p

Müzik, kitap, film ve ya sanat denilince ilk olarak Ankara gelmez akla, hafızalarda daha çok sakinliği ve memur şehri oluşuyla yer etmiştir.Aslında Ankara kendine birçok alanda uğraş edinmiş, sanatla iç içe, dokunuşlar yapan gençliği de barındırırİletişim ve Tasarım mezunu Zeynep Kayan da samimiyetiyle Ankara’da dokunuş yapanlardan biri. Fotoğraf ve videoyla yarattığı eserlerini oluştururken, bir yandan da arkadaşlarıyla kurdukları Torun’da rastlaşabilirsiniz.

Zeynep Kayan, 2008 yılında Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım mezunu olduktan sonra Hollanda’daki MAHKU Güzel Sanatlar bölümünde yüksek lisansını tamamlayıp Türkiye’ye dönüş yaptı. Şimdilerde ise sergiler, arşiv derken koşuşturmalı hayatında Zeynep Kayan ile tanışma fırsatı yakaladım. 

1)Merhaba Zeynep Hanım, öncelikle bize biraz kendinizi tanıtabilir misiniz? Bilkent İletişim ve Tasarım ile başlayan eğitim sürecinizden, ardından Hollanda’daki Güzel sanatlar yüksek lisansından bahsetseniz.  Sizin için değişen neler var?

2008 Bilkent İletişim ve Tasarım bölümü mezunuyum. Bölüme başladığım günlerde de fotoğraf ve video ile ilgileniyordum. Bilkent’teki zorunlu derslerin yanında seçmeli derslerle de bunu pekiştirmeye çalıştım. Sonrasında sadece bir fotoğraf yüksek lisansı yapmak yerine güzel sanatlar fakültesinde diğer sanat alanlarında da pratik yapan insanlarla beraber olmak, o günler için içgüdüsel olarak yaptığım bir seçim olsa da bugün bulunduğum yeri belirledi diyebilirim. Kendini bir sanatçı olarak tanımlayabilmek, kendi çalışma pratiklerimi tanımlamak ve geliştirmek adına..

2)Bu alana nasıl başladınız, nasıl karar verdiniz ?

Uhu Denemeleri

Uhu Denemeleri

O zamanlar da söylediğim gibi fotoğraf ile ilgiliydim ve sadece devam etmek istiyordum. Ama bunu ticari bir şekilde yapmak ilgimi çekmiyordu. Fotoğrafa dair teknik konular da ilgimi çekmediği için güzel sanatlar gibi kendimi daha rahat ve özgür bir şekilde deneyimleyeceğim bir alana daha yakın hissettim. 

3)Fotoğraf ve video, sizin farklı yaklaşımlarla oluşturduğunuz eserlerinize değinecek olursak, tekrarlayarak, yırtarak ve parça bütün ilişkisi ile hareket ediyorsunuz. Neden bu tarz desem?

Fotoğraf çekmek, benim için, var olanı görünür kılmaktan çok, sonrasında gerçekleşebilecek sonsuz olasılıklar üzerine kurulu. Aynı fotoğrafı tekrar tekrar çekmek, fotoğrafın tam da kendisini temellendirdiği zaman kavramını sürekli bir değişime tabi tutuyor, başlangıcı ve sonu ortadan kaldırıyor. Bu bana, idealize ettiğim bir geçmişin bulanık ve kusurlu görüntülerini yeniden yaratma olanağı tanıyor. Dolayısıyla fotoğrafın yüzeyine yapabileceğim müdahalelerle şekilleniyor sürecim diyebilirim.

4)Bilkent mezunu, Bilkent İletişim ve Tasarım mezunu olmanızın etkisi nedir?

Bölümde iken okuduğumuz teorik metinlerin bugün hala faydası olduğunu söyleyebilirim. Ama belki de en önemlisi, okurken her mecradan az çok bilgiye sahip olmamıza vesile olmuş ders programı bizi kendi yolumuzu seçmekte özgür bıraktı. Ben mezuniyet projemi interaktif hikaye anlatıcılığı üzerinden kendi fotoğraf projemle birleştirmiş ve daha önce hiç bu alanda bir iş üretilmemiş olmasına rağmen hocalarımdan tam destek görmüştüm.

5)Gelecek ile ilgili planlarınız nelerdir?

Üretimime devam edebilmek her zaman için en büyük planım. Bu sıralar hayatıma müzik de giriyor. Müzikle diğer işlerimi birleştirebilmenin yollarını arıyorum.

 

6) Arşiv alanında çalıştığınızı ve şimdiye kadar birçok sergiye katıldığınızı biliyoruz, süreçler sizin bakış açınızı ve

Uhu Denemeleri

Uhu Denemeleri

yaşamınızı nasıl etkiledi?

Galeri Nev’in arşivinde yaklaşık 3 senedir çalışıyorum. 30 yıllık bir tarihi olan Nevarşiv’e bu kadar yakın olabilmek beni hep heyecanlandırdığı gibi, kendi sanatsal çalışmalarım için de besledi ve ilham verdi diyebilirim.  Sergi süreçlerinin hepsi ise ayrı bir deneyim. En nihayetinde her birinden sadece devam edebilmek için yeni fikirlerle sıyrılmaya çalışıyorum. 

7)Hayatınıza Ankara’da Torun’da devam ediyorsunuz.  Öncelikle Ankara olmasının özel bir nedeni  var mı?

Torun 2012 senesinde arkadaşlarımla kurduğumuz bir sanat alanı. Hepimiz Ankara’da olduğumuz için Torun da Ankara’da.  Ama Ankara’da böyle bir mekan olmaması da bizi tabi ki teşvik etti.

8)Peki arkadaşlarınızla oluşturduğunuz mekan sizin için nasıl beklentiler barındırıyor?

Torun tamamen gönüllülük üzerinden işleyen ve gelişen bir yer. Her yaz yaptığımız açık çağrılara gelen başvurular ve tanıdığımız sanatçı arkadaşlarımızla bugüne kadar yaklaşık 20 sergi, performans, film gösterimi ve sanatçı konuşmalarına ev sahipliği yaptı. Gelenler bize yenilerini getirdi, ve getirmeye devam ediyor. Dolayısıyla Torun aslında organik bir şekilde bize çok da bağımlı olmadan büyüyor, biz de böyle devam etmesini istiyoruz.

9)Son olarak başarılı bir mezun olarak Bilkentli öğrencilere vereceğiniz tavsiyeler nelerdir?

Üniversite yaşamında insanın karşısına ders yükü ve diğer bunaltıcı durumlarla paralel inanılmaz fırsatlar da çıkıyor, bunları kaçırmamalarını ve her fırsatı değerlendirmelerini tavsiye edebilirim. Zaman akıyor!

Zeynep Kayan’a samimi sohbeti için hem kendi adıma hem de GazeteBilkent Mezunlar Birimi adına teşekkür ederiz. Sergilerinizi dört gözle bekliyoruz.

Leave a Reply