Merhaba. Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
İsmim Yavuz Selim GÜNAY. Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 2015 yılında Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Ticaret Hukuku yüksek lisans eğitimimi Anonim Şirketlerin Temsili üzerine yazdığım tezle tamamladım. 2016 yılında ise Chevening bursuyla London School of Economics and Political Science’da (LSE) Uluslararası Ticaret ve Şirketler Hukuku alanında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 2017 yılından beri Gazi Üniversitesi’nde yine Ticaret Hukuku alanında doktora çalışmalarıma devam ediyorum.
Şu anki pozisyonunuz ve çalıştığınız yer hakkında bilgi verir misiniz?
Şu an Havelsan Hava Elektronik Sanayi ve Ticaret AŞ’de Hukuk Müşaviri olarak çalışıyorum.
HAVELSAN yazılım yoğun sistemler konusunda Savunma Sanayi sektöründe faaliyet gösteriyor ve geniş bir yelpazede özgün ürün ve sistemlerden oluşan çözümlerini, hem Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin hem de uluslararası müşterilerinin hizmetine sunuyor. HAVELSAN, komuta kontrol bilgi sistemleri, eğitim ve simülasyon teknolojileri, siber güvenlik ve yazılım yoğun sistemler üzerinde Türkiye’nin ve belirli alanlarda Dünya’nın önde gelen şirketlerinden biri olarak faaliyetlerine devam ediyor.
Hukuk okumaya nasıl karar verdiniz?
Ben aslında hukuk okumaya üniversiteye başladıktan sonra karar verdim. İlk önce yine Bilkent Üniversitesi’nde yaklaşık 1,5 sene İşletme Fakültesi’nde eğitim gördüm. Ancak daha sonra sadece merak ettiğim için girdiğim hukuk dersleri beni çok etkiledi ve asıl yetenek ve ilgimin hukukta olduğunu anladım. Bunun üzerine ise Bilkent Üniversitesi’nin sağladığı bir imkânla hukuk fakültesine geçiş yaptım.
Burada, İşletme Fakültesi’nde almış olduğum eğitimin de benim için ne kadar kıymetli olduğunu ifade etmem gerekiyor. Bu eğitim sayesinde daha multidisipliner bir bakış açısı kazandığıma inanıyorum. Mevcut işimde de bu durumun önemli faydasını görüyorum.
Üniversite hayatınız boyunca ne tür aktivitelere katıldınız?
Eğitim sürem boyunca birçok öğrenci topluluğunda aktif faaliyet gösterdim. Türkçe Topluluğu faaliyet gösterdiğim ve yöneticiliğini yaptığım topluluklar arasında. Ayrıca, Bilkent Binicilik Topluluğu’nun da kurucu başkanlığını yaptım.
Bilkent’in ve okuduğunuz bölümün size ne gibi avantajlar kazandırdığını düşünüyorsunuz?
Öncelikle Bilkent’in bizleri çok iyi birer hukukçu olarak yetiştirdiğini belirtmem gerekir. Hukuk fakültesi sayısının ve dolayısıyla hukuk mezunu sayısının çokluğu dikkate alındığında bu bizim için çok büyük bir avantaj.
Bilkent’in eğitim dilinin İngilizce olması da bizlere uluslararası birer hukukçu olma yolunda büyük fırsat yarattı. Ama her şeyden önemlisi burada eğitim görmenin kattığı vizyon tartışmasız kariyerimize yapılmış en büyük yatırımdır.. Bugün birçok arkadaşımız sadece Türkiye’de değil Amerika’da veya Avrupa’da da hukukçu olarak iş bulabiliyor. Bilkent’in yurtdışındaki bilinirliği de çok yüksek. Bu bilinirlik de Dünya’nın en iyi okullarından kabul almamızda önemli bir etken.
Mezun olduktan sonra hangi alana yöneleceğinize nasıl karar verdiniz?
Mezun olunca insan bırakın hangi alana yöneleceğini hangi mesleği yapacağına bile karar vermekte çok zorlanıyor. Hakim-savcı olmak, akademisyen olmak, avukat olmak gibi bir çok seçenek arasından birine karar vermeye çalışıyorsunuz. Ben de akademisyenlikle avukatlık arasında çok gidip geldim ve yaptığım avukatlık stajı sonrası avukat olarak devam etmeye karar verdim. Ancak içimdeki akademi sevgisi de devam ettiği için bir taraftan da doktora eğitimime devam ediyorum.
Hukukun hangi alanında faaliyet göstereceğiniz ise daha zor bir konu. Burada hem ilginiz hem yetenekleriniz hem de önünüze çıkan fırsatlar çok büyük etken. Bu kararı verebilmek için bir süre çalışmanız ve kendiniz için en uygun alanı bulmanız gerekiyor.
Hukuk eğitiminize yurt dışında devam etmeye sizi iten neydi?
Mezuniyetimden itibaren yurtdışında en azından yüksek lisans yapmak istiyordum. Bu hem Türk hukuku dışındaki hukuk sistemlerini tanımamı hem de bu sistemlerde yetişmiş olan meslektaşlarımın yaklaşım tarzlarını anlamamı sağlayacaktı.
İngilizce biliyor olmam ve İngiltere’de bulunan okulların yüksek itibar sahibi olması dolayısıyla İngiltere’de bir okulda eğitim görmenin daha uygun olacağını düşündüm. Bu sebeple Londra’da bulunan London School of Economics’i tercih ettim.
Hayatına yurt dışında devam etmek isteyen öğrenciler hakkında bir şey söylemek ister misiniz?
Bu çok önemli bir tercih. Yurtdışında yaşamanın bazı avantajları olsa da birçok dezavantajı da var. Sadece yurtdışında yaşıyor olmanın bunun için iyi bir sebep olduğunu düşünmüyorum. Yurtdışında yaşamın getirilerinin buna değecek olması gerekir.
Bunun dışında yurtdışında yaşamak Türkiye’nin, Türk Milleti’nin ve Türk kültürünün de gönüllü elçiliğini yapmak demek bence. Bunun içinde azamı gayreti göstermek gerekiyor.
Bilkent’e ve hukuk eğitimine yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Bilkent kolay bir okul değil, hukuk eğitimi de kolay bir eğitim değil. Bu yüzden ikisine birden başlıyor olmak oldukça zorlayıcı bir döneme başlamak demek. Ancak aynı zamanda bu dönemin çok da güzel olduğunu belirtmek gerekiyor. Üniversite dönemi göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor maalesef ve iş hayatında kimse hocalar kadar merhametli olmuyor. Bu sebeple, her manada bu dönemin kıymetini bilmek gerek.
Hukuk fakültesine yeni başlayanlara benim en büyük önerim Türkiye’yi ve Dünya’yı anlamaya çalışmaları. Bunun için çokça okumak ve gezmek gerekiyor. Bu manada tüm yatırımlarını kendilerine yapmaları çok büyük avantajlar sağlayacaktır.
Bunun dışında Türkçe ve İngilizce’nin dâhil olduğu en az iki dili çok iyi biliyor olmalarını önemli olarak değerlendiriyorum. Türkçe bizim her şeyimiz, bu sebeple onu tüm kurallarıyla en doğru şekilde bilmemiz ve kullanmamız çok önemli.
GazeteBilkent olarak içten cevapları için Yavuz Selim Günay’a çok teşekkür ederiz.