Kamu kurum ve kuruluşlarında görevli olarak çalışan memurların görev ve yetkilerini çıkar göstererek yasal düzenlemelere aykırı olarak kullanmalarına yolsuzluk denir. Yolsuzluğun en yaygın bilinen biçimi rüşvettir. Rüşvet, resmi işlerde kayırma karşılığında bir bedel alma veya verme şeklidir. Türkiye Cumhuriyeti geçmişte birçok rüşvet ve yolsuzluklara şahit olmuştur. Ne yazık ki, dönemin Türk hükümetleri bu tür yolsuzlukların ve rüşvetin üstünü örtmeyi ve hatta örtbas etmeyi tercih etmişlerdir.
Türkiye 17 Aralık 2013 Salı günü rüşvet operasyonuyla güne merhaba dedi. Operasyonda, aralarında ünlü simaların bulunduğu 49 kişi gözaltına alınmıştır. Operasyonda gözaltına alınanlar arasında ünlü işadamı Ali Ağaoğlu, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, İran Asılı iş adamı Rıza Sarraf, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’de vardı.
Yolsuzluk soruşturması sürerken, Ankara ve İstanbul’da soruşturmada görevli olan emniyet memurlarının görevlerinin değiştirilmesi ve görevlerinden alınması oldukça dikkat çekti. Gezi olaylarında polislerin protestoculara uyguladığı şiddet yüzünden görevlerinden alınmazken, yolsuzluk operasyonunda görevlerinden alınmasını oldukça manidar bulmaktayım. Soruşturma sırasında Halk Bankası Genel Müdürü’nün evinde ayakkabı kutuları içinde yüklü miktarda para bulunmuştur. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ayakkabı kutularındaki parayla Çorum İmam Hatip Lisesine ve Uluslararası Balkan Üniversitesine bağışta bulunacaklarını iddia etmişti. Farz edelim bu kutudaki paralar bağış parasıydı, bankada durması gerekmez miydi?
Öte Yandan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve İçişleri Bakanı Muammer Güler baskılara dayanamayarak bakanlıktan istifa etmişlerdir. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar yaptığı yazılı açıklama şunları söylemiştir;” Rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum çünkü soruşturma dosyasında var olan ve yasalara uygun olarak onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü başbakanın talimatıyla yapıldı. Bu minval üzerine bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ediyorum. Ancak bu milleti rahatlatmak için başbakanın istifa etmesi gerektiğini inandığımı ifade ediyorum, yüce milletimize saygılar sunuyorum. Bugün bize bir istifa metni bir tane de deklarasyon metni gönderildi. Ben tabii ki partimi rahatlatmak istiyorum ama böyle bir durumda bunun yanlış olduğunu ifade ediyorum ve hayırlı olsun diyorum.” Yolsuzlukları ortadan kaldıracağız diyen bir hükümetin, yolsuzluk yapıldığı ortaya çıkınca istifa etmesi gerekirdi diye düşünmekteyim.
Son olarak, başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Türkiye’nin birçok şehrinde yolsuzluk olayları protesto edildi. İstanbul Kadıköy’deki protestolarda olaylar çıktı. Umarım, bu yolsuzluk ve rüşvet olayları, diğer yolsuzluk ve rüşvet olaylarında olduğu gibi örtbas edilmez.
Yazan: Alkım Onar, 26 Aralık 2013