McKinsey’deki Mezunumuza Sorduk: İsmail Oğuz Karatay

 

GazeteBilkent: Merhabalar, öncelikle kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz? 

Karatay: Benimle röportaj yapmak istediğiniz için öncelikle teşekkür ederim. İkisi de kimya öğretmeni olan bir anne babanın küçük çocuğuyum. Lise hayatımın sonuna kadar (17 yıl) Konya’da yaşadım.

GazeteBilkent: Bilkent İşletme Fakültesi mezunusunuz, okuduğunuz bölümü seçmenizdeki sebep neydi?

Karatay: Bir fen lisesi mezunu olarak, bizim fizikten anlamamız gerekiyordu. Son sene fizik dersinde elektrik diye bir konu vardı. Gerçekten hiç anlamadım, hangi akım nereden geçiyor, ne oluyor ne bitiyor… Abim de fizikçidir, doktorası olan bir adam, Allah birine verirken birinden alıyor demek ki… Neyse sonra ona danıştım, “Abi ben mühendislik okumak istemiyorum” diye. “Bence de okuma, mühendislik okuyup gidip bir danışmanlık, FMCG şirketi ya da bankada çalışacaksan 4 yıl mühendislik okumana gerek yok” dedi. Gerçekten çok mantıklı bir tavsiyeymiş, hem süper bir üniversite hayatı geçirdim hem de dünyanın en iyi şirketlerinden birinde çalışıyorum!

Oguzkaratay_photo

GazeteBilkent: Üniversite hayatınız boyunca ne tip aktivitelerde bulundunuz?

Karatay: Size maalesef kulüp aktiviteleri anlatamayacağım, pek katılmadım çünkü. Arkadaşlarımla çılgınlar gibi eğlendim, sadece çalışmam gerektiği zaman çalıştım, gerekmediği zaman hiç aklımda değildi. Kız arkadaşımla vakit geçirdim. Bu çok önemli bence. İşiniz varsa yapın bitirin, ya da yapmayın unutun. Hem kafada tutup hem yapmamak en zararlısı. Günlerce pizza yiyerek bilgisayar oynadığım da oldu, her gün 3-4 saat spor yaptığım zamanlar da. Ne diyebilirim ki her şeyi yaptım, denedim. Üniversite bunun için değil mi zaten?

GazeteBilkent: Üniversite hayatı size neler kattı, sizde neleri değiştirdi?

Karatay: Üniversite hayatı bana insanlarla uzlaşma, öğrenmeyi öğrenme, gerektiği kadar çalışma ve kritik düşünme yetenekleri kattı. Biraz bireyselleştirdi beni, istediğim zaman istediğim şeyleri yapma, hayatımı dilediğim gibi şekillendirme şansının sadece bende olduğunu çok iyi anlattı.

GazeteBilkent: Exchange programına gittiniz, bu program sizlere neler kattı? Bilkent’te okuyan arkadaşlarımıza tavsiye eder misiniz?

Karatay: Amerika’da dünyanın en iyi okullarından biri olan UCLA’de bir yıl geçirme şansım oldu, bu şansı sunan bölümüme ve okuluma çok minnettarım. Kesinlikle herkese tavsiye ettiğim bir program Exchange. Amerika’da bir yıl geçirmek profesyonel hayatınızda sizi bir adım daha öne çıkartırken, aynı zamanda dil becerilerinizi de geliştirerek size ömür boyu katkı sağlıyor. Ayrıca Amerika’da verilen derslerin ve öğretilen yeteneklerin ülkemiz okullarından birkaç adım ileride olduğunu düşünüyorum.

GazeteBilkent: Üniversite hayatınız boyunca yaşadığınız en önemli olay nedir? Bizimle bir anınızı paylaşır mısınız?

Karatay: Gelecekte hayatımı birleştirmeyi düşündüğüm kız arkadaşımla tanışmam desem çok abartı olmaz sanıyorum. Anı olarak da aklıma son sene İstanbul’a mülakatlara giderken yaşadığım sıkıntılar geliyor. Hocalarımız son sene öğrencileri dersle mülakat arasında bırakmazlarsa bence çok daha iyi olur. İnsanların aklında iş bulma stresi ve mülakatlar için sürekli İstanbul’a gidip gelme gibi bir baskı varken devamlılık için baskı yapmak pek yardımcı olmuyor. Bana bu konuda çok yardımcı olan Nagihan Hoca’ma bir kez daha teşekkür etmek isterim.

GazeteBilkent: Bilkent Üniversite’sini 3 kelimeyle/kavramla tanımlayabilir misiniz?

Karatay: Eğlenceli, yorucu, öğretici

GazeteBilkent: Bilkent’te en sevdiğiniz hoca ve ders nelerdi?

Karatay: Öncelikle Bilkent’in bütün hocalarının eşsiz ve çok kaliteli insanlar olduğunu söylemem gerekiyor ama özellikle bir favori soruyorsanız, benim favorim Vefa Tarhan’dı. Tanıdığım en vizyoner ve yardımcı insanlardandı, her konuda akıl danıştığım ve bana her konuda destek veren akıl hocamdı. Verdiği ders ise “Special Topics in Finance”di. Kendisi geri döndü Amerika’ya. Ders ne oldu bilmiyorum.

GazeteBilkent: Okuduğunuz bölümün ve okulun iş hayatında size ne gibi avantajlar kazandırdığını düşünüyorsunuz?

Karatay: Okuduğum bölüm bana finans öğretti. Finans öğrenmek gerçekten çok önemli. İş hayatına girdiğinizde 3-5 yıllık çalışanların bile finanstan anlamadıklarını fark edeceksiniz ancak her şey eninde sonunda dönüp P&L’e (Profit&Loss/Kâr&Zarar) dayanıyor. Ayrıca finansal vakalar size kritik düşünme ve gerçekte neyin önemli olmadığını ayrıştırma yeteneği kazandırıyor. Onun dışında Bilkent vizyon açan bir okul. Olanakları çok geniş. Bilkent olmasa ben UCLA’de bir yıl geçiremezdim. Kısacası iyi değerlendirirseniz, Bilkent her kapıyı önünüze açabilir.

GazeteBilkent: Bütün Bilkent öğrencilerin hayal ettiği bir şirkette çalışıyorsunuz. Çalıştığınız şirkette gelecek yıllarda başvuracak arkadaşlara ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

Karatay: Analitik yeteneklerini olabildiğince geliştirmelerini, İngilizcelerini makul seviyelerin üstüne çıkarmalarını ve mülakat/teste girmeden önce gerçekten oturup çalışmalarını öneririm. Bir de unutmadan söyleyeyim, not ortalamasına biraz dikkat!

GazeteBilkent: Bilkent’e yeni giren ve şu an okuyan öğrencilere (özellikle İşletme Fakültesi öğrencilerine) ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Karatay: Öğrencilik yılları sanırım hayatınızdaki en güzel yıllar. Çok iyi değerlendirin bence, hem dolu dolu olsun, hem de boş. Derse gitmeyin demiyorum tabi ki, ama bir sabah kalktığınızda çok uykunuz varsa “Aman, bugün de derse gitmeyeyim!” diyebildiğiniz en son yer.

FullSizeRender

GazeteBilkent’e verdiği bu kıymetli röportajdan ötürü, değerli mezunumuza teşekkür ediyor; gelecek kariyerinde kendisine başarılar diliyoruz!

Leave a Reply