Türklerin bilim kurgu filmlerinin pek az olduğu konuşulur; örneğin, Dünya’yı Kurtaran Adam’dan öncesi olduğunu bilen azdır. 80’lerde çekilen Dünya’yı Kurtaran Adam’dan çok daha önce bu tür başlığı altında çekilen filmler de var oysa ki; hatta 50’lerde başlamış bir furya bu. Uzay teması da böyle yapımların en ilginç dalını oluşturuyor. Bu yazıda size 1955’te çekilen Uçan Daireler İstanbul’da filminden; yani ilk uzay filmimizden bahsedeceğim.
Öncelikle Orhan Erçin’den başlamak gerek. Kendisinden bağımsız olarak bu filmi incelemek imkansız olur zira çünkü kendisi hem iki ana karakterden birini oynuyor; hem senaryo ona ait, hem de yönetmen koltuğunda oturuyor. Erçin, her filminde ya fantastik ya da bilim kurgu ögelerini kullanarak enteresan hikayeler ortaya çıkaran; zamanında bu farklı üslubu nedeniyle yadırganan, ne eleştirmenler ne de halk tarafından hak ettiğince anlaşılamamış ve başarısız bulunmuş biri. Ancak, bana zaman ayırmaya değer geldi çünkü halkın o dönemde hiç alışkın olmadığı böyle bir temada, hele ki teknolojik yetersizliklerle yüz yüzeyken film çekmek işini oldukça cesur ve takdir edilesi buldum.
Filmin konusundan bahsedelim. İki gazeteciden, patronları tarafından uzaylılar ve uçan daireler hakkında haber yapmaları istenir. İki saf kafadar, haber bulmak için bilim adamlarının çalıştığı bir rasathaneye gizlice girer ve yalnız kaldıktan sonra kurcaladıkları makinelerin ayarlarını yanlışlıkla değiştirirler. Bu durum; bir uçan dairenin, rasathanenin sinyallerine ulaşması ve bahçesine inmesiyle sonlanır. Araçtan çıkan uzaylı kadınların amacı, Dünya’dan erkek götürmektir, hatta bunun için yanlarında erkek bulma makinesi bile vardır. Gazetecileri alıp gitmek isterler ancak onlar buna karşı çıkar ve macera başlar. Filmde ayrıca evlenmek isteyen kadınlar kulübünü, herkesin peşinde olduğu gençlik iksirlerini, tencere kapağından yapılmış ufoları, herkesin kıskandığı çakma bir Marilyn Monroe’yu ve mukavvadan yapılmış bir robotu görebilir; hem şaşırıp hem de kahkahalar atabilirsiniz. Belki de en şaşıracağınız şey, filmin ilk sahnesinde göreceğiniz ve dansı dakikalarca sürecek olan dansöz. Film süresince de, çeşitli dans sahneleriyle bol bol karşılaşacaksınız.
Uçan Daireler İstanbul’da bir komedi filmi olarak çekilmiş, yani zaten ciddi bir film olma gibi bir derdi yok; oyunculuklar abartılı olsa bile gene de hoş zaman geçirtiyor. Eğer sıradan ve hepsi birbirine benzeyen filmlerden sıkıldıysanız ve değişik bir şeylerin arayışındaysanız; bu filmi es geçmeyin. Uzay filmlerine meraklıysanız, geniş bir film arşive sahipseniz ama ufkunuzun daha da genişlemesini istiyorsanız veya Türk sineması tarihine farklı bir noktadan bakmak isterseniz Uçan Daireler İstanbul’da nın sizin için gerçekten de ilgi çekici olacağını düşünüyorum. Bir iki dipnot;Orhan Erçin’in yanındaki diğer gazeteciyi canlandıran Zafer Önen, Türk sinema tarihinin en yıllanmış oyuncusudur; Özcan Tekgül ise 50’li yılların en sansasyonel ünlülerinden birisiymiş.
Filmi youtube dan kolayca izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=8kflYj8ps38
Şayet öncesinde veya sonrasında, değişik bir dünya vaat eden bu filmin nasıl çekildiği hakkında okurken güleceğiniz anılara göz atmak isterseniz; http://forum.divxplanet.com/index.php?showtopic=87683