Astrolojik semboller, dekoratif amaçlı basit şekiller olmaktan öte sözkonusu burcun temel ilkelerini yansıtan resimlerdir. Öyle ki, burçlara isimlerini veren de aslında bu sembollerdir. Bu yüzden bu sembollerin çizimi, illüstrasyonu veya herhangi bir ortamda sergilenmesi sırasında özenli davranılmalıdır. Dilimizde Başak burcu olarak bilinen burcun evrensel olarak kabul edilmiş, orijinal ismi Bakire’dir örneğin. Sembolün özüne dönecek olursak elinde başaklar taşıyan, melek kanatları olan bir genç kız tasviri buluruz. Fakat ne yazık ki biz o sembolü bazı kültürel ve dini sebeplerden dolayı daha çok başaklar olarak görmekteyiz ve başaklar bize burcun temel ilkeleri konusunda pek de fikir vermez. Bu bizi yanlış yönlendiren, yanıltan, hatta özgürlüğümüzü kısıtlayan bir detay. Bu duruma başka bir örnekse bu yazının esas nesnesi Kova.

Sembolik olarak düşünüldüğünde “güya Kova” burcu, sonsuzluktan dünyaya hayat, evrensel bilgi ve/veya ‘ruhsal besin’ aktarmaktadır. Tırnak içinde ruhsal besin diye vurguladığım şey, aslında tüm tanrıların en değerli içkisi sonsuzluk şarabıdır. Bu iki cümlenin üstüne “hadi canım sen de” ya da az sonra “o da neymiş?” diyecek olursanız, bir Saka burcu insanı ve sembolizm hayranı olarak bile size hak verebilirim; çünkü sizi bu şekilde düşünmeye iten şeyin sorumlusu aslında sadece “Kova” kelimesidir. Yukarda kullandığım, kafa karıştırıcı olabileceğini düşündüğüm, Saka kelimesine gelecek olursak: Bu kelime dilimizde su taşıyan adam anlamına gelir ve yaygın kullanımın aksine 21 Ocak – 19 Şubat arasında doğan herkesin burcu Kova değil, Saka’dır. Bu aydınlatıcı öneri ise rahatlıkla Türkiye’nin en iyi astrologu olduğunu söyleyebileceğim Hakan Kırkoğlu tarafından ortaya atılmıştır:

“Eğer orijinal sembollere sahip çıkmaz ve gerçek anlamlarını kaybedersek, sembollerin gücünden de yararlanamayız. Saka burcunun sadece kova ile tanımlanması, aslında bu burca üye pek çok kişinin sahip olduğu özellikleri rahatça anlamasına engel olmakta, yüzeysel bir tanımlama getirmekte. Anlam kaymasının önüne geçtiğimiz sürece, temel sembollerin bize neler anlattığını daha rahat kavrayabilir ve kültürel yozlaşmadan uzaklaşabiliriz. Ben de bundan sonraki yazımlarında sürekli olarak Saka ismini kullanacağım. Bu söz dilimize yerleşmiş kelimedir ve su taşıyan kişi anlamına gelmektedir. Osmanlı Devletinde de yeniçeriler arasında bir Saka Ocağı bulunmakta, bunlar su taşımaktaydılar.”

Başka bir deyişle, Saka burcunun sembolü aslında üst üste çizilmiş iki zigzag ya da bir kova değil, çoğumuzun da bildiği -fakat sorgulamadığı- gibi elinde tuttuğu kaptan toprağa su boşaltan çıplak bir adamdır. Akmakta olan su hareketi, yaşamın sürekliliğini temsil etmekle kalmaz; anlamının biraz daha derinlerine ilerlersek, aynı zamanda geçmişi temizlediği sonucuna da ulaştırır bizi. Bu açıdan su taşıyıcısı yeni başlangıçlara, yenilikler için açılan/temizlenen yollara işaret eder. Özetle, Su Taşıyıcısı ileriye dönük, verimlilik peşinde biridir. Üst üste çizilmiş iki zigzag ve kova (su kabı) aslında bu sembolün sadece birer parçasıdır. Bu iki eş zigzag bağımsızca akmakta olan yaşam, sonsuza dek yenilenen yaşamdır; ve sonsuzluk, özgürlük, eşitlik, açık görüşlülük gibi kavramları sembolize eder. Kova ise içinde bu tanrısal şarabı taşıyan sihirli kaptır. Sihirlidir çünkü dibini kimse göremez… Çünkü sonsuzluğu içinde taşıyabilecek kadar derindir… Böylece taşıdığı sonsuzlukla ve verdiği rengarenk ilhamla beni hakkında yapacağım her açıklamayı üç noktayla bitirmeye mahkum eder.


Leave a Reply