Önümüze sunulanlar mı bizim yaşamımızı şekillendirir yoksa yaşadıkça önümüze çıkacak fırsatları biz mi oluştururuz? Doğrusunu bildiğimizi iddia ettiğimiz şeyler gerçekten doğru mudur yoksa yalnızca doğru sanmamızı sağlayacak biçimde mi şekillendirilmiştir?
Var oluşumuzun ilk aşaması olan anne karnından ilk süt dişimizin çıktığı ana, okula başladığımız ilk günden mesleğimizi icra etmeye başlayıp kendi ayaklarımız üstünde durduğumuz zamana kadar sürekli bir öğrenme ve deneyimleme süreci içerisindeyiz. Hayat diye adlandırdığımız şey aslında nefes almaya başladığımız andan itibaren etrafımızda gördüğümüz, duyduğumuz, şahit olduğumuz ve tecrübe ettiklerimizden ibarettir. Telefonumuzun kamerasından etrafı çekerken ekrana sığmayan alanlarda gerçekleşenleri nasıl görmüyorsak, hayatımızı şekillendiren de karşımıza çıkanlar ve önümüze sunulanlardan başka bir şey değildir.
Sorgulamak için bolca vaktimiz olan şu günlerde dram ve komediyi yoğun şekilde harmanlanmış bir biçimde karşımıza çıkaran The Truman Show filmi bana bildiklerimi sorgulama ihtiyacı hissettirdi. Peter Weir yönetmenliğinde 1998 yılında seyircinin beğenisine sunulan The Truman Show adlı film, bana dönüp de kendi yaşamım üzerinde ne kadar kontrole sahip olduğumu gözden geçirmem gerektiğini gösterdi. Fark ettim ki sürdürdüğüm hayat aslında bana ait olduğu kadar aynı zamanda ait değil de. Filmde çok büyük bir hayranı olduğum Jim Carrey’nin canlandırdığı Truman karakterinin yıllar boyu kendini, çevresindekileri ve hayatını tanıdığını düşünmesine rağmen aslında her şeyin onun kontrolünden tamamen bağımsız bir şekilde önceden planlanmış şekilde gerçekleşiyor olduğunu öğrenmesi ile benim kafamda da peşi sıra beliren birçok soru işareti oluşmaya başladı. Belki de yaratıcı bir film senaryosu olarak karşımıza çıkan bu durum gerçeklerden başka bir şey değildir. Belki de bu senaryoyu bu kadar yaratıcı kılan şey, gerçek olmasıdır.
Ailecek evden çıkmadığımız nadir zamanlardan birini yaşıyor olduğumuzdan bu filmi aileme de izletme fırsatı buldum ve öncesinde izlettiğim iki farklı filmi beğendirme çabalarım başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra, The Truman Show herhangi bir beğendirme çabasına girmeme gerek kalmaksızın zaten kendiliğinden beğenileri toplamayı başardı. Günümüzden tam 22 sene öncesinin kurgusu olmasına rağmen bugün hâlâ izleyenlerin kendilerinin de birer Truman olduğu düşüncesine kapılmalarını sağlaması ile zannımca zamansız bir klasik olduğunu kanıtlayan bir film.
Belki de biz dâhil herkesin etrafındakilerin düşüncelerini, onlardan isteklerini, beklentilerini çok fazla önemsediği ve bunlara göre hareket ettiği bir toplumda yaşadığımız gerçeğiyle yüzleşmemiz ve bir gün tüm bu çevremizdekileri tatmin etme isteğinden arınıp kendi hayatımızı kendimiz yaşamaya başlamamız gerekiyor. Bir gün bizim de Truman gibi kendi benliğimize açılan kapıyı bulmamız dileğiyle.
Kaynakça: