Şu anda ülkece içinde bulunduğumuz koşullar dolayısıyla evde geçirebileceğimiz artık bolca vaktimiz var. Benim için bu vakti değerlendirebilmemin en iyi yollarından biri de izlemeyi uzun zamandır ertelediğim filmlere başlamak oldu. Bu filmlerden birisi de Greta Gerwig ve Noah Baumbach’in senaryosunu birlikte yazdığı, yönetmenliğini Baumbach’in, başrolü de Gerwig’in üstlendiği 2012 yapımlı ‘’Frances Ha’’ oldu. Fransız yeni dalga filmlerinden esinlenmiş olan bu film 86 dakikalık süresi boyunca Frances’ın hislerini paylaşmamı ve kendi içimde bazı şeyleri sorgulamamı sağladı. İçimde bu kadar derin şeyler uyandıracağını asla tahmin etmemiştim. Hatta ilk başta sıkılabileceğimi düşünmüştüm çünkü sıradan dansçı bir kızın New York’ta en yakın arkadaşı Sophie ile yaşamından kısa kesitlerle başlamıştı film. Fakat asla tahmin ettiğim gibi olmadı. Belki de hepimizin hayatındaki bu sıradanlık ve Frances’ın hayatta yerini bulma çabası kendimi ona yakın hissetmemi sağladı. Küçük şeylerden duyduğu heyecan ve mutluluk, beni de mutlu etti. Sokaklarda dans etmek, arkadaşla paylaşılan bir kadeh şarap, gece geç saatlere kadar süren sohbetler, camdan şehrin ışıklarını seyretmek, insanın ruhunu ele geçiren müzikler keşfetmek… Asıl mutluluk ve güzellik bunlarda saklıydı ve bu kadar basitti aslında.
Bazı sahnelerde Frances’a kızdığımı fark ettim. Elinde olan imkanları kullanmadığını, kendi potansiyelini göremediğini ve insanların onu anlamadığını düşündüm. Bu siyah beyaz dünyada çok renkli bir kişiliğe sahipti. Kıpır kıpırdı ve hayalleri vardı. Fakat bazı şeyleri kabullenmeye hazır değildi. Korkuyordu. Onu anlıyordum. Kendi hayatımda korktuğum için atmaktan vazgeçtiğim adımları, gitmekten vazgeçtiğim yerleri, yapmaktan çekinip bıraktığım şeyleri düşündüm. Belki Frances de benim gibi korkuyordu. Arkadaşını kaybetmekten, işini kaybetmekten, hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasından… Korku en tehlikeli duygulardan biri bence. Bizi kendi potansiyelimizi gerçekleştirmekten alıkoyabiliyordu. Frances bunun en güzel örneklerinden biri oldu benim için. Aslında korktuğumuz belki de değişimin kendisiydi sadece. Frances de değişmekten, ona dayatılan kalıplara girmekten ve hayallerini kaybetmekten korkuyor. Fakat sonra anlıyor ki değişimden kaçmak imkansız. Artık bazı şeyleri kabullenmesi gerekiyor. Frances, yine de kendi yolunu bulmak ve hayallerine sıkıca tutunmak için hep çabalıyor. Onun bu çabasını ve diğer insanlar arasındaki uyumsuz duruşunu görmek bana ilham verdi. Bazen mecbur kalıyoruz bize dayatılan şeylere razı olmaya. Hayallerimizi unutuyoruz. Hislerimizi içimize gömüyoruz çünkü biliyoruz ki kimse anlamayacak ve bu dünyada kendimize ait bir yer bulamayacağız. Ama filmin sonu bunun her zaman doğru olmasının gerekmediğini gösteriyor ve bu umut veriyor bize. Frances, bazı şeyleri kabulleniyor mesela Sophie ile eskisi kadar yakın olamayacağını ya da şirkette masa başı bir işe geçmesi gerektiğini… Yine de içindeki çocuk, hayallerinden tamamen vazgeçmiyor ve nihayetinde onları gerçekleştirme fırsatı yakalıyor. Yolunu kendi çiziyor ve elindekileri değerlendirmeyi öğreniyor. Frances’ı izlemek, benim kendime nasıl bir gelecek çizmek istediğimi düşünmemi ve hayatımdaki önem sıralamamı gözden geçirmemi sağladı. Onun asla pes etmeyişi bana güç verdi. Ne zaman bir zorlukla karşılaşıp pes etmek istesem artık aklıma Frances’ı getirip devam etmeye çalışmaya başladım.
Frances’ın bana hissettirdiklerini ve düşündürdüklerini sanırım hayatım boyunca hep yanımda taşıyacağım. İçimdeki çocuğu ve hayalleri susturmak yerine, onlara güveneceğim. Hayatımı reddetmeyecek ve kabullenmeye çalışacağım -işler her ne kadar zorlaşsa da. Çünkü anladım ki ancak bu şekilde kendimi mutlu edebileceğim.
KAYNAKÇA
Frances Ha. 2012. [film] Directed by N. Baumbach. USA: IFC Films.
Görseller: https://tr.pinterest.com/pin/739294095069028441/
https://tr.pinterest.com/pin/739294095069028288/
https://tr.pinterest.com/pin/739294095069028433/