi oyuncu (Ahmet Uğurlu), en iyi yönetmen ve en iyi film ödüllerine layık görülmüştür. Doğruluğu yönetmen ve oyuncular tarafından resmi olarak onaylanmamış olsa da oyuncuların filmden hiçbir gelir talep etmeden, gönüllü olarak filmde rol aldığı konuşuluyor. Filmin isminin olağan dışı olması da birçok yorumu beraberinde getiriyor. Röveşata, hepimizin bildiği gibi topa ters perende yaparak vurulan pozisyona verilen isim. Yani, röveşata atmak isteyen bir kişinin ihtiyacı olan şey büyük bir alan ve tahmin edebileceğiniz gibi tabut bu tanıma uyamayacak kadar dar bir alana sahip. Tabutta röveşata atmak neredeyse imkânsız olduğu için filmin ismini bir yaşam mücadelesi olarak yorumlayabiliriz. Tabutun içinde röveşata atmaya çalışan ötekileştirilmiş insanlara, tüm engellere rağmen yaşamaya çalışan kaybolmuşlara Mahsun karakteri aracılığıyla sesleniyor sanki Zaim… Sadece nefes alabilmemizin hayatta olduğumuz anlamına gelmediğini vurgulamaya çalışmıştır belki de Zaim bu isimle. Ve yarattığı karakterlerle de çaresizlikleriyle kendi küçük dünyalarında, bir diğer deyimle tabutlarında, dünyalarını röveşata atarak daha da genişletmek, bir umuda, yaşam sevincine sarılmak için çabalayan insanların aslında sadece “yaşayan ölüler” olmadığını bizlere göstermek istemiştir.

Film, ötekileştirilmiş ve buna rağmen herkesin biraz olsun içindeki yalnızlığı ve kimsesizliği bulabileceği Mahsun karakterini ele alıyor. Mahsun, aslında bir araba hırsızı. Ancak onu normal araba hırsızlarından farklı kılan bir şeyler var. O, diğer hırsızlar gibi araba parçalarını satmak yerine, geceleri biraz olsun ısınabilmek için “ödünç aldığı” arabalar ile ıssız sokaklarda sabaha kadar gezip, sabah temizleyerek eski yerine bırakan, naif bir karakter. Çaldığı arabayla yanlışlıkla vurduğu köpeği veterinere götüren bir hırsız anlayacağınız. Ne kadar hırsız olarak tanımlamak istediğiniz size kalmış. Hayatın ikilemleri ve engelleri arasında savrulan, aşkının saflığıyla izleyiciye kendini bir hırsız olarak değil de aramızdan biri gibi hissettiren bir karakter bana kalırsa. Herkes biraz Mahsun’da kendini bulabilir çünkü o,  içimizde, derinlerde sakladığımız, gün yüzüne çıkaramadığımız ikilemlerimizi, sırlarımızı yüzümüze çarpan bir karakter. Her şeyden kaçmak isteyip kaçamadığımız, doğru olanı bildiğimiz, canımızın yanacağı bildiğimiz halde aynı hataları yapmaya çekinmediğimiz ve kendi içimizde yaşadığımız mücadelenin bir nevi gösterimini yaşatıyor Zaim bize bu karakterle.

       

       Tabutta Rövaşata, ağır konusu olan, yavaş ilerleyen ve belirsizlikle biten filmleri tercih etmeyen izleyiciler tarafından pek haz edilmeyebilir. Ancak düşünüyorum ki, Tabutta Rövaşata, gizemli ismi, başarılı yönetmeni, Tuncel Kurtiz, Ahmet Uğurlu ve Ayşen Aydemir gibi başarılı oyuncuları ile izleyiciyi kendisine bağlayan kült bir film. Diyalogların etkili şekilde işlenmesi, Tuncel Kurtiz ve Ahmet Uğurlu’nun mükemmel oyunculuğu, Derviş Zaim’in durup kendimizi ve “ötekileri” düşünmeye iten yeteneği bu sanat eserini tekrar tekrar izlemeye itiyor insanı. Filmin müzikleri de Baba Zula ve Yansımalar muhteşem dokunuşlarıyla Zaim’in yaratmak istediği atmosfere mükemmel bir şekilde uyum sağlıyor.  Müzikler de tıpkı filmin kendisi gibi izleyiciye hem huzur hem de keder veriyor.  “Ama arkadaşlar iyidir” diyen Mahsun için, “Soğuk olan hava değil Mahsun. İnsanlar soğuk. Hayat çok soğuk” diyen Reis için güzel vakit geçirmek, güzel müzik dinlemek ve hayatın gerçekleriyle biraz olsun yüzleşmek isteyen herkesi Tabutta Rövaşata izlemeye davet ediyorum.

Kaynakça: https://www.imdb.com/title/tt0127311/?ref_=ttawd_awd_tt

Zaim, Derviş.Tabutta Rövaşata. 1996. İstinai Filmler ve Reklamlar (IFR), 1996. Film.

Leave a Reply