Ad Soyad: Barış Erbil
Bölüm: Siyaset Bilimi
Neden bu bölümü tercih etti?: Ufacık bir çocukken devletin büyüklerinden bahsederlerdi hep. Bizim evin büyüklerini biliyordum da kimdi, kimin nesiydi bu devletin büyükleri? Onları merak ederek büyüdüm; bir süre sonra sadece bizim büyüklerimiz değil de Dünya’nın büyükleri de ilgimi çekmeye başlamıştı. Gel gelelim aylar – yıllar birbirlerini kovaladı; bana “okuyup büyük adam olacaksın sen” dediler. İşte o zaman heyecanlandım. Büyük adamlardan biri olmalıydım ben. İstediğim sözlerle devletleri yönetebilecek, hareketlerimle politikaya yön verebilecektim. Gerçekten inandım o günlerde buna ve kendimi bu bölümde buldum. Yanlış mıydı verdiğim kara? Hayır. Hala o “büyük”lerle geçiyor günlerim ama işte sorun şu ki küçüldükleri yerleri de görebilmeye başladım sanırım…
Mezun olunca ne yapmak istiyor?: Dedim ya yukarıda büyük adam olacağım diye. Hemde ne büyük. Bir bakalım elimizdekilere; 3 tane farklı ve çetrefilli yol var büyümek için. Bunlar akademik kariyer, kamu sektörü ve özel sektör. Hayır, sıkıcı bir masabaşı memuru olmayacağım onu çok iyi biliyorum da, büyümek için biraz küçülmek gerekiyor; en azından bunu anladım 5 sene boyunca. Akademik kariyer yoluna gelecek olursak, bazen diyorum keşke elimden o gitarı bıraksaydım; biraz daha az haşarı bir çocuk olsaydım ilk iki üniversite senemde de şu anda sahip olduğumdan daha iyi bir ortalamam olsaydı diye. Özel sektör mü ? Özel meziyetleri olduğuna inanan biraz hayalperest biraz uçuk kaçık insanlar için çok özel bir yol bence. Evet, evet; ne not ortalaması nede sıkıcı bürokratik sınavlar sanırım hayat tarzıma uyar; köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek yerine kendi köprümün ayısı olurum daha iyi mantığıyla sanırım daha çalkantılı sularda yüzüp insanları etkilemeye çalışacağım – tabiki yepyeni bir hayat tecrübesiyle dolu güzel bir yurtdışı yüksek lisansından sonra.
Bilkent O’na neler kazandırdı?: Bu soruyu bence yanlış insana soruyorsunuz. Bir rehber öğrenci olarak Bilkent’in neden Bilkent olduğundan bahsetmeye başlasam bu konu için ek sayı çıkarmak zorunda bile kalabilirsiniz. Mümkün olduğunda kısa tutmaya çalışarak başlayalım efendim; ilk olarak Okula girdiğim 2007 senesini hatırlıyorum ve şu anda da bu okuldan çıkacağım 2012 senesine bakıyorum. Bir tarafta heyecanlı ama boş; dolmaya meraklı ama dedim ya fazla heyecanlı bir çocuk varken diğer tarafta ise birtakım olayları analiz etmeyi öğrenmiş, daha az heyecanlı ama olgun, biraz bunalmış olsa da geleceğe daha fazla umutla bakan, Türkiye sınırları içerinde alabileceği en iyi eğitimi almış ve bunun verdiği güveni suratına muzip bir ifadeyle yansıtmış bir adam görüyorum. İki Barış’ı yanyana koyduğumda 2007’li olan diğerini sürekli sorularla bunaltıyor, çok konuşuyor ama biraz boş konuşuyor fakat 2012’li olan yılmadan usanmadan gayet sakince o çocuğu avutuyor. İşte Bilkent bunu yapar; sizi değiştirir. Sadece değiştirmekle kalmaz, biçimlendirir de. At gözlüğü takmaktansa önümdeki yolları en iyi şekilde gören bir adam haline geldim ve bunu da İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi’ne borçluyum sanırım.