John Carpenter 1982’de, bilim kurgu-gerilim türünde “The Thing” ile döneminin çok ötesinde bir işe, zamanla türünün örnekleri arasında bir klasiğe dönüşen bir başarıya imza atmıştı. “The Thing” akranlarına kıyasla kullandığı efektler, Antarktika’nın uçsuz bucaksız buzullarının ortasında yarattığı klostrofobik atmosferi, izlemesi sağlam bir mide gerektiren ‘şeyleri’ ile sürükleyici ve başarılı bir gerilim filmine imza atmıştı. Film, buzul kıtada araştırma yapan bir grup bilim adamının tesisinin olağan rutinin, bir köpeğin peşinden onu avlamaya çalışan helikopterli Norveçliler ile kesişmesi ve köpeği yanlarına almaları ile tamamen değişen hikâyesini anlatmaktadır. Norveçlilerden aldıkları köpek elbette ki sıradan bir köpek değil, filme ismini veren şeydir. Şey, insanları kopyalayıp şekillerini alabilmekte ve tek amacı hayatta kalmak, yayılmaktır. Carpenter’ın filminin bambaşka olmasının en büyük sebeplerinden biri birazdan kim ölecekten uzaklaşan senaryosu ve kimsenin birbirine güvenemediği her an yanı başınızdaki insanın bir şeye dönüşüp dehşet saçabileceği senaryosu ve yarattığı paranoya hissidir. Karakterlerin yanıp kül olmuş Norveç tesislerine gidişi, gördükleri olaylara ve dehşete anlam verememeleri, filmin paranoya dokusunu, bir de her şeyden bihaber olup, açıklama getirmenize de engel olmaktadır.
Gel gelelim 2011 yapımı, yönetmen koltuğunda ilk uzun metraj film denemesi ile Mattis van Heijningen Jr olan “Şey”e. 2011 yapımı “The Thing” 1982 yapımı filmle aynı ismi taşımasından dolayı bir yeniden çevirim havası verse de, aslında konu 1982 “The Thing”in öncesini Norveç istasyonunda gerçekleşen olayları anlatmaktadır. Yönetmen son derece başarılı bir yol seçip 82 yapımı filmdeki orijinal dekorları kullanması, yine 82 yapımı filmi aratmayan görsel efektleri, yarattığı gerilim ve paranoya ve bazı sahnelerde midenizi zorlaması ile – ki türü için ve elbette ki türünden hoşlananlar için bir nevi geçer not niteliğinde- John Carpenter ustalığında olmasa da, aynı gerginlik ve paranoya hissini kuvvetle içeriyor. Şeylerin uzay gemisinin yaydığı sinyalin bulunması, filmin ilerleyen dakikalarında dehşet saçacak olan şeyin keşfi ve üzerine yapılmak istenen deneyler ve her şeyin kontrolden çıkışıyla ve 82 yapımı filme takdire şayan bir şekilde bağlanmasıyla 2011 “The Thing” ilk filmi izlemiş olanlar ve türün takipçileri için kaçırılmayacak bir fırsat.