UK-POP: SIMON COWELL’IN K-POP’A KARŞI YENİ STRATEJİSİ

Özellikle son on yılda, İngiliz popüler müziği ile ilgili okuduğunuz bir makalede Simon Cowell’ın adını görmemek neredeyse imkansız hale geldi. One Direction’ı bir araya getirdikten sonra izlediği pazarlama stratejileri ile aldığı başarılı sonuçlar nedeniyle de günümüzde popüler müziğin içeriğini ve jeneriğini belirleyen önemli yapımcılardan biri. Onun bu başarısından sonra birçok yapımcı ve sanatçı, aynı yöntemleri izleyerek büyümeye çalıştı fakat hiçbiri dinleyiciler üzerinde onun grubunun yarattığı etkiyi yaratamadı. Ta ki, Güney Kore’nin K-POP’u dünyayı ve devamında tüm müzik listelerini fethedene kadar.

 

Simon Cowell

 

K-POP neden başarılı oldu? Neden tüm dünya Asya’dan çıkmış ve İngilizce bile konuşamayan bir grup insanın peşinden koşturuyor? Bu sorular şu anda müzik dünyasının can havli ile cevabını aradığı sorular haline geldi. Aslında yıllardır var olan bir müzik türünün, ana dili Korece olmayan ülkelerde dinlenmesi, müzik listelerinde ilk sırada olması ve radyoda çalabilmesi birçok kişiyi şaşırtıyor. Simon Cowell da bu insanlardan biri olmalı ki, trendlere göre hareket etme stratejisini değiştirip kendi popüler müziğini yaratmaya karar vermiş, adı da UK-POP. Bu fikrini de kurucu ortağı olduğu şirketlerden bir tanesi olan SYCO Entertainment’ın Twitter sayfasından bir tanıtım videosu olarak halkla paylaşmış. Gönderiye aşağıdaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.

https://twitter.com/syco/status/1192033293279092736/video/1

İçeriğin ve formasyonun K-POP ile aynı olup olmadığı belli değil fakat videoda da belirtildiği gibi, Simon’ın bununla K-POP’a savaş açtığı ortada. Bunun özentilik mi yoksa satış stratejisi mi olduğu tartışmasını atlayarak daha önemli bir soru soracağım sizlere. Simon Cowell, gruplarını çok iyi dansçılar ve daha iyi vokaller bularak aynı K-POP gibi şekillendirse bile, dünya üzerinde K-POP’un yarattığı etkiyi yaratabilir mi? Bana kalırsa bu, işe yaraması çok düşük bir ihtimal bile olsa, İngiliz popüler müzik dünyasının, müzik piyasasını elinde tutmak için giriştiği son bir çırpınış.

İçinde bulunduğumuz internet çağında, insanlar sosyal medyayı farklı fikirler görmek ve bunlardan daha farklı fikirler paylaşmak için kullanıyor. Birleşik Krallık gibi ülkelerden gelen müzik belirli bir kalıp üzerine oturtulmuş ve ezberlenmiş hale dönüştü, bu yüzden insanlar yeni şeyler görmenin ve dinlemenin peşine düştü. Dinleyicinin yeni ses ve görünüş arayışında sosyal medyanın da etkisiyle normal koşullarda kimsenin duymayacağı Güney Koreli isimler ve figürler hayatımıza girdi. Düşünce tarzlarının farklı oluşu, popüler müzik yaparken bile bu insanların şarkı sözlerinin anlamlı oluşu, bulundukları pozisyonda kendilerini alçak gönüllü ve onları sevenlere yakın tutabilmeleri onları çetin müzik piyasasında avantajlı hale getirdi. Bu sayede hayranlarını sadece paraya giden bir yol olarak gören batılı sanatçıları ve daha fazlasını geride bırakabildiler.

Güney Kore’nin bastırılmış bir toplum oluşu ve insanların hem dış görünüş hem de düşünce şekli olarak “normal” olandan uzak olmaları, onları çekici bir konuma getiriyor, müziklerini, K-POP’u özel kılıyor. Bu özellik, K-POP gruplarından biri olan BTS’i  bu senenin Grammy Ödüllerine götürmeye bile yetti.

 

BTS

Birleşik Krallık toplumu bunlardan hiçbirine sahip değilken, hatta beyaz olmanın ayrıcalıklarını yaşamlarının her anında görürken, başka ülkelerdeki insanların onlarla empati kurabilmeleri, sanatçı ne kadar yetenekli olursa olsun tek hit şarkıdan daha fazlasını görmek istemeleri şu anki dünya koşullarında mümkün değil gibi duruyor. Tüm dünyanın içinde bulunduğu kaos ortamında insanlar televizyonu açtıklarında ya da telefonlarını ellerine aldıklarında ayrıcalıklı bireylerin seslerini duymayı değil de oldukları yere tamamen organik gördükleri bir başarıyla gelen insanları duymak istiyorlar.

Gerçekler ne olursa olsun, Simon Cowell o ya da bu şekilde UK-POP’u şekillendirecek ve yukarıda belirttiğim videoda, kuracağı grubun üyelerini, plan aşamasından yeni çıkmış bir program olan The X-Factor The Band sayesinde bulacağını da söylüyor. Grubun kurulma aşamasını ve başarabileceklerini görmenin ilginç olacağından eminim çünkü Cowell iyi bir yetenek avcısı olmasıyla birlikte çok iyi bir televizyon yapımcısı. Programları ülkesinde her zaman en yüksek reytingleri alıyor fakat bir grubun ve daha önemlisi Birleşik Krallık’ın kendi popu olacak UK-POP’un kalıcı olması için program bittikten sonra da insanların olanları konuşuyor olması gerekiyor.

Bu, ya güçlü bir hayran kitlesi kazanarak olur ya da büyük bir skandal yaratarak. Lakin unutulmamalı ki, K-POP gruplarının bir gün bile ara vermemeleri ve sürekli aktif oluşları hayranların gruplarını terk etmesini neredeyse imkansız hale getirecektir. Bununla savaşmak istemezlerse de yaratacakları skandal  kendi gruplarına ünle birlikte kötü bir itibar da kazandıracaktır.

Bu noktada Cowell’ın nasıl bir yol izleyeceğini gerçekten merak ediyorum. Amacının UK-POP’u sadece Birleşik Krallık’a özel tasarlamak olmadığı ortada. Asıl sorunu da kendi piyasasından çıkıp zaten K-POP ile meşgul olan, çoğunluğu on üç ile on beş yaş arasındaki genç kızların oluşturduğu bir hayran kitlesi elde etmek için vermesi gereken savaş olacak. Ne diyebilirim ki, iyi olan kazansın.

 

Kaynakça

https://pbs.twimg.com/profile_banners/15820664/1575463825/1500×500

https://cdn.cnn.com/cnnnext/dam/assets/190815135738-simon-cowell-0813-exlarge-169.jpg

https://www.grammy.com/sites/com/files/styles/news_detail_header/public/bts_red-carpet_2019_grammys_1097513762.jpg?itok=6jbGWPbi

Leave a Reply