Cem Yılmaz’ın yeni filmi “Pek Yakında” yı haftalardır bekliyordum. Filme bayramın ilk günü gittim ve beğendim. Benim beklediklerimin doğrultusunda bir filmdi. Burada ayrıntılı bir eleştirisini yapmak, konusunu iyice ele almak isterdim ama henüz izlememiş ve izlemek isteyen seyircilerin hevesini köreltmek istemem. Bu nedenle senaryoda olan biteni yorumlamayı size bırakıyorum. Oyunculardan, bana hissettirdiklerinden ve birkaç detaydan bahsedeceğim.
Öncelikle söylemek isterim ki film bende, fragmanında da olduğu gibi, bir sıcaklık ve samimiyet hissi yarattı. Cem Yılmaz’ın “Hokkabaz” ya da “Her Şey Çok Güzel Olacak” isimli filmlerini “Gora” dan daha çok seven biriyim; ikisini de ilk izlediğim anı hatırlıyor, bende bıraktıkları duyguları hala hissediyorum. Bu filmden de böyle bir etki ile çıkacağım izlenimine tanıtımı görmemle varmıştım ve tahminim, en azından filmin bende yarattıkları açısından, doğru çıktı. Ben Cem Yılmaz’ın trajikomik unsurları ya da dramı, her ne kadar başarılı bir komedyen olduğunu düşünsem de, daha güzel anlattığı taraftarıyım.
“Pek Yakında” ile ilgili yapılan yüzlerce eleştirinin çoğunu okudum, oldukça büyük bir kısmını kendimce, bir seyirci olarak, haksız buldum. Ben bu filme emek verildiğini görebiliyorum ve Cem Yılmaz’a denmeyen lafın kalmadığı platformlarda söylenenlere aldırmayarak Pek Yakında’ya bir şans vermenizi öneririm. Bence izlediğim; yer yer güldüğüm ama her anında güzel bulduğum bir hikayeydi. Cem Yılmaz da zaten bu filmin amacının insana kahkaha attırmak olmadığını ifade ediyor. Çok basitçe söylemek gerekirse kendisi, eşiyle sorunlar yaşayan ve korsan işiyle uğraşan Zafer karakterini canlandırıyor ve film Zafer’in eşi Arzu- Tülin Özen- ile barışmak için yaptığı şeyleri temel alırken, bu konunun etrafında birçok karakteri ayrı ayrı işliyor ve Yeşilçam’dan bol bol esintiler sunuyor. Özellikle piyano başındaki sahneler bana Yeşilçam’ı en iyi hatırlatan anlardı.
Oyuncular karakterleri çok iyi canlandırmışlar. Cem Yılmaz, kaybeden rolünü hep iyi kotarıyor, rol gene üstüne oturmuş. Ne tip rollerde başarılı olabileceğini her zaman doğru öngörüyor. Benim en sevdiğim karakter Özkan Uğur’un sunduğu Ejder oldu, en beğendiğim performans ise açık ara Zerrin Tekindor’a aitti. Zerrin Tekindor, ilk sinema filminde, dizilerde ve tiyatro oyunlarında gösterdiği mükemmelliği gene kolayca yakalamış. Sunay Akın’ın ve Yılmaz Erdoğan’ın bulunduğu sahneleri biraz gereksiz buldum açıkçası. Yönetmen rolündeki Zafer Algöz, Yeşilçam yönetmeni arketiplerini çok iyi sunmuş, yardımcısını oynayan Çağlar Çorumlu ise iyi bir oyuncu olmasına rağmen karakteri bence filme pek bir şey katmıyor. Tülin Özen’i başarılı buldum ama karakteri biraz tektip geldi, onun olduğu sahneler yer yer biraz sıkıcılaştı diyebilirim. Gene de “Arzu”nun aktrisliğe olan heyecanını iyi yansıttığını ve mimiklerini ölçülü, anlamlı bir şekilde kullandığını düşünüyorum. Zafer ve Arzu’nun çocuklarını oynayan oyuncu gerçekten küçük yaşına rağmen çok çok iyiydi. Son zamanlarda gördüğüm en komik kötü karaktere can veren Cengiz Bozkurt ve her zaman çok sevdiğim, annesi rolünü oynayan bitanecik değerli insan ve sanatçı Ayşen Gruda’nın özellikle birbirleriyle olan sahneleri harikaydı. Ozan Güven, her zaman olduğu gibi gene çekirdek ekipte yerini alıyor ve göze batmayan bir oyunculuk sergilerken, “Javier Bardem” tarzında bir adamı iyi taklit ediyor.
Bunların dışında; bir Wes Anderson hayranı olarak, filmin özellikle fragmanının ve afişinin- afişteki renkler açısından- bir nevi Wes Andersonvari olduğunu kabul ediyorum, bende de aynı havayı uyandırmıştı. Ayrıca filmde Cem Yılmaz’ın eski filmlerine olan göndermelerin olduğu dakikalar vardı ve bazıları gerçekten zekice yazılmıştı. Son olarak, müzikler gerçekten etkileyiciydi, bu konuda Mazhar Alanson’u takdir etmek gerekiyor.
Son olarak, filmde çok fazla reklam yerleştirmesi var gerçekten. Bu konudaki olumsuz eleştirileri doğru biliyorum, daha az reklamla ya da hiç reklamsız hali daha iyi olurdu. Zira, bir anda ortaya çıkıyor ve dikkat dağıtıyorlar.
Film hakkında daha pek çok şey söylenir ama, daha fazlasını perde anlatsın isterim. Bence gidin, görün; nasıl olduğuna kendiniz karar verin. Ben bu filmi izleyebildiğim için çok mutluyum. Bakın bakalım, arzular zafere dönüşüyor mu… Pek Yakında, artık karşınızda. İyi seyirler.
Kübra
Bence çok kararında bir yazı olmuş. Piyasadaki onlarca asıp kesen yazının aksine bu yazıda film olduğu gibi karşınızda. Ürün yerleştirme, karakter fazlalıkları gibi konularda farklı fikirlerim olsa da filmin hakkını veren bu yazı için eline sağlık. Bence herkes bi gidip görmeli filmi ve kendi kararlarını vermeli. Bana kalırsa pişman olmayacaksınız.
....
Gerek kullanılan renkleri ele alışın gerek oyunculuklara yaptığın yorum gerçekten çok yerinde. Benim içinse filmin iki yıldızı vardı: Zafer Algöz ve Zerrin Tekindor. Onları alkışlayıp, yazı için teşekkür ettikten sonra insanlara bir önerim olacak; herkes kendi gözünden eleştiriyor filmi arkadaşlar. Bir gidin görün derim. Yüzünüzdeki gülümsemeyle filmden çıktığınızda anlayacaksınız. Ellerine sağlık tekrar yazı için.