Ölümsüzlük için savaşan insanlar, merhametsiz, kana susamış bir kral ve tanrılar…”300”ün yapımcılarından yine destansı bir savaş ve kahramanlık öyküsü…
Kral Hyperion (Mickey Rourke) ölümsüzlüğe ulaşmak ve yeryüzünün tek hakimi olmak için Yunanistan’ın her köşesini yıkar. Olimpos tanrılarını yok etmek için Titanların gücünü serbest bırakır ve bunu da uzun zamandır kayıp olan Epirus’un yayını kullanarak yapar. Thesus (Henry Cavill), annesinin Hyperion tarafından öldürülmesiyle intikam yemini eder ve Hyperion ile savaşmak için hazırlıklara başlar.
“The Cell/Hücre” ve “The Fall/Düşüş” filminin yönetmeni Tarsem Singh “Immortals/Ölümsüzler” filmiyle tekrar karşımıza çıkıyor. “The Fall” filmiyle bir küçük kız çocuğunun masal dünyasına en estetik biçimde dahil olmamızı sağlayarak harikalar yaratan Singh, bu filmiyle bizi hayal kırıklığına uğratmadığını söylemek, “The Fall” ı tam anlamıyla izlemediğimizin bir göstergesi olabilir. “The Immortals” da sahneler çok kopuk hazırlanmış ve filmde bir akıcılık olmadığından seyircilerin filme dahil olması çok güçleşiyor. Filmin 3D olması izlemeden önce avantaj gibi görünse de, insanların ve mekanların sahneye yansıyan büyüklüklerinde yapılan yanlışlıklar, filmi seyrederken ister istemez gülmenize neden oluyor. Açıkçası filmde 3D çok etkili bir biçimde kullanılmadığından, filmin 2 boyutlu hazırlanması daha tercih edilebilirdi. Singh, film hakkındaki düşüncelerini ve amaçlarını belirterek, “Yunan mitolojisini severim ama orjinaline sadık bir film yapmakla ilgilenmedim. Benim asıl ilgimi çeken şey, insanlar ve tanrılar arasındaki ilişkiydi. Tıpkı Rönesans tablosunda olduğu gibi bazı geleneksel hikayeleri kullanabilir, mitolojiyi temel alabilir ve bütün bunlarla zamanımız arasında bağlantı kurabiliriz diye düşündüm” der.
Bunların yanı sıra fragmanlar ve Yunan mitolojisindeki savaş sahnelerinin vahşetini yansıtan bazı sahneler çok güzel hazırlanmış. Ve özellikle Hyperion’un savaşta kullandığı şaşaalı maskesine bayıldığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Filmden etkilendiğim sahnelerden biri, Thesus’un Hyperion’u öldürürken görüceği son kişinin kendisi olduğunu ve ona çok dikkatli bakması gerektiğini söylediği sahnedir ve bu sahne ister istemez ölmeden önce göreceğimiz son şeyin ne olucağını bize merak ettiriyor.
“The Immortals” günümüzü de çağrıştırarak, ölümsüzlük için savaşırken, insanların ölmesi ve en önemlisi insanlığın nasıl yok olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.
Kan, vahşet ve savaşların ölümsüz olduğu bir dünya yerine huzurun ölümsüzlüğünü sonsuza kadar tadan bir dünya diliyorum.