“Önemli insanlar” nakış işlemez, dikiş dikmez, halı dokumaz. Nakış işleyerek dikiş dikerek halı dokuyarak Guadi olmazasınız, gelebileceğiniz en yüksek statü kadınlıktır. Toplumun “kadınlık” tanımının bir parçası olan dikiş, nakış, örgü gibi uğraşlar; diğer sanat dallarının aksine bir hikâye anlatmaktan yoksundur, anlamsızdır ve hata yalnızca anlamsız hayatlarda elleri dolu tutacak bir zaman geçirme aracıdır. Evinde oturan sesiz,sakin ama bir halı dokuyacak veya toplumun ondan beklediği her şeyi yerine getirecek kadar sabırlı kadının boş uğraşıdır.
Bu sanatlar o kadar önemsizdir ki hızlıca endistüreleşmiş, kapitalizmin omurgası haline gelmiştir. Bugün 2.1 trilyon dolar büyüklüğündeki bir pazardan, influencerların storylerinden, kişiyi fazlasına iten bir araçtan fazlası değildir; sonuçta evinde oturan kadının yaptığı şey ne kadar değerli olabilir ki, paradan fazla ne anlama gelebilir?
Ancak, bizlerin bu kara bulutların arasında göremediğini, bugünkü sanatçımız Kimsooja görebiliyor. Onun içi; 20. Yüzyıla kadar Güney Kore’de yeni evli çiftlere hediye edilen yorganlar, fabrikadan çıkmış satılmaya hazır ürünlerden fazlası, hikayeni anlatmanın bir yolu. Onun Bottari’leri kişinin en değerlilerini içinde saklayan bir bohça, bir ev; bir bina, toprak parçası veya siyasi sınırlardan fazlası olan ev, bir bilinç durumu ve bir aidiyet hissi.

1957 doğumlu sanatçı, bu yorganları ilk olarak 1992 yılında Modern Sanat Müzesi,MOMA, için bohça haline getiriyor ve o zamandan itibaren bu bağlanmış kumuş parçaları onun yaratım dünyasının merkezine oturuyor ancak kumaşlarla olan yolculuğu bundan önce başlıyor. 1983 yılında, normal Koreli kadınlar gibi annesi ile yorgan diken Kimsooja için bir anda elindeki şey, anlatılmayan pek çok hikâyenin dili, gerçeklik yüzeyini bozmak için mükemmel bir malzeme oluyor. Sonrasında yıl 1992 olana kadar, bir performans sanatı olan “Sewing into Walking” hakkında konuşurken kendini bu projede sembolik bir iğne olarak tanımlıyor; aklından muhtemelen kumaşın günlük hayattaki görevi geçiyor,“The Mother Earth” ve “Potraid of Myself” tablolarında, kanvaların üstünde boya değil ikinci el kumaş parçaları var; boyutla oyunlar oynuyorlar, ancak Bottari’lerin yaratımı, gerçek bir başkaldırı, bir seri üretim eleştirisi, bu alanda yavaş ve yaratıcı üretimin hala var olduğunun kanıtı.
Bottari’nin tam çevirsi aslında bohça. Toplumun her bir sınıfından kadınların; yemek saklamak, kıyafetleri korumak, taşınmak, hediyeleşmek için yaptığı ve kullandığı bir bez parçası aslında. Hatta bazen sadece süslü bir kâğıt, ama genelde artık kumaşların bir araya getirildiği daha büyük bir kumaş ve hayatının ileriki dönemlerinde rengarenk kumaşların birbirine karıştığı bir yatak örtüsü. Kore kültüründe, bir çifte bu süslü ve pek işlevli yatak örtülerinden birini hediye ettiğinde o aileye uzun, huzurlu ve mutlu bir hayat diliyorsun, üstünde yer alan hayvan işlemeleri, yeni evli çiftimize bunu söylüyor.
Kimsooja’nın çocukluğunda Koreli Kadınlar, Bu bohçaları hazırlamayı, güzel yatak örtüleri işlemeyi; omuzlarını göstermeyen kıyafetler giymeyi öğrendikleri yaşta öğreniyorlar; kadın olmanın bir parçası olarak. Sanatçı, Sun Jung Kim ile 2001 yılında gerçekleştirdiği röportajda; kadınlar ve bohçaları arasında ilişkiye dair şöyle diyor “Soyut anlamıyla Bottari’ler, gelenesel olarak kadınlık. Korecede “Bohça toplamak” deyimi bir kadının evdeki yerini kaybettiği ve hatta evinden sürüldüğü anlamına geliyor.” Yani bu bohçalar güzel dileklerin yanı sıra, kadınlığın da taşıyıcısı görevini üstleniyor.
İşte bu 1990’ların sonunda bitme noktasına gelmiş geleneği, evde oturan kadının bir araya getirdiği kumaşları, bunların üzerine işlediği hayvanları Kimsooja yeniden aramıza getiriyor, var olduklarını hatırlatıyor.

Kimsooja, kendi eseri olan Bottari’leri üretmek için ikinci el pazarları geziyor, ona göre bu sadece sürdürülebilir bir seçim değil, ayrıca eski bir ailenin, bir ilişkinin ardında kalanın peşinden koşmak. Çünkü bu kumaş parçaları, bir sürü hikâyenin arka planı, iyi dileklerin öznesi, bir evde etrafında hayatı var eden, bir his ve düşünce olarak eve dair her şey. Sanatçının evi bu minik keselere sığıyor çünkü zaten sanatçının evi bu minik keseler, bu renkli yatak örtüleri.

