10 yıl sonra Örümcek Adam yeni bir versiyonuyla tekrar sinemalarda. Aslında hikâyeyi hepimiz az çok biliyoruz. Yine de tekrar beyaz perdeye uyarlanan bu süper kahramanı bir daha izlememizi haklı çıkaracak farklı bir bakış açısının İnanılmaz Örümcek Adam’da yer aldığını söyleyebilirim. Film, hikâyedeki ufak değişikliklerle 2002’de çekilmiş filmde yüzeye çıkmamış bazı noktalara ışık vuruyor. Peter Parker geçmişiyle bu filmde daha çok yüzleşiyor ve hikâye dönüşümünden değil ailesinin ölümünden başlıyor. Aşık olduğu kız ise bu filmde Mary Jane değil lisesinden Gwen Stacy. Anne babasının kayboluşunun nedenini ararken karşısına çıkan babasının eski ortağı Dr. Curt Connor ile tanışmasıyla hayatı değişiyor. Örümcek Adam’ın ilk düşmanı, 1994 yapımı Örümcek Adam dizisinden tanıdığımız Lizard olarak serinin ilk filminde karşımıza çıkıyor.
Sam Raimi’nin Örümcek Adam serisi filmlerinin yapımcılığından ayrıldığını açıklaması üzerine Tobey Maguire’in de ayrılması ile planlanan dördüncü filmin çekilmemesi serinin bitmesine neden oldu. Bunun üzerine Sony Pictures serinin yeniden çekileceğini açıkladı ve başrol Andrew Garfield’a verildi. Emma Stone, Rhys Ifans ve Martin Sheen’in yer aldığı filmin yönetmenliğini ise Marc Webb üstlendi.
Bildiğimiz hikâyeyi daha kişisel bir bakış açısıyla ele alan film, Peter Parker’ın Örümcek Adam olma macerasını, ana karakterin bireyselliğini ön plana çıkararak anlatıyor. Yaşananların karakter üzerindeki duygusal etkileri bu filmde daha derinden incelenmiş. Film görselliğiyle birlikte Peter Parker’ı daha gerçekçi çizmesi nedeniyle mizah öğeleriyle de dikkat çekiyor.
Örümcek Adam hayranlarının bazıları için ilk filmde yer almayan birkaç ayrıntısıyla tatmin edici olacağını düşünüyorum. Bir süper kahraman olarak Örümcek Adam’ı değil kendisini olağanüstü bir durumda bulmuş genç Peter Parker’ı daha yakından tanımak için izlenebilecek güzel bir yorum.