Krzysztof Kieślowski’nin yeteneğini sonuna kadar sergilediği, 1991 yapımı filmi “Véronique’in İkili Yaşamı”… Film senaryosundan çok, müzikleri ve oyunculuklarıyla içine çekiyor insanı. Tam filmin senaryosundan kopacağınız anda hiç beklenmedik bir gelişmeyle film size hikayesini anlatıyor, tekrar bağlanıyorsunuz sahnelere. Kendinizden bir şeyler bulmaya çalışıyorsunuz, ruhunuzla filme bağlanıyor, Véronique gibi yalnız olmadığınızı hissediyorsunuz.
Weronika ve Véronique 1966 yılının aynı gününde, farklı ülkelerde dünyaya gelirler. Birbirlerinden tamamen habersiz geçip giden günlerinin arasında, ruhlarıyla birbirlerine bağlı kalmaya devam ederler. Weronika Polonya’da, yaşam enerjisiyle dolu, her anın tadını çıkaran; Véronique ise Fransa’da yaşamını sürdüren, kısmen daha sakin biri.
İkisi de hayatlarında yetenekli birer vokalist olmayı seçiyor. Bir yarışma sonucunda Weronika senfoni orkestrasına seçiliyor. Son nefesine kadar şarkılarını söylemeye ve nadir bulunan sesini kullanmaya devam ediyor. Ölümü en değer verdiği işi yaparken, en mutlu olduğu anda geliyor. İlk konserinde hayata veda ediyor.
Aynı anda Véronique’i sevgilisi ile de görüyoruz. Bir anda ağlamaya başlıyor ve içindeki bir şeyin öldüğünü, büyük bir yas tuttuğunu söylüyor. Véronique aslında başka ülkedeki hayatının yasını tutuyor.
Filmin bu dakikasından sonra ne izleyici için ne Véronique için işler beklendiği gibi gidiyor. Véronique çok sevdiği müziği bırakıp öğretmenliği seçiyor. Film bizi beklentilerimize, kuklaları ise iplere bağlıyor. Véronique ise bir ipten kurtulup başka bir ipe geçiyor.
İplerinizden kurtulmak ve yalnız olmadığınızı hissetmek istediğiniz bir günde bu filme denk gelmeniz dileğiyle…
“23 kasım 1966 onların hayatlarındaki en önemli gündü. O gün ikisi de ayrı şehirlerde ve ayrı kıtalarda, sabah doğdular. Her ikisi de siyah saçlarla ve ela gözlerle doğdu. İki yaşına geldiklerinde, yürümeyi henüz öğrenmişken onlardan birisi elini sobada yaktı. Birkaç gün sonra diğeri sobaya elini değdirdi. Ama zamanında elini çekti. Ancak kendini yakmak üzere olduğunu bilemezdi.”
“Beğendin mi? Sanırım ona şöyle isim vereceğim ‘İki yaşamlı…’ Onlara ne isim vereceğime henüz karar vermedim.”
Kaynakça: