Taşınma ve yerleşme sürecinde internetimin olmadığı bir hafta boyunca birkaç film izledim, bunlardan biri de aylar önce aldığım halde izleyecek fırsatı bulamadığım “Kayıp Nişanlı” idi. Bu filmi satın almamın iki nedeni vardı, birincisi en sevdiğim ve boy gösterdikleri her filmi seyretmek istediğim Audrey Tatou ve Marion Cotillard’ın aynı hikayede rol alması, hem de Amelie’nin yönetmeni olan Jean-Pierre Jeunet’in bu filmi de yöneten kişi olması. Öykümüz ikinci dünya savaşı zamanlarında geçiyor. Manech (Gaspard Ulliel) yani Mathilde’nin (Audrey Tatou) nişanlısı, cepheye savaşmaya gider. Bu sıralarda henüz on dokuz yaşında olan Mathilde’nin Manech’e kavuşacağına olan inancı tamdır ancak iki yılın ardından Mathilde’ye nişanlısının ölüm haberi gelir. Yalnız Mathilde buna inanmaz, çünkü Manech ölmüş olsa bunu hissedeceğini düşünür ve böylece ona ulaşmaya çalışmaya başlar. Bu uzun bir yolculuktur ve yakınları onunla aynı fikirde olmamasına rağmen Mathilde pes etmez. Bu uğurda Manech’in asker arkadaşlarına, onların ailelerine, bir dedektife, alınması yasak olan gizli belgelere kadar her şeye ulaşır. Peki sevgilisi gerçekten de hala bir yerlerde yaşıyor mudur yoksa çoktan ölmüş müdür? Hikâye kısaca bu şekilde, gerisini filmi izleyince öğrenin isterim. Oyunculuklardan bahsedeyim, hepsi gerçekten harika… Gaspard Ulliel az sahnesi olmasına rağmen akılda kalıcı bir performans sergiliyor. Mathilde ile aynı evde yaşayan Sylvain (Dominique Pinon) ve Benedicte (Chantal Neuwirth) ise mükemmel inandırıcılıkta oynamışlar. Dedektif Germain Pire’i canlandıran Ticky Holgado’yu dramı azaltmaya yönelik sahnelerde görüyoruz. Marion Cotillard, Tina Lombardi karakteri ile bence gene filmin yıldızı, Audrey ile karşılıklı oynadığı anları unutamayacağım. Filmdeki tek deli dolu ve sıra dışı karakter o. Son olarak filmin bir de sürprizi var, Jodie Foster! Onun da iyi bir performans sergilediğini düşünüyorum. Bunların dışında, savaş sahneleri çok gerçekçi gözüküyor. İnsanların çaresizlikleri ve cephenin durumu iyi yansıtılmış. Yönetmen ve başrol oyuncusu aynı olduğundan “Amelie” ile karşılaştırıldığını gördüm, ancak söylemeliyim ki ikisinin de başarılı olması dışında birbirleriyle alakaları yok. Anlayacağınız, aşkı da savaşı da izleyiciye hissettirmeyi başarmış, inanç, hüzün, umut ve daha fazlasının olduğu bir film 2004 yapımı “Un long dimanche de fiançailles” (Kayıp Nişanlı). Güzel bir film arayışındaysanız ve son on yılın filmlerine bakmak isterseniz Kayıp Nişanlı beklentilerinizi karşılayacaktır.
dilara ayse baysal
Aygencim Tebrikler sana nasil ulasabilirim ?