Kimsooja ve onun bohçalarının en merak uyandıran tarafı ise bazen açık olmaları. Sanatçının kendi ifadeleriyle, bohçalar açık veya kapalı olarak insanlarla buluşması, iki ayrı ucu anlatıyor.
Açık süslü yorganlar, sakinlik, aşk, sevgi, aile ve ev demek; kapalı bohçalar ise terk etmek ve hatta sürgün, ayrılık ve ev demek. 1995’de açık kumaşlarını Setagaya Museum of Art’ın kafesine seriyor; böylece bu kumaş parçaları yıllarca yerine getirdikleri görevlerinin başına bir kere daha oturuyorlar; etrafına yaşam kurmak. Bu sadece yeni bir hayatın doğuşu ve geçişi değil, ayrıca daha öncesinde o kumaşlarla beraber yaşanmış hayatı yeniden anmak; bohçanın içinde taşınarak gelmiş hayatı özgür bırakmak ve başka hayatlarla birleşerek büyümesine izin vermek.

1997’de ise kapalı bohçalarını; ayrılığı, sürgünü ve evini yanına alıp Kore sokaklarında dolaşıyor; Cities on the Move adlı performans eseri hayatı taşımanın somut bir karşılığı; öğrendiklerin ve evde geçirdiğin boş zamanları saklıyor bu bohçalar senin için, belki evinden ayrılırsın diye.
Cities on the Move eseri sanatçı için bir dönüm noktası, buradan sonra ta kendisi o değerli Bottari’lerinden oldukça karmaşık olan bir tanesine dönüşüyor. Needle Women adlı eserinde kalabalık şehir merkezlerinde öylece duruyor; Setagaya Museum of Art’ın kafesine duran kumaşlar gibi. Kendisi bu deneyimi hayatın etrafından dolaşması değil sanki kumaşı delen iğne gibi etrafından geçmesi olarak tanımlıyor; artık hayatı yaşatan ve gitmen gerektiğinde tamamını içine sığdırıp bir bohça olan şey bir düğün hediyesi değil, Kimsooja’nın ta kendisi.

Kimsoja’nın üretimi bu yazının aksine, gelip geçmiş kadınları onurlandırmak, onları hatırlamaktan ileriye gidiyor, direnişlerine katılıyor. Bu kumaş parçaları onun için o kadar çok anlama geliyor ki, o artık bu gelip geçmiş Kore Kadınlarının bir hatırlatıcısı değil, onlardan biri… aynı onlar gibi kumaşlara yaklaşıyor ve hikayelerini kumaşlara anlatıyor. Hatta bu noktada belki üretimin değil çıktının bir parçası. Kumaşlarla resim çizmekten onların anlamlarını bizlere yeniden anlatmaya uzanan yolculuğunda en sonunda o da mesajın ta kendisi o bir Needle Woman, hayatı etrafında ve içinde yaşatan bir yatak örtüsü, onu saklayan ve hatırlayan bir bohça.
Yüzyıllardan beri kadınlar, ellerine kumaşlar alıyor ve üstlerine söylemek istekleri şeyleri işliyor, onlarla konuşuyorlar. Bunu duymuyor veya görmüyor olabilirsiniz, müzelerde karşılaşmıyor, aydın arkadaşlarınızla hakkında konuşmuyor olabilirsiniz ancak varlar; sadece toplu üretimin bir öznesi değil, belki ölümünden yıllar sonra bile adını üniversite gazetelerinden okuyabileceğiniz büyük sanatçıların çalışma alanı, kendini ifade etme şekilleri bu üretimler.
Umarım bu yazıyı okumak, evlerinizde duran tığ işlerine, defilelerde yürüyen elbiselere ve anneanneleriniz televizyon izlerken ürettiği her ne ise ona baktığınızda başka bir şeyi bir mesajı; yeni evli bir çifte iyi bir dileği, sürgünü ve evi düşünmenizi sağlamıştı; erkeklerden ve fabrikalardan gizli bir yerde, evde oturan kadının söylediği şeyi.

Dipnot: Sanatçının ismi, kendi sitesi dahil her yerde soy adı Kim ve adı Sooja birleşik olarak geçtiğinden, bu yazıda da böyle kullanmak, bir bakıma mahlasıyla kendisinden bahsetmek istedim, iyi okumalar <3.
Referanslar:
“Art Gallery NSW”. artgallery.nsw.gov.au “A Needle Women” https://www.artgallery.nsw.gov.au/collection/works/95.2018/
“Cité internationale des arts”. citedesartsparis.net “Kimsooja”https://www.citedesartsparis.net/fr/kimsooja
“Keweing”. keweing.com “Viewing Room:Kimsooja,One Not Simple Knot” https://kewenig.com/viewing_room/kimsooja
Kim SunJung, Interwiew with Four Korean Women Artist, Art AsiaPasific Vol. 3, p.59
“Public Delivery”. publicdelivery.org “Why did Kimsooja Crisscorss South Korea With Her Bottari Truck”. Nisan 2025 https://publicdelivery.org/kimsooja-bottari-truck/



