Birçok sanatseverin aşikar olduğunu düşündüğüm iki sanatçıdan ve onların dünyayı etkileyen ilişkisinden bahsetmek istiyorum bugün. Biri Frank Uwe Laysiepen, yani bizlerin tanıdığı ismiyle Ulay, diğeri is Marina Abramovic. Geçtiğimiz haftalarda Ulay’i kaybettikten sonra kendisinin sanat dünyasını nasıl etkilediğini gördük, bu kayıp beni de derinden etkileyince onların hikayesini kendimce sonsuzlaştırmak ve sizlerle paylaşmak istedim, umarım siz de okurken keyif alırsınız.
Ulay, 30 Kasım 1943 doğumlu Alman, Marina ise 30 Kasım 1946 doğumlu Sırp performans sanatçısıdır. İnsanlar onlardan bahsederken farklılıklarını göz önünde bulundurarak konuştukları için benim ilk dikkatimi çeken ırklarını her seferinde belirttikleri olmuştu. Siziler de göreceksiniz ki aşkalarını yaşarken de sanatlarını icra ederken de dil, din, ırk gözetmeksizin büyük bir tutkuyla bunu yaşayıp sizi de bu tutkuyla kendilerine bağlıyorlar.
İcra ettikleri sanatı anlamak için performans sanatının ne olduğu bilmek gerekmektedir. Performans sanatı, izleyicinin önünde ‘o an’ gerçekleştirilen bir sanat türüdür, yani canlı olarak izleyene aktarılır. Tekrarı yoktur. Performans sözcüğünün tanımı ise “gösterme’ anlamına gelmekle birlikte ‘tamamlama’ anlamını da içermektedir. Bir sanat yapıtının ‘tamamlanması’, başka bir deyişle ‘sanat performansı’, sanat yapıtının hiçbir özel beceri gerektirmeden özel bir işlev ve ifade yüklenmeden seyirci tarafından tamamlanması anlamına gelmektedir.” şeklinde yapılır.
Bu yüzden yaptıkları sanat türü herkesin alışkın olmadığı ve izleyici de sanatı yapanla aynı konumda tuttuğu için tecrübe edildiğinde daha çok akılda kalınan bir sanat türü olarak kabul edilir. Canlı olarak tecrübe etme şansım olmasa da okuduğum da ve izlediğim de beni de farklı bir etkiyle yaşadıkları o ana sürüklemişti, sizlere tavsiyem bu yazıyı okuduktan sonra kesinlikle daha önce deneyimlenen performanslara bir göz atmanız. Ulay ve Marina’ya gelirsek, Ulay yaptığı Çağdaş Sanat çalışmaları, Performans Sanatı ve Polaroidleriyle tanınmaktadır. Marina ise Performans Sanatında, vücut sanatını kullanarak kendi fiziksel ve zihinsel sınırlarını zorlayan sanat eserleri sergilemiştir. İkilinin birlikte yaptığı Performanslardan bazıları şunlardır:
-
Breathe In/ Breath Out
Nisan 1977 Belgrad’da kaydedilen bu performanslarında Ulay ve Marina çifti, ağızlarıyla birbirine oksijen paylaşımı yaparlar ve harici bir oksijen alımı yapmadan 20 dakika bilinçli kalmayı başarırlar. Çalışmanın mecazi amacı benliğin başka bir benlikle yaşadığı paylaşımında daima ölümün gerçekleştiğidir. Ayrıca çiftin sembolik olarak yaşattığı tecrübe ise birbirlerinin yıkımı gerçekleşene kadar bırakmadan ve pes etmeden bağlı kalmalarıdır.
2. Relation in Time
İtalya’nın Bologna kentinde gerçekleşen bu performansta çift, kadınla erkeğin enerji birleşiminde ortaya çıkan üçüncü varlık ‘O benlik’ serisinin bir performansını sergilemiştir. Marina ve Ulay’in farklı yönlere bakarak saçlarının birbirine bağlı olduğu, 16 saatlik bir performanstır. Son saatinde seyircilerin içeri alınmasına izin verilmiştir. Hem zihinsel hem fiziksel dayanıklılık gerektiren bu performansta çiftin cinsiyet arasındaki süreç, beden ve zihin uyumu gereksinimini gösterilmiştir. Performansın asıl amacı ise iki farklı beden ve cinsle bir olup çift cinsli bir yaratık elde etmeyi hedeflemiştir.
3. Rest Energy
Amsterdam’da 1980 yılında çekilen bu performans da çift, performansı yapabilmek için bir hayli uğraşmıştır. Performans ölüm riski barındığı için tehlikeli olarak kabul edilmiştir fakat söz konusu sanatsa bence tehlike değil sınır zorlamak ve sonuna kadar gidebilmek önemlidir. Marina ve Ulay’de benim gibi düşünmüş ki onlar da bu riski almışlar. Performans 4 dakika sürmüştür. Her bir sanatçıda kalp atışlarını ölçmek için mikrofon bulunmaktadır. Marina yayı tutar ve Ulay de oku yaya takıp çeker, ok tam olarak Marina’nın kalbine isabet edecek şekilde konumlandırılmıştır. İkisinin de süreç içinde hızlanan kalp atışları, güven ve aşkı bizlere paralel olarak tecrübe ettirmiştir.
4. Nightsea Crossing
Bu performans, dünyanın birçok farklı yerinde yapılan 22 farklı performans serisidir. Ortam, kıyafetler ve tarih sadece değişirken, kullandıkları masa ve sande aynı kalır. Çift, masanın iki ucunda birbirine bakıcak şekilde oturup dışarıdan bakıldığında hareketsizliği ve bir bütünün (mimari) parçası olarak yaşamayı fakat içerden ‘iç’in bilinçli sürdüğü hareketsiz kalma sürecini gösterir. Sanatçılara performansları sorulduğunda Marina performansı bir natürmort olarak açıklasa da, Ulay bilinçli bir hareketsizliğe dikkat çekmiştir.
5. Imponderabilia
Bu performans çiftin ilk birlikte olmaya başladığı yıllarda yaptıkları bir performanstır. Benim çok beğendiğim ve diğer performanslarının yanında çok bahsedilmeyen bir performans olmasına rağmen bence hem izleyici için hem de sanatçıyı farklı bir tecrübe alanına sürükler. Galeri ve saat merkezlerine kullanarak yaptıkları performansta çift, bir kapı eşliğinde çıplak karşılıklı konumda birbirine bakmak durur. İzleyici müzeye girmek için onların arasından geçmek zorundadır. Performans, izleyici sanatçının göbek ve doğum kanalına dokunarak geçmesine neden olur, bunun onlarda yarattığı ‘utanç’ ve ‘bilinç’ ile barınmalarına sebep olan bir çerçeve oluşturur. İzleyiciyi izleyici konumundan esere dahil eden önemli niteliklikte bir saat eseridir.
Bu eserlerine ek olarak daha birçok eserleri de bulunan çift, biz sanatseverlere harika performanslar yaşatıp kalbimizi ve aklımızı yaşadıkları sürece dahil edip farklı tecrübeler edinmemizi sağlamıştır. Son olarak aşklarını sonsuz kılan iki eserden daha bahsetmek istiyorum.
Birincisi, bir aşkı aşk kılan ve içinde bulundurduğu mutluluğa eşit olan acıyı yaşatan bir eser. Aslında ilk böyle planlanmasa da Ulay’imizin sonunu düşünmeden yaşadığı hayatının başkalarını da etkileyebileceğine hesap etmediğinden acıyla biten bir eser. Bu eserin adı Great Wall, bu eserde çift izin almakta çok zorlanırlar ve birçok kez iptal etme düşüncesine kapılırlar fakat öyledir ki izin çıkar. Çin Seddi’nin bir ucundan Marina, bir ucundan Ulay yürümeye başlar ve ortasında buluşurlar. Buluştuklarında aşklarını sonsuzluğa ulaştırmak için evlenmeyi planlarlar fakat işler öyle gitmez. Ulay, Marina’yı aldatır ve başka bir kadını hamile bırakır. Performanstan önce bunu öğrenen Marina çok üzülmüştür. Öyle bir kadın ki buna rağmen sanatını sevdiği adamın sebep olduğu sorunun önüne koyar ve acısını bağrına basıp sanatını icra eder. Çift ortada buluştuktan sonra son kez sarılır, öpüşür ve bir daha görüşmeme kararı alır. Aralarındaki ayrılık bir süre nefrete dönüşse de Marina’nın acısı dinmez çünkü bence ancak acısı dinmeyen ve çok seven bir kadın yıllar geçtikten sonra tekrar gözleriyle ona olan aşkını bu kadar derinden anlatabilir.
Şimdi de son eserlerinden, aslında son bir eser karesinde birleşimlerinden bahsetmek istiyorum sizlere. 2010 yılında Modern Sanat Müzesi, MoMA yani Museum of Modern Art, New York’da Marina’nın gerçekleştirdiği Nightsea Crossing’e benzeyen bir eserde Marina masanın bir ucunda oturur ve hiç yerinden kalkmaz. İzleyiciyi de esere Marina’nın karşısına oturarak dahil olur ve bir dakika süreyle yeni bir izleyici Marina’nın karşısına oturur. Bir dakika boyunca izleyiciyle göz teması kuran Marina, genellikleri izleyicinin gözleri yaşlı ve duygusal olarak masadan ayrılmasına neden olur fakat hiç beklemediği bir anda izleyici olarak seneler sonra karşısına aniden Ulay oturur. Bu sefer göz yaşlarını tutamayan Marina, bir dakika boyunca Ulay’le sanki eskisi gibi aynı karede görülür. Çift resmen birbiriyle konuşur. Hüzün, nefret, dostluk, mutluluk aşkla gözlerinde birleşir ve bu sefer Marina’nın gözleri dolar. Bu an için Nathan Halpern, bir şarkı besteler. Şarkının ismi “ I loved your dress” aynı zaman da bir diğer versiyonu ise “Marina and Ulay” kesinlikle dinlemenizi tavsiye ederim. İşte bu gerçekten kalpten hissedilen her izlediğimde daha çok beni etkileyen ve aşkın dünyada var olduğunu inandığım sayılı sanat eserlerinden biridir. Ulay ve Marina, bu dünyada yaşamış ve yaşayan belki de en önemli performans sanatçılarıdır. Gerçekten aralarındaki aşkı ve tek beden olup yaşadıkları sanat aşkını gösteren birçok performans ve hayata dokunmuşlardır. Şu an Ulay’i kaybetmiş olsak da Marina kendi çalışmalarına yaşına rağmen hala devam ediyor. Hatta şu an Ocak 2020’de ilk kez İstanbul’da sergi açan Marina, Flux/Akış sergisiyle Türk sanatseverlerle de buluşuyor. Akbank Sanat ve Sakıp Sabancı Müzesinde sergilenen sergi Nisan’a kadar sürecek ve eminim ki bizlere yeni ve farklı performanslar tecrübe etmemizi sağlayacaktır. Ben daha gidemedim ama gideceğim. Sizlerin de gitmenizi öneririm.
MoMa’daki anı kaydeden kameraların anı sonsuzlaştırmasını görüyoruz ve arkadaki müzik ise yukarıda bahsettiğim şarkı. Eğer dinlemek isterseniz diye linkini şöyle bırakıyorum. Umarım, sizler de bu yazıyı okurken biraz olsun benim gibi keyif almışsınızdır, bir dahaki sefere görüşmek üzere…
Kaynak:
- http://pomeranz-collection.com/?q=node/39
- https://www.evrensel.net/haber/331218/performans-sanati-nedir
Deniz Yavuz
Bayıldım…