Geçtiğimiz sene Kült Kavaklıdere, Institut Français ile birlikte “Fransız Sinema Kulübü – Cine-Club Français” adı altında seyircinin gösterimine sunduğu Fransız filmlerininen biri de Délicieux (2021) filmiydi ve ben de bu filmi izleme fırsatı buldum. Film, 18. yüzyıl Fransa’sında halk ile soylular arasındaki yaşam koşullarının farklılığını anlatmak için aşçı Manceron’un hikayesini işlemiş. Filmin yönetmenliğini yapan Éric Besnard, senaryoyu da Nicolas Boukhrief ile birlikte yazmış.
Bir Fransız soylunun mutfağında başlayan filmde Grégory Gadebois, Manceron adındaki, Chamfort Dükü için çalışan bir aşçıyı canlandırıyor. Her soylu gibi Chamfort Dükü de davetlilerine akşam yemeklerinde şölen veriyor. Manceron da bu davetlerin her noktasının kusursuz olmasıyla görevlidir. Misafirlerin yemekleri beğenmesi, soyluların itibarı için çok önemlidir. Manceron, her akşam verilen davet için titizlikle hazırlanır ve istenilen menüye harfiyen uyar. Yine bir akşam Chamfort Dükü akşam yemeğinde misafirlerini ağırlarken Manceron bir risk alır ve menüde olmayan bir yemeği misafirlere sunar. Misafirler yemeği oldukça sert eleştirir ve Manceron işini kaybeder. Bu olayın ardından evine geri dönen Manceron’un kendine olan güveninin sarsılmıştır.
İşten kovulamanın verdiği kederle yaşamaya çalışan Manceron’un karşısına Louise isminde bir kadın çıkar. Louise, para karşılığında Manceron’un ona yemek yapmayı öğretmesine ikna eder. Manceron’un Louise için yemek dersleri sürerken Dük’ten özür dilemesi koşuluyla Manceron’un eski işine geri dönebileceği öğrenilir. Manceron’nun gururu ve intikam isteği Dük’ten özür dilemesine izin vermez. Böylece Louise ile birlikte bir restoran açmaya karar verirler. Restoran ilgi görmeye başladıkça halka da yemek kültürünü öğrenme şansı doğar. Dahası, soylular, halk ile aynı ortamda yemek yemeyi kabullenir.
Délicieux (2021), halkın açlıktan un çalarken soyluların verdiği ziyafetler ile birlikte Fransız Devrimi’ne nasıl adım adım gidildiğini göstermiştir. Soylular, halkın da onlar gibi aynı restoranda, kaliteli yemeklere erişim hakkının olduğunu her ne kadar kabullenmek istemeseler de Fransız Devrimi tersini kanıtlamak için kapıdadır.